20. Bölüm - " Seni affederim, ama ... "

85 3 0
                                    

Merhaba,

Bir çok sorunuza cevap olacağını düşündüğüm bir bölüm oldu. Daha öğrenmeniz gereken o kadar çok şey var ki.

Şimal'e ne oldu da dövüş dersleri almaya başladı ?

Şimal, Ezgi'yi nereden tanıyor ?

Yiğit nerede ? Ne yapıyor ? Mektuplarda ne yazıyor ?

Inşallah, zamanla öğreneceksiniz.

Iyi okumalar.

-Alper-

Yönümü tekrar çocuğa çevirdiğimde kafamda tek bir soru vardı.

" Sema'nın erkek kardeşinin burada ne işi var ? "

Sabırsızca ona doğru yürümeye başladım. Neden buradaydı ? Merakım her adımımda biraz daha artıyordu.

Adımı bağırarak kollarını boynuma doladı.

"Uğur, nasılsın bakalım, minik dostum ?" dedim soran gözlerle.

" Pek iyi değilim. Burada hiç arkadaşım yok. " dediğinde yalnızlığına, kimsesizliğine üzüldüm.

" Ne zamandan beri buradasın ? " diye sorduğumda, bir süre düşündü.

" Kazadan bir süre sonra beni buraya bırakıp gittiler. " dediğinde inanamadım. Onu neden buraya bırakmışlardı ? Kazanın ardından, Sema ile pek görüşmemiştim. Ne olup bittiğinden haberim yoktu.

Uğur'a bir şeyler daha sorup, yalnızlığını hissettirmek istemiyordum. Havadan sudan konuşup, biraz olsun yüzünü güldürmek istedim.

Kafamdaki soruların cevapları Sema'da gizliydi. Buradan çıktığımda gidip, öğrenmeliydim.

Bir süre daha Uğur ile muhabbet ettim. Ona acısını biraz olsun unutturmak istiyordum.

Şimal ile gözgöze geldiğimizde, kararmaya başlayan hava dikkatimi çekti. Şimal gitmemizi istediğini, dudak hareketleriyle belirtti. Tamam manasında kafamı salladım. Şimal'in yanında gördüğüm çocuk ortada yoktu. Umursamadım.

" Dostum, benim artık gitmem gerekiyor. Tekrar geleceğim. " diyerek ayaklandım.

Üzgün yüzü ayaklarıma engel oluyordu. Lakin gitmeli ve işin iç yüzünü öğrenmeliydim.

Çocuklara el sallayıp çıktığımızda, pek konuşasım yoktu.

Uğur'un buralarda kalmasına ne sebep olmuş olabilirdi ?

Şimal'e eve gitmesini söyledikten sonra, kolunu fark ettim. Bu halde başına bir şey gelebilirdi ve ben bunun hesabını veremezdim. Aklıma ablam geldiğinde, onu eve bırakıp sonra Sema'ya uğramam gerektiğini anladım.

Şimal ne yaptı peki ? Ondan beklenecek şekilde itiraz etti. Onunla laf dalaşına girecek halim yoktu, bu sebepten kesin bir dille reddedip, otobüs durağına ilerledim.

Bana Uğur'u nereden tanıdığımı sorduğunda, şaşırmıştım. Aslında pek tanımıyordum.

Ona olan biteni anlattığımda üzgün ve pişman görünüyordu.

Bütün bilyelerini kaybetmiş küçük bir çocuktu sanki.

Ona olanları anlatmak beni o güne götürdü.

Montumu giyip hızlıca evden çıktım. Ezgi'nin annesi aramıştı ve gelmemi söylemişti. Alelacele karşıdan karşıya geçecekken, önümden hızla bir araba geçti. Kaza yapmaması için dua ederken, çarpma sesi yankılandı. Bir kız sesi vardı, insanlar bağırıyordu. Bir an her şeyi unutup koştum. Araba takla atıp, ters dönmüştü. Hemen koşup, ağlayan kızı çıkardım. Önde bir adam ve bir kadın vardı. Arka koltuktaki çocuğu söyledi genç kız. Ben de hızlıca onu da çıkardım. Ablası olduğunu tahmin ettiğim kızı, biraz uzağa götürmeye çalıştığımda, o durmuyor arabaya koşmaya çalışıyordu. Insanlara onu tutmalarını söyledim. Kardeşini de onun yanına götürüp arabaya geri koşacakken, ön koltuktaki adam ve kadına baktım. Onların şansı varmış gibi durmuyordu ama yine de çabalamalıydım. Arabaya doğru koşmaya başladığımda, arabanın patlama ve yanma sesi duyuldu.

Gelincik #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin