Tahtaya ilerlerken bacaklarım pelte gibiydi.Ayrıca Mr.Shakspeare bana büyük bir umutla bakıyordu ve bu beni daha da ve daha daha daha da korkutuyordu.Ne yazılı özetim vardı kopya çekebileceğim ne de kendimi anlatabilme yeteneğim!
Beynimdekileri direkt olarak okuyabilseler ne güzel olurdu.
Yavaş yavaş sınıfa doğru döndüğümde artık herkesin görüş açısındaydım. Kurtuluş yoktu.Belki de bütün sene boyunca unutulmayacak bir rezilliğe ramak kalmıştı.Fesleğen Felsefesi böyle bir durumda derdi ki;boş ver!Onlar da birer insandı ve benden fazlaları oldukları kadar benden eksikleri de vardı değil mi?
Buna kendin de inanıyor musun?Dedi iç sesim alayla.Ona dil çıkardım.Derin nefes alma ve rahatlama tekniğini denesem de sonuç fostu.31x2'den 62 göz beni izlerken bu fazlasıyla zordu.
-Pekala, hadi bakalım Saksı.Öncelikle yazılı özetini görebilir miyim?Gözlüklerinin üstünden bana bakarken ona bağırmak istedim.Benim üstümden sınıfa Saksılar da İnsan'dır.Onları ezmeyiniz! içerikli bir sosyal mesaj vermek istiyor olabilirdi ama bu benim bunun için gönüllü olduğum anlamına gelmiyordu.
Bir anlık Cazibe'yle göz göze geldim.Bana eşek gibi sırıtıyordu. ...!(Buradaki küfrü yine hayal gücünüze bırakıyorum.)
-Özetim evde kaldı hocam.Dedim berbat bir duyulamamazlıkla. Eh, en azında hoca duymuş olmalıydı ki kaşları çatıldı.
-Hım.Önemli değil ,o zaman direkt sözlüye geçeriz.
Elindeki deftere bir şeyler karaladı ve tekrar bana döndü.Notumun yüzden elliye indiğini adım gibi biliyordum.Kahretsin!Eğer notlarım iyi olmazsa bursumu kaybederdim!
-Seni en çok etkileyen kısım hangisiydi bunu merak ediyorum.Bize anlatır mısın?
En çok etkileyen kısım?100 sayfaya yakın okumuştum ve beni etkileyen fazlasıyla kısım vardı.Pek çok kısmın altını çizmiş ve aklıma not almıştım fakat içinden birisini seçmek zordu ve hadi bunu geçtim anlatması bin kat daha zordu.Ellerim her zaman endişelendiğimde olduğu gibi terliyordu. Pantalonuma sildim.
-Şey...Ben...
Kalbim ramazan davulcularının gazabına uğramış gibi gümbürderken
-Kem-küm(!)
Dedi biri.Birkaç kişi bunla birlikte gülünce o birini bacaklarından asıp pinyata gibi dövesim sonra da içinden kırmızı şekercikler çıkana kadar buna devam edesim vardı.Dişlerimi sıktım.
Bir saniye sadece bir saniye okulda olmadığımı, karşımdakilerin de umurumda olmadığını düşündüm.Önce düşündüm ve sonra buna kendimi inandırdım.
-Bunu yapmayacağım!
Diye bağırdım hiddetle.Sesim öyle vahşi çıkmıştı ki kendimden korkmuştum.Tüm sınıfın hatta Cazibe'nin bile gözleri iri iriydi.Mr.Shakspeare ise biraz endişe ve şaşkınlıkla tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.Onu sevip sevmediğimden şu an emin değildim.Hocayla öğrenci arasındaki o ikiyüzlü ilişki çizgisinde nefret tarafına doğru kaymak üzereydim.
-Neyi yapmayacaksın Saksı?
Diye sordu yavaşça.Sakinliği beni çileden çıkarıyordu.
Parmağımı sınıfa doğru salladım.
-Onların alay konusu olmayacağım!İsterseniz bana sıfır verin.Fesleğen Felsefesi'nin de dediği gibi; boş veriyorum!Ben neden bu kadar kasıntıyım ki!Siz de onlar da benim gibisiniz.Tek fark sizin gözünüzde benim Saksı olmam.Hepiniz o kadar kendinizi beğenmişsiniz ki beni aşağılamaktan ve egolarınızı büyütmekten çekinmiyorsunuz.Fakat bilesiniz ki aslında hepiniz aciz birer Saksı'sınız!Ben olmasaydım hepiniz o egoya aç ruhlarınızla kendinizi kemirir ve bitirirdiniz!
Son cümleyi söylerken parmağımı Cazibe'ye doğru sallamış ve gözlerinin içine bakmıştım.Beynimdeki her şey, her düşünce ve duygu ipini koparmış ağzımdan dökülüvermişti.Derin bir nefes aldım, işte şimdi kendimi iyi hissediyordum.Fakat diyeceklerim daha bitmemişti.
-Beğendiğim kısma gelince,99. sayfa 2.paragraf diyor ki" Yaşam son bulduğunda gidebileceğimiz bir geri dönüşüm kutusu olsaydı eğer, tekrar hayata döndüğümde yine farklı olmayı, yine kendim olmayı seçerdim."İşte bu kısmı çok beğendim!
Parmağımı indirdiğimde gözüm artık herkesin üzerindeydi.Yere bakmıyordum.Fakat Mr.Shakspeare'e de bakamıyordum.Avazım çıktığı kadar bağırmıştım ve bir deli gibi göründüğümden emindim.
Bir anda bir alkış sesi işitince irkildim.Ve başta biri benle alay etmek için bunu yapıyor sandım fakat öyle değildi.Alkışlayan kişi Mr.Shakspeare'di.Yüzünde zafer kazanmış bir ifadeyle bana bakıyor takdir edercesine tok bir sesle beni alkışlıyordu.Ona bir süre şaşkınca baktım.
-Mükemmel bir sunumdu.Dedi sonunda.
-Kitabı gayet iyi anlamışsın ve kendine göre yorumlamışsın.Bakış açına bayıldım ve Fesleğen Felsefesi'ni gerçekten de çok iyi yaptın!Diye devam etti.Önündeki deftere not alırken gülümsüyordu.
-100!Diye duyurdu tüm sınıfa.Herkes o kadar şaşkın ve sessizdi ki cırcır böcekleri ötüyordu.
Yerime otururken gözlerle takip edildim ve Mr.Shakspeare derse yine bir okutmayla başlayana kadar bu devam etti.İçim bir tuhaftı.Hem rahatlamış hem de rahatsız olmuştum.
İç sesimse Geveze'ye bağlamıştı.
Oha lan!Sen şimdi tüm sınıfa atarı koydun, sosyal mesajın ilahını verdin bir de yetmedi gelişine herkesin çenesine gömçürdün ama Mr.Shakspeare'den yüzü aldın!Helal lan!
İç sesim ne çok lan demişti.Gerçi kendi kendime koltuklarımı kabartmıştım o ayrı.
-Çok iyi konuştun.Dedi dersin ortalarında Geveze.Bana tebrik edercesine baktı ve sonra yine kıkırdar gibi bir ses çıkardı fakat bu seferki daha bir canlıydı.
-O kadar şaşırdılar ki bir an gerçekten de senin dediğin gibi onlar Saksı oluverdi.
Ben de gülümser gibi yaptım.Sanki benimki de daha bir içten ve sıcaktı.
-Onların bizim gibi olamayacağından eminim ama bir an olsun bu duyguyu tadabildilerse ne mutlu onlara.
Ders bitiminde herkes sınıftan çıkarken bir süre bana göz atıyor sınıftan öyle çıkıyordu. Yiyişen Kızlar grubundan kızlar, Çalışkanlar, Diğerleri ve Sanatkarlarla, Emo ve Gotlar bile.
Sınıfın tüm alt sınıflarının dikkatini üstüme çekmeyi başarmıştım fakat o dakikalarda içime ne kaçtıysa şu an etkisi tamamen geçmişti.Geveze bir şeyler alacağını söyleyerek yanımdan ayrılıp kantine gittiğinde sanki bu anı kolluyormuş gibi Cazibe yanımda bitiverdi.Ona bakmadım.Niyeti intikam mı almaktı?
-İstediğin zaman bir hitabet sanatçısına dönüştüğünü bilmiyordum.Dedi normal bir sesle.Alay?Benle alay etmeyecek miydi?Dur dedim kendi kendime, hemen koyverme.
-Helal oğlum!İşte böyle ol.
Omzumu pat patladığında şaşkındım.Gözlerim iri iri ona baktığımda güldü.Çift kişilikli falan mıydı?
-Yalnız...Dedi sınıftan çıkmadan önce.Parmağını tıpkı benim yaptığım gibi bana salladı.
-Tekrar kem-küm etmeye başlarsan tepende biterim ona göre.
Göz kıptı. Allahım!Ne manyak insanlar yaratıyordu böyle?Cazibe'nin manyaklıklarını daha fazla düşünmemeye karar verip defterimi çıkardım.Bugün yaşadığım tarihi anların kaydedilmesi gerekiyordu.Fesleğen Felsefe'si ne kadar da iyi gelmişti bana!Fesleğen gibi güzel kokmaya başlamıştı ruhum.Belki küçük saksı kafamda bir fesleğen filizlendirebilirdim(!)
Merhaba Ali!
Diye yazmaya başladım yeniden.Yazdıkça karamsarlığımı, durağanlığımı, saksılığımı atıyor gibiydim.Ama Fesleğen'in de dediği gibi;ne olursa olsun tekrar hayata dönebilseydim yine farklı olmayı, yine Saksı olmayı seçerdim.
Y.N: Selam!Umarım her şey güzel gidiyordur.Farklı olmayı, Saksı olmayı sevenler, sevmeyenler, tüm okuyucularıma selamlar! Hepinize beni okuduğunuz için teşekkürler. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKSI(Tamamlandı)
Teen FictionO, durağanlığın vücut bulmuş hali,konuşmaktan aciz, pesimist ve mazoşist... O, bir anti-sosyal ve öz güvensiz... O, aslında toplumdaki büyük bir sınıfın sadece bir üyesi... O genel olduğu kadar özel de ve sıradan olduğu kadar farklı da... O, camın ö...