Başımı yavaşça sağıma çevirdiğimde, omzumda çaresizce ağlayan Kerem'e bakmıştım. Üzgündü, hemde fazlasıyla üzgündü..üstelik elimden hiç bir şey gelmiyordu.
Son aramadan sonra apar topar hastaneye gelmiştik çünkü Kerem'in babası kalp krizi geçirmişti..şu anda yoğun bakımdaydı ve bütün aile kolidorda çaresizce ağlıyordu. Kerem'i tek bırakmak istememiştim çünkü bu düşünce yığını arasında yalnız kalırsa daha kötü sonuçlara sebep olabilirdi.
Kerem'i omzundan tutup dikleştirdiğimde, göz göze gelmemizi sağlamıştım. Yüzü sadece 2 saat içerisinde kıpkırmızı olmuştu, gözleri kan çanağı gibiydi. Elimi yavaşça yüzüne götürdüğümde, sakince yanağını okşamıştım.
"Kerem biraz bahçeye mi insen ya da elini yüzünü yıkasan?" Kerem küçük çocuklar gibi omzunu aşağı yukarı indirerek beni reddetmişti. Oflayarak ona baktığımda hala ağlıyor ve burnunu çekiyordu.
"Biraz hava al Kerem lütfen, gerçekten çok kötü haldesin" Kerem hala beni redderken, koridorun başında Kerem'in diğer abisi Selim'i görmüştük. Panikle yanımıza koşarken ikimizde ona bakıyorduk.
"Kerem, annem bayıldı!" Kerem panikle ayağa kalktığında abisiyle beraber ilerlemeye başlamışlardı, bende peşlerinden giderken olduğumuz karmaşayı çözmeye çalışıyordum. Kerem ve Selim abinin peşinden gittiğimde, hastane odasında Filiz Teyze'nin yattığını görmüştüm. Reyyan annesinin yanı başında ağlarken, Rıdvan abi de Reyyan'ı sakinleştirmeye çalışıyordu.
İçeri girmekle, girmemek arasında kaldığımda gözlerim Reyyan'la kesişmişti. Koşarak yanıma geldiğinde, sıkıca bana sarıldığını görmüştüm. Herkesin bakışları bana dönerken, eğilerek Reyyan'a daha rahat sarılmıştım.
"Reyyan'ım iyi misin prensesim?" Daha küçücüktü ve aynı gün içerisinde hem babası kalp krizi geçirmişti hemde annesi bayılmıştı, onun için gerçekten zor bir durumdu. Gözleri kıpkırmızı halde bana bakarken, gözyaşlarını silmiştim.
"Nisa abla..babam, annem.." Ağlamaktan konuşamaz haldeydi, bu haline içim gidiyordu. Kafamı kaldırıp hastane odasındakilere bakmıştım, Kerem'in annesine serum takmışlardı. Abileri ve Kerem de annesinin başındaydı, yengeleri ise Kerem'in amcası ile beraber babasının başındaydı. Herkes bir telaşede olduğu için Reyyan'ı ihmal etmişlerdi.
"Reyyan birtanem, beraber bahçeye inmek ister misin? Hem hava alırsın hemde sana bir şeyler alırım atıştırırsın olmaz mı?" Kafasını sallayarak beni onayladığında, ayağa kalkıp elini tutmuştum.
"Kerem" Kerem'e seslendiğimde, arkasını dönüp bize bakmıştı. Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde, konuşmamı bekleyen bir yüz ifadesi ile bana bakmıştı.
"Biz bahçeye iniyoruz, Reyyan hem hava alsın hemde bir şeyler atıştırır haberin olsun" durgunca konuşmam üzerine, Kerem hem Reyyan'a hemde bana bakmıştı.
"Sen iyi misin? Biliyorum bak seni de ihmal ettim-"
"Saçmalama Kerem, herkes çok kötü halde. Ailenle ilgilen sen" Kerem'in bakışları tekrar gözlerimle buluştuğunda, çok şey anlatmak ister gibiydi..
"Benim bir diğer ailemde sen ve karnındaki çocuğumuz Nisa" cevap vermediğimde, Kerem de derin bir nefes vermişti. Sadece birbirimize bakmıştık, tek kelime dahi edememiştik.
"Neyse biz gidelim, bir şey olursa haber edersin" başıyla beni onayladığında, bakışlarımı Reyyan'a çevirmiştim. Ağlaması dinmişti ama hala kötü halde olduğu belliydi, ne de olsa küçük bir çocuk psikolojisini iyi anlamak lazımdı. Daha 10 yaşında bir çocuğun daha fazla ilgiye ihtiyacı vardı, üstelik böyle bir durumda fazlasıyla önemliydi. Şu an herkes kötü halde olduğu için bu durumu üstlenmek bana yük dahi olmazdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfümsün Aktürkoğlu | Kerem Aktürkoğlu
أدب الهواة"Seni çok seviyorum ama asla affetmeyeceğim Aktürkoğlu" "Her şeye rağmen kendimi sana affettireceğim gelecekteki Aktürkoğlu"