5. Bölüm - "Dumur oldun, güzelim."

261 33 9
                                    

11-A sınıfı her zamanki halindeydi. Canberk'in yaptığı kutuplardan bile daha soğuk olan iğrenç esprilere maruz kalan sınıf, kurtarıcısını bekliyordu.

Emre yanındaki sevgilisinin elini sıranın altında sıkıca tutmuştu. Bir an dönüp Duygu'suna baktı. Kendini ne kadar şanslı hissetse azdı. Bu hiç ısınmayan ellerin sahibi kız, onun her şeyiydi. İlk başlarda sınıf onlara bön bön bakmıştı ama zamanla aşklarını kabul etmişlerdi. Herkes gibi.

Cansu, Emre'ye baktı. Canını, gözünü kırpmadan vereceği bu erkeğin başkasına böyle delicesine, sanki elleri arasından her an kayıp gidecekmişçesine bakmasına dayanamıyordu. Ne olurdu o kıza bakan gözler kendisine baksaydı ? Bir insan nasıl bu kadar kör olabilirdi ?

Kerem, Cansu'ya baktı. Onu hiç görmeyen bu kıza. Ne olurdu onu görse idi ? Biliyordu ki kendisi Cansu'yu hiç üzmezdi.

Buse, saçlarının arasına gizlediği kulaklığı ile yine her zamanki gibi, müzik dinliyordu. Bir yandan da sessizce ritim tutuyordu. Bu geri zekalı sınıf , bu aptalca dersler hiç umurunda değildi. Sınavdan bir gece önce birazcık baksa yeterdi. Zaten devamsızlık sorunu olmasa hayatta okula gelmezdi.

Berk, sıranın altında yeni tavladığı kızla mesajlaşıyordu. Belki, diğer tüm kızlar gibi salak olan bu kızı da ilk görüşmede eve gitmeye ikna edebilirdi. Karizmasına dayanamayacak kız yoktu. Çerçeve düşkünü resimden anlamayan saftirik yüzeysel kızlar. Ona göre; her kız böyle saftı. Sadece ikna etmeyi bilen, biraz yakışıklı bir erkek yeterdi.

Sıkıntıdan patlayan bütün sınıf kurtarıcının sesini bekliyordu. Hem en sevdikleri hem de en nefret ettikleri ses; teneffüs zilinin sesi. Ders bitimi çalan zil iyiydi de, ders başlayacağı zaman çalan zil; tövbe estağfurullah o nasıl berbat bir sesti öyle.

Tüm sınıf kendi halinde iken, bir erkek kapıyı tıklatıp içeri girdi.

ALPER

Yeni sınıfıma şöyle bir dönüp baktım. Sonra kafamı öğretmen masasına çevirip konuşmaya başladım.

"Merhaba hocam, ben yeni kayıt öğrenciyim. Müdür Bey bu sınıfa gönderdi."

"İsmin neydi ?"

"Alper. Alper Değirmenci."

"Geç bakalım otur bir yere. "

Gözlerimle sınıfı tarayıp boş yer ararken, bir kızın usulca yana kaydığını fark ettim. Tüm sınıfın bana bakması beni rahatsız etmişti. Daha fazla oyalanmamak adına, sırasını paylaşmaya gönüllü olan kıza doğru yürümeye başladım. Hafif bir tebessüm edip oturdum.

Şirin midir, yabani midir nedir, o kızla aynı sınıfta olmadığıma ne kadar sevinsem azdı. O deliyle uğraşanlara, Allah sabır versin. Sonunda şansım biraz olsun yaver gidiyor sanırım.

"Merhaba, tanışmadık. Ben Buse."

"Ben de az önce de duyduğun gibi Alper. Memnun oldum. " dedim. Tekrar hafif bir tebessüm edip önüme döndüm.

Tahtaya baktığımda dersin edebiyat olduğunu fark ettim.

Şirin demişken benim şu yabaniye bir ders vermem gerekiyor. Ne demişti müdür 11- C. Hemen kafamda basit bir plan yaptım. Şimdilik bu kadarı yeterli idi. Bu yabaniye hiç bulaşmak istemiyorum aslında ama bu planı hak ettiği gerçeğini es geçemeyiz. Bir an önce teneffüs zilinin çalması için dua etmeye başladım.

......................................................................................................................................................................

Gelincik #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin