0.5

65 14 28
                                    

Merhabalar yeni bölüme hoşgeldiniz, bölüm atmayı geciktirdiğim için hepinizde özür diliyorum.
Bölümlere yapılan az sayıda yorumlar ve az verilen oylar biraz morelimi bozmuyor değil bu nedenle artık sınır koyacağım.

Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınn
Sınır; Oy:12 Yorum:15||🎈
İyi okumalar dilerim
Umarım beğenirsiniz
Sizleri seviyore<333
Medyadaki şarkı isteğe bağlı açılabilir
(Batuhan Kordel-Sıcak Şarap)

<>

Bölümü yazdıktan sonra okuyamayacağım kalabalık ve sesli bir yerden yayınlıyorum bu nedenle lütfen ben okuyup düzenlemeden önce bir hata görürseniz bana bildirin-12 Kasım Salı 2024-

<>

Bazı şeyler yaşanmadan tahmin edilebilir, aynı anneannemin dediği gibi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bazı şeyler yaşanmadan tahmin edilebilir, aynı anneannemin dediği gibi. Tüm tehlikeler gece olurdu, hangi yılda ya da hangi insanlarla olursanız olun. Tehlikeler değişir, belki azalır belki büyür ama gece olurlar.

Bende onların ailem olduğunu tahmin edebiliyordum, dört adamın bana özlemli bakışları ve o kadının içindeki hissedilebilen fırtına beni yakıyordu.

Ayaz, uçurur savururdu her şeyi. Belki kelebek etkisi, belki aslan, belki kurt...ne derseniz. En ufak şey herkesi değiştirebilirdi mesela, bir bebeğin intikam için ailesinden alınması verildiği aileyi kurtarabilecek olduğu gibi.

Böyle başlamıştı belki ama sonu en büyük yıkımdı, karşımdaki insanları süzdüm sakin kalmaya çaba göstererek. Birkaç saniye önce altımızı hastane odasında tek bırakıp çıkan doktorun söyledikleri bomba gibi düşmüştü bize.

"Yekta Alaton %98,96 ihtimalle Efken Oflaz Akçal'ın biyolojik babasıdır"diye fısıldadım çok sessizce,'babasıdır' kısmını bastırarak söylemiştim. Hiç kimseden bir atak gelmedi, kadının gözünden süzülen yaşı izledim sessizce, herkes sessizdi.

Öksürdüm daha fazla bu ortamda kalmak istemeyerek, ayağa kalktım ve üzerimi düzelttim. "İyi günler"dediğim sırada hepsinin kalktığım koltuğa attıkları acınası bakışlar bana dönmüştü.

"Oğlum"dedi kadın. Dediği şeyi zar zor duymuştum.

"S-sen yaşıyorsun"diye devam etti en sonunda. Onlarla kalmamı yalvarması kaçınılmaz olmuştu.

Birkaç kendini açıklama çabasından sonra devam etti, "Bir kere kaybettim seni. Bir daha olmaz, yalvarırım Oflaz'ım gitme"dedi kapıya yöneleceğim sırada.

Kendimi toparlayamadım. Gözüm ağlayan kadının yüzünde dolandı, diğer oğulları ve eşi Yekta Alaton'da ayağa kalkmış ve vereceğim cevabı beklemektelerdi. Yetimhanede çok kez evlatlık alınmaya çalışılmıştım, yüzmeyle ilgileniyor oluşum ve birden fazla dil bilmem hep ideal çocuk tipi yapmıştı beni. Zeki, yakışıklı. Yakışıklı olmam hakkında alcak gönüllülük etmeyecektim.

"Bakın hanımefendi acınızı anlıyorum" dedim cümleme başlayarak. İtiraz edeceğimi anlayan üçüz biyolojik abilerimden Bera Alaton itirazıma anında karşı çıkmıştı.

Bera "Neyini anlıyorsun susta dinle kadını"dediğinde benden beklenmedik şekilde sırıttım. Bakışlarım dolu gözlü kadına tekrardan dönünce içim acımıştı, dağlarda ne işkenceler görürsem göreyim vicdansız değildim. Duyguları belli etmediğim için soğuk değildim, Türk askeriydim.

"Bizimle kalmazsın anladığım kadarıyla...akşam yemeğe gelsen olur mu?"dediğinde kafamı salladım. Aslında onlarda kalmayacak olduğum hakkına bir şey söylememiştim, kalmazdım zaten.

Kısa süreli Yekta Beye çevirdim bakışlarımı, normalden kısa süreli olmasının sebebi boynuma dolanan kollardı. Annem-biyolojik annem- bana sarılıyordu, ağlaması daha acıklıydı.

"Teşekkür ederim oğlum"diye fısıldadı boğuk bir sesle. Boynuma yasladığı başı, aldığı derin nefesler ve iç çekişleri. Sarılmamız epey sürmüştü ki tam ayrılacağı sırada bende beline doladım kollarımı.

"Lütfen ağlamayın"dedim bende onun gibi, sadece onun duyabileceği sessizlikle. Ayrılmaya yeltendiğinde kollarımı çektim, kafasını salladığında gözlerini kaçırmıştı.

"Numaranızı alayım, bana konumu ve saati atarsınız"dedim, "Hıhı"şeklinde onaylar mırıltılar çıkardığında numaramı girmem için telefonunu uzatmıştı.

Numaramı girdikten sonra telefonunu uzattım, çaldırmasını beklerken arkamızda bizi tebrik edilebilir bir sessizlikle izleyen dörtlüye ufak bir bakış atmıştım.

Telefonum çaldığında numarayı sadece 'B. A.' diye kayıt ettim. Açılımı Bade Alaton'du.

Hastane odasından sadece bakışlarımla vedalaşarak çıktım, Yekta Beye baş selamı vermeyi sebepsiz yere eksik etmemiştim. İyi bir adamdı, Mardin'in önde gelen ağlarından olmasının yanında çok maddi manevi yardım yapmıştı ihtiyaç sahiplerine, bazenleri ise askeriyeye.

Arabamı hastane dışına sürdüm, radyoda çalan şarkı arabadaki sessizliği yok ediyordu.

Tut elimden gidelim, bu şehirde huzur yok
Sıcak şarap içelim, ne de olsa vakit çok

Şarkının bitmesini bekledim sabırla, hiç duymadığım için eşlik etmiyor ve diğer radyo kanallarında daha beter şarkılar olduğu için onu dinliyordum. Zaten belli bir müzik zevkim yoktu.

Evimizin olduğu sokağa girdiğimde binaya göz gezdirdikten sonra arabayı park ettim, arabadan inip evlerinin balkonunda oturan Umay'a kaşlarımı çatarak baktıktan sonra selam vermiş ve binanın kapısına doğru yürümüştüm...

<>

Evettt
Bölüm sonu bebişlerimm
Daha önce askeri kurgu yazmışlığım oldu ama ilk kez erkek başrolle yazacağım umarım beğenmişsinizdir
Fazla bölümsüz bıraktım sizi özür dilerim ama biraz meşguldüm
Oy vermeyi unutmayın
En kısa zamanda bölüm atacağım sadece sınavlarımın geçmesini bekleyin plsss
Görüşmek dileğiyle
Hoşçakalın
İyi akşamlarrrrrr

<>

Sınır; Oy:12 Yorum:15||🎈

EFKENWhere stories live. Discover now