0.6

59 9 27
                                    

Merhabalar yeni bölüme hoşgeldiniz, bölüm atmayı geciktirdiğim için hepinizde özür diliyorum.
Bölümlere yapılan az sayıda yorumlar ve az verilen oylar biraz morelimi bozmuyor değil bu nedenle artık sınır koyacağım.

Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınn
Sınır; Oy:12 Yorum:15||🎈
İyi okumalar dilerim
Umarım beğenirsiniz
Sizleri seviyore<333
Medyadaki şarkı isteğe bağlı açılabilir
(Dolu kadehi ters tut-Neyin nesi)

<>

Umay "Yeter artık ha!"dedi bağırarak

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Umay "Yeter artık ha!"dedi bağırarak. Ulaş ona susması için koltuktan aldığı yastığı fırlatırken Aksel "He valla"diyerek ona katılmıştı. Göz devirdim bu davranışlarına, çocuk gibilerdi.

"Kesin sesinizide televizyonu izleyelim!"dedim sinirle, yanımda oturan Aksel koltukta hoplayarak kenara kaymış ve iyice yerleşmişti. Televizyonda oynayan film kesinlikle ilgimi çekmiyordu, gereksiz bir intikamın etrafında dönen aptalca bir filmdi fakat filmi boş gürültülerine tercih ederdim.

Umay ve Ulaş'ın evindeydik, artık uzun bir süre tekrardan aynı yerlerde görev yapacağımız için eski düzenimize dönmüştük. İki evde dönüp duruyorduk.

Esneyerek arkama yaslandığımda saate baktım, hastaneden dönmemin üzerinden yaklaşık üç saat geçmişti. Biyolojik annemin bana yemek için söz verdiği saate baya vardı.

Kumandayı alan Ulaş filmin oynadığı kanalı bir sosyete magazini oynayan kanalla değiştirdiğinde herkesin bakışları ona döndü.

Umay "Ya Ulaş! Kansız kavgasız bir günümüz geçecek onuda piç ediyorsun!"dedi dayanamayarak.

Ulaş'ın ona attığı yastığı ona attığında Ulaş onu ileri savururken yastık Aksel'e isabet etti. Gerisi fazla sesli çocuk dövüşüydü.

<>

Üstüme giydiğim açık mavi gömleğin yakalarını düzeltti Umay, bir yandan söylenmeyi unutmuyordu.

"Yirmi dokuz yaşında mısınız dokuz yaşında mısınız belli değil! Silah tutmaya gelince tamam bir rahat duramıyorsunuz valla" diye söylenmeye devam etti.

Sessizce onu izledim, yakamı düzeltip geri çekilmiş omzuma iki kere sertçe geçirmişti.

Haddinden fazla karışmış saçlarımla oynadım ayna karşısında, Umay odamdan çıkıp gitmişti.

Üstümdeki beyaz kumaş pantolonun beni daha uzun gösterdiğini düşünüyordum. Mavi gömleğimin mavi gözlerimle ayrı bir uyumu vardı. Kombinimi Umay seçmişti.

Yeni aldığım için bana ayrı bir his veren beyaz spor ayakkabılarımla odada iki adım yürüdüm.

Telefonumu komidinden alıp pantolonumun cebine attığımda araba anahtarımı,silahımı , ev anahtarını, cüzdanımı ve askeri cüzdanımı da yanıma almayı unutmamıştım. Motor anahtarımı, askeriyedeki yeni oda anahtarımı ve nakit para destemi bilerek kasaya koymuş yanıma almamıştım.

Odamdan çıktığımda evde benim dışımda kimse yoktu. Aksel'de dahil üçü Ulaş ve Umay'ın evine geçmişlerdi.

Ev kapısından çıktığımda ev anahtarıyla kapıyı kitleyip merdivenlerden inmeye başladım. Apartmandan çıkarak arabama bindim ve otoparktan çıkıp pastaneye sürdüm.

Eli boş gitmemeliydim, sanırım.

Arabamı park edip indiğimde kapıyı örtüp arabayı araba anahtarıyla birleşik kumandasıyla kitledim.

Pastaneden içeri girdiğimde etraf yoğun olarak şerbet kokuyordu. Doğuda en çok şerbetli tatlılar tüketilir diye biliyordum ama emin değildim.

Gözüm cam raflarda dolandığında gözüm tek bir şeye çarptı.

"Baklava iyidir, baklava. Güzel"diye mırıldandım.

"Baklavanın bir kilosu ne kadar?"diye seslendim çalışan yaşlı adama.

Aldığım cevap her ne kadar gözüme az gelmesede bir kilo istemiş ve o paketlerden başka bir çalışana ödemeyi yapmıştım. Umay'dan aldığım bilgiye göre Mardin'in ünlü tatlıcılarından birisi burasıydı aslında.

"Buyur abi"dedi bana ödemeyi alan çalışan kadın baklavaların içinde olduğu poşeti uzatırken.

"Sağ ol, kolay gelsin"diyerek pastaneden çıktım. Arabama binerek bana atılan konumu açtığımda arabamı konuma gitmek için çalıştırmıştım.

Konumun beni getirdiği yer büyük Alaton aşireti konağıydı. Konağın etrafındaki siyah giyinimli korumalar bakış larını bana dikmişken belime koyduğum silahımı görünmemesi için düzelttim.

"Kime bakmıştın?"diye sordu içlerinden biri bana yürürken.

"Yekta Alaton ve Bade Alaton'un davetlisiyim. Efken Oflaz Akçal"dedim cevap olarak. Kafasını mahçupça salladığında konağın büyük demir dış kapısı açıldı.

"Buyur ağam kusura bakmayasın"

Baş selamı verdim içeri girerken, arabamın dışarıda park halinde kalması onun için daha iyiydi.

Bahçenin taşlık alanında yürüdüğümde ben kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Kapıyı açan zaten beklediğim gibi Bade Hanım değildi, evlerinde çalıştığını bildiğim Zerrin adındaki orta yaşlı kadındı.

"Hoşgeldiniz ağam"dedi kadında aynı onun gibi, garipsemedim. Bulunduğumu tüm Mardin'e yaydıklarını biliyordum.

İçeri geçtiğimde Zerrin Hanım'ın yönlendirmesiyle salona geçtim. Salonda toplam sekiz kişilerdi.

Yekta Alaton ve karısı Bade Alaton. Üç oğulları Bera, Bora ve Batu. Karşıdaki üçlü koltukta oturan rahmetli kardeşinin çocukları Pamir, Pamira ve Mina.

Benim geldiğimi gördüklerinde ayağa kalktılar, Pamir hariç hepsinin burda olmamdan mutlu olduklarını anlayabiliyordum. Pamir'in Bera'dan bile daha sert bakan yüzünü umursamadım.

Hepsiyle selamlaştıktan ve tanıştıktan sonra biyolojik kuzenlerimin oturduğu üçlü koltuğun tam karşısındaki tekli koltuğa oturmuş ve Pamir'le bakışmayı sürdürmüştüm...

<>

Evettt
Bölüm sonu bebişlerimm
Daha önce askeri kurgu yazmışlığım oldu ama ilk kez erkek başrolle yazacağım umarım beğenmişsinizdir
Fazla bölümsüz bıraktım sizi özür dilerim ama biraz meşguldüm
Oy vermeyi unutmayın
En kısa zamanda bölüm atacağım sadece sınavlarımın geçmesini bekleyin plsss
Görüşmek dileğiyle
Hoşçakalın
İyi akşamlarrrrrr

<>

Sınır; Oy:12 Yorum:15||🎈

EFKENWhere stories live. Discover now