9. Bölüm - "Annesi ona bakar canım. "

189 21 19
                                    

-ALPER-

"Lan sen beni bir çarpma ile hafızasını kaybedecek kadar salak mı sandın ? Herkese gününü göstereceğim Alpercim hiiiiççç merak etme sen."

Olayın şokunu atlatmamda derimi ısıran soğuk suyun etkisi büyüktü. Kendime gelmem zor olmuştu. Boğulmaktan son anda kurtulmuştum. Şaşkınlıktan bağıramamıştım bile.

Insanların yardımıyla ve hayatta kalma iç güdümle karaya çıkmayı başarmıştım. "Iyi misin ?" sorularını geçiştirip ileriye baktığımda Şimal gitmişti. Nasıl bu kadar ileriye gidebilmişti ?

Ben nasıl bu kadar salak olabilmiştim ? Oysaki odasında konuşurken kendini belli etmişti. Nasıl fark edememiştim ? Aptal Alper ! Aptal ! Aptal !

Ne olmuştu yani seni çizdi ise hemen de aklın başından gitti. Kuş beyinli ! Kız sana eğrelti otu derken haksız değilmiş !

Kendime olan sinirim geçmek bilmiyordu. Tüm ıslaklığıma ve buz gibi eser rüzgarın beni daha da üşütmesine aldırmıyordum.

Sonunda eve vardığımda, tir tir titremem, saçlarımdan akan damlacıklar ve ıslak elbiselerim ablamın çığlık atmasına sebep olmuştu.

"Alper! Bu soğukta bu ne hal ? Çabuk çıkar elbiselerini, duş al, saçını kurut hemen. Itiraz istemiyorum."

Sıcak eve gelmek, tüm bedenime iğneler saplanmasına sebep olmuştu. Kahrolsun sıcak soğuk farkı!

Ablamın sözlerine itiraz edecek enerjim yoktu. Hemen üstümü çıkarıp kendimi zar zor duşa attım.

Çıktığımda, ablam çorba ısıttığını, giyinip saçlarımı kurutup hemen gelmemi söyledi.

O kadar halsiz hissediyordum ki, sanki hala küçükmüşüz ve ben hastaymışım gibi ablamın bana bakmasını istiyordum. Artık küçük bir çocuk değildim ve kendim yapmam gerekiyordu.

Takatimin son kırıntılarıyla saçlarımı kurutup, kendimi sandalyeye bıraktım. Halsizliğimi gören ablam, sandalyesini yakınıma çekip, bana çorba içirmeye başladı.

O an kendimi hiç büyümemiş, tüm bu acıları hiç yaşamamış gibi hissettim. Her şey öyle ağır geliyordu ki. Hemen büyümek isteyen çocuklara, çocukluğuna dönmek isteyen yetişkinleri göstermek isterdim. Belki, o zaman sahip oldukları zamanın kıymetini bilirlerdi ve uçurtmalarına sıkı sıkı sarılırlardı.

"Abla , babam nerede ?"

"Hayatım, nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama Kemal amca vefat etti. Babam cenazesi için gitti. Ben de geleyim dedim ama kabul etmedi. "

"Abla sen ciddi misin ? Nasıl olur ? Mekanı cennet olsun. "

" Amin, canım. Sen aradığında söyleyecektim ama bir şeyler söyledin ve kapattın. Ben de söyleyemedim. "

Ablamın daha söyleyecekleri var gibiydi ama telefonunun çalmasıyla, sustu ve telefonu açtı.

Kemal amcanın ölümü beni derinden sarsmıştı. Gerçekten, hep böyle mi olacaktı ? Tüm sevdiklerim tek tek gidecek miydi ?

Ablam telefonu kapatıp da yanıma geldiğinde;

" Arayan babamdı. Bizi merak etmiş. Hemen gelemeyeceğini, diğer kardeşlerin de cenazeye katılması için, naaşını beklettiklerini söyledi. Cenazeden sonra da yedisi çıkana kadar gelmeyecekmiş. "

" Anladım abla. Sorun yok. Biz başımızın çaresine bakarız. Ilk defa yalnız değiliz. "

Çorba bitince ablam sofrayı topladı ve bana destek olarak odama ulaşmamı sağladı. Uyumamı söyledi. Terlersem iyi gelirmiş. Bir grip klasiği: terlemek.

Gelincik #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin