Ay bölüme başlamadan önce söyliyim bu hikaye yarım kalınca gereksiz bi böyle hoşuma gitmedi ben arada buna da bölüm atıcam zaten final aşırı yakın diye düşünmekteyim. Semih kurguma da destek verirsenizzz coooook sevinrim💗💗💗
"Ulan damat oluyo gidiyor be!" Kerem, Barış'ın sırtına sırtına vuruyor ve gülüyordu. Barış da halinden memnundu.
Evlilik teklifiyle beraber ailesi iyice kabullenmişti. Başka bir oluru yoktu. Barış bu kızı seçmişti, bu kızın da gönlü Barış'taydı.
"Abim valla jilet gibi olmuşsun, dokunsam alev alıyorum o derece." Arda sanki eli yanmış gibi elini Barış'a sürtüp geri çekti.
Bütün kadro burdaydı. Galatasaray'dan zaten herkes gelmişti bir de milli takım kadro olunca düğün epey bir kalabalık olacak gibi duruyordu. Sadece o da değil Barış'ın Karadeniz damarları bilmem kaç kişi yapıyordu zaten.
Damat tarafı güle oynaya hazırlanırken gelin tarafında ayrı bir endişe, stres vardı.
"Kanka olmadı bu makyaj ya! Ya da çok mu abartı? Lan ben evlenmesem mi şurdan sıvışsam kimse görmez."
"Saçmalama Selin salak salak. Çok güzel oldun kızım sen mal mısın?"
"Oldum dimi?"
"Oldun oldun." Tam o sırada Selin'in annesi bir anda odaya baskın yaptı ve kapıyı kırarcasına girdi. Girdiği gibi de ağlaması bir oldu.
"Oyyy benim kınalı kuzum Karadeniz'lere gelin oluyor!" Ağıt yakarmış gibi ağlamaya başladı kadın.
Selin'in ailesiyle Barış'ın ailesi o kadar zıttı ki. Selin'i istemeye gittiklerinde Selin'in babası şöyle güzel bir kır düğünü yapalım demişti. Barış'ın annesi ise oy bizim oğullar nerde horon tepecek otun ustunde mi diye reddetmişti. O günden beri arada büyük bir ayrılık vardı. Barışlar a dese Selinler b diyordu.
"Anne ağlama valla ben de ağlarım."
"Ağlarsan ciddiyim seni döverim, göz makyajının hepsi gider." Makyözü bile Selin'e dayanamıyordu artık.
Öyleli böyleli zaman geçmeye devam etti.
*
Barış Selin'i görünce bir anda duygusallaşmış, ağlamamış ama sol gözünden bir damla yaş düşmüştü. Selin'e sıkı sıkı sarıldı ve kulağına fısıldadı.
"14 yaşında top peşinde koşturan Barış'ın hayallerine dahi sığamayacak kadar güzelsin." Selin'in kokusunu içine çekti.
"Ay sırnaşmayın be yeter. Geceniz uzun zaten bir de burda izleyemem." Selin'in arkadaşları ve Barış kanlı bıçaklı gibilerdi resmen. Selin'e her ne kadar ayrıl kanka deseler de tutmamıştı ve şimdi onlar ikinci planda kalıcaklardı.
Barış bütün romantikliği bir kenara bırakıp Selin'in arkadaşı Zehra'ya baktı. "Sus be cadaloz."
Neyse ki ikisi de birbirine girmeden şu odadan çıkabildiler.
*
Barış'la Selin'in gerek ilk çıkışları gerek ilk dansları olsun hepsi o kadar romantik geliyordu ki bir ara Hakan gülmeye başlamıştı.
"Oğlum bu dağ ayısını pistte 'ben bal arısı gibiydim senden önce' diye dans ederken görmek çok komik amına koyim."
Bunu diyince Merih de kıs kıs gülmeye başladı. Bir tık sesli olmuş olacak ki Emine Hanım bir anda kaşlarını çatıp o masaya baktı. Herkes tıp kesildi. Kadın geri önüne dönünce Kenan yarım türkçesiyle konuştu.
"Abi öyle bir baktı ki ben korkuyor."
Sonunda giriş kısmı bitmişti. Çift dansından sonra bir anda çayı biçiyor çayır sesiyle futbolcular dahil herkes piste doluştu.
"Obaaa!" Hepsi birden kollarını gere gere dans etmeye başladılar. Kenan arada ne yapacağını bilemiyor alkış tutuyor bazen de Cenk'in zorlamasıyla elinden geldiği kadar zıplıyor ediyordu.
"Kızım emin misin bak burdan dönüşü olabilir." dedi Zehra kızın kulağına bağırarak. "Çocuklarının evde horon tepmesini istiyor musun?"
"Barış'a benzesinler." Zehra deliriyormuş gibi yüzünü gözünü seğirtti.
"Allahım böyle aşk olmaz olsun." Tam o sırada özellikle Zehra'ya doğru Kerem müziğe uyum sağlayarak gelmeye başladı.
"Selam."
"Ne!"
"Selam diyorum!" Sesten hiçbir şey anlaşılmıyordu.
"Ha selam, selam." Zehra geri önüne döndü.
"Naber?" Zehra bir süre bekledi ve gülümseyerek konuştu.
"Bence sen git çayır mı biçmek istiyorsun horon mu tepmek istiyorsun onu yap. Burdan sana ekmek çıkmaz topçu." Kerem'i hiç bozmamıştı bu sözler.
"Bence sen emin olma."
"Hadi hadi başka kapıya."
Müzikler bir horon oluyor sonra halaya dönüyor sonra geri horon oluyordu. Selin bir ara annesiyle Emine hanım'ı kol kola dedikodu yaparken bile görmüştü.
Zaman o kadar hızlı geçmişti ki takı töreni bile beş dakika gibi gelmişti. Selin'in aslında gözü çok para görmezdi ama kimin ne taktığını iyice izlemişti. Gerçi herkes de gayet yeterli miktardaydı. Onu şaşırtan Emine Teyze olmuştu. Kıza karşı çok ılımlıydı. Bu da Selin'in hoşuna gitti.
Çiçek atma merasiminde Kerem ile Kenan birbirlerine girdiler resmen.
"Oğlum çiçeği kıza vericem diyorum bıraksana!" dedi Kerem.
"Ben yakaladım!"
"Lan bırak!" Bunlar tartışırken çiçek bir anda ellerinden uçup Mert Hakan'ın tam koluna düştü o da bir refleksle yakaladı. Herkes Mert Hakan'a odaklanmıştı.
Selin her ne kadar zaman geçmişte olsa gerildi. Sonuçta Barış ile kötü bir geçmişleri vardı. Fakat hiç beklemediği bir anda Barış konuştu.
"Hayırlı olsun kardeşim." Barış, Mert'in elindeki çiçeği gösterdi.
"Sağol damat. Kızımıza iyi bak."
"Emin ellerde."
Selin'in en mutlu günüydü. Asla unutmamak için hafızasına kazıdı. Zaten ölse unutamazdı.
*
Bölümü oylayıp yorum bırakırsanız çooook sevinirim💗💗💗💗

ŞİMDİ OKUDUĞUN
thinking of you. / barış alper yılmaz
Teen FictionOh, baby, take a look around. I'm the only one that hasn't walked out. I'm right here, here.