Üvey Abim'in yazarı Rümeysa(Forever_lovatic1)ile Röportaj

112 7 0
                                    

1 . Kendini bize anlatır mısın? Rahat olabilirsin :)


1-Kendimi tanımlamak aslında biraz zor. Çünkü sizin gibi bende kendimi zamanla tanıyorum. Rümeysa nasıl birisidir derseniz, genellikle yerinde konuşanlardanım. Sevdiklerime çok değer veririm. Hoşlanmadığım bir şeyi bir daha yapmayı sevmem. Ama azimliyimdir. Kitap okumayı çok severim. Genellikle kendimi satırlarda kaybederim. Her kitaptan bir ders çıkarmışlığım olmuştur.
Dizi yerine daha çok film tercih edenlerdenim. Tabi favori dizilerim de vardır. En sevdiğim renk gri. En sevdiğim şarkı türü demiyorum çünkü o anda ruh halim nasılsa o şarkıyı dinlerim. Sakin bir hayatım var. Şu an On beş yaşındayım ve hayatın bana ne vereceğini cidden bilmiyorum. Ama hayata pozitif bakanlardanım. Tabi daha öyle kişiler kalmışsa. Her kötü olayın içinden, güzel bir şey doğduğu için, kötü bakmamı gerektirecek bir pencerem de kalmıyor öyle değil mi? Bir şey yapmadan önce emin olmak önemlidir. Hedefine gitmeden önce, onu gerçekleştireceğinden emin olmak gerekir. Hedef sahiplerinin en büyük düşmanı kuşkudur bana göre. Onları hedeflerine giden yolda önce yavaşlatır, sonra durdurur, sonra da geriletir.Bende herkes gibi bir vesileyle burada bulundum. Bazen çok güzel cümleler aldım. Bazen çok sert eleştiriler aldım. Bazen de önyargılı insanlarla karşılaştım. Ama böyle bir yerdeysek eğer, cesaretli olma zamanı da gelmiştir. Sonuçta insanlar, cümlelerini döküyor satırlara. Ama cesaretin korkmamak olduğunu da bilmek gerekir. Cesaret, korkmamak değil, bazı şeylerin senin için, güvende olmaktan daha önemli olmasıdır.


  2 .Yazmaya ilgin nasıl başladı? Yetenekli olduğunu nasıl farkettin?



2-Kendimi bildim bileli hep yazıyorum. Eğer tarih vermek gerekirse, ikinci sınıftayken diyebilirim. O zamanlar daha çok şiir yazardım. Hatırlıyorum da o zamanlar yine, herkese mektup yazar saklardım. Galiba o mektupların bazıları duruyor. Yetenekli olduğumu, şöyle ki, biraz daha büyümeye başladıkça kısa hikâyeler yazmaya başladım. Ve okulda olan yarışmalardan dereceler aldım. Sınıf öğretmenimden ziyade, altıncı sınıfa geçtiğimde Türkçe öğretmenim sürekli kompozisyon yazdırırdı. Ve benim yazdıklarıma ayrı ilgi gösterirdi, yanlışlarımı birlikte düzeltirdik.Ve zaman geçtikçe, kendimi daha fazla yazmaya verdim. Edebiyata ilgi duymadığım halde, yazmayı seviyorum.


3.Yazmak senin için özel bir şey ifade ediyor mu?


3-Evet. Çünkü içimdekileri yazıya dökebiliyorum. Bu beni rahatlatıyor. Her insanın içinde ayrı bir dünyası vardır. Bazıları bu dünyanın içinde kalmak, onu saklamak isterler. Ama ben saklama taraftarı değilim. Bu fırtınaları, güzellikleri, karşımda ki kişiye yani okuyucuya aktarmak çok önemli. İnsan yazmadan önce, yazdığı şeylere kendisi inanmalıdır. Belki okuyucu için, yazdığım bazı şeyler ilginç gelebilir. Ama kafamda dönen o kadar çok olay oluyor ki, bunları sıralayıp yerine koymakta bazen çok yoruluyorum. Ama yine de içimde ki duyguları kalemle de olsa biraz dökebiliyorum. 



4.Hikaye yazmaya nasıl karar verdin?

4-Önceden hep kısa olaylar yazardım. Belli bir kurgu yoktu. Sonu belliydi. Yazardım ve biterdi. Daha sonra okuduğum romanlardan ders çıkarmaya başladım. Ve kendi kendime oturup düşündüm, neden ben de uzun soluklu bir hikâye yazamayım ki? Dedim kendime.Ve ilk yazdığım uzun soluklu hikâyelerden birisi, fazla uzun olmasa da, "Mehmet'in Köpeği" evet isim biraz yalın. Ama daha yeniydim.Konusu, adı üstünde Mehmet ve köpeğin başından geçen maceralardı. Olay örgüsü de güzeldi. Tek üzücü olay Mehmet'in annesini kaybetmesiydi, zaten olay burada gelişiyordu. Ve böylelikle yazmaya devam ettim. Yani muazzam bir şey.

Yazarlarla röportajlar :)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin