Çoook uzun ama kilit bir bölüm oldu bu bölüm. Kül gibi hissedemediğiden yazmak çok zor oldu.
Ama şimdi geldim ve yorumlarınızı bekliyorum. Çünkü onlar beni motive eden ve yazmaya iten tek şey
Size kocaman öpüyorum ve bölüme uğurluyorum, keyifli okumalar🩵
⛓️⛓️⛓️
Denizlerin dibinde yaşardı bazen balıklar. Bazense elimizi uzatsak tutacağımız yerde alırlardı bir yudumluk nefeslerini. Bizim baktığımızda aldığımız nefesi, onlar içinde yaşayarak çalarlardı mavilerden. Ve en çok da bize benzerlerdi.
Bazıları hayata sıkı sıkıya tutunmuş, yaşadıklarını göz ardı edebilmiş hayatlarına devam edebilmişti. Bazılarıysa öylesine yara almışlardı ki sonsuzluğa açılan dünyalarına inat kapatırlardı ışıklarını etrafa. Hatta yetmez, bazıları bazen kendilerini asarlardı da biz onları tuttuk sanardık.
Biz insandık, birinin ölümünü bile kendimize ödül sayardık.
Biz insandık, yeri gelir kendimizi, belki de bir başkasını asacak güce sahip olur, yeri gelir o güçle acılarımızı bir rafa bile kaldıramazdık.
Biz insandık, inandıklarımız uğruna yaşarken mutlu olabileceğimizi sanardık.
Ya da sahi, biz bunlara sahipken, ne kadar insandık? Ne kadar kalabildik öyle?
Biz, insan mıydık?
Montumu yere bırakıp zor zar bulduğum anahtarı deliğine itmeye çalışıyordum. Gözlerim bulanıklaşıyordu ve hava yağan kara inat beni alevler içinde bırakıyordu.
Kapıyı açtığımda yüzüme vuran soğuk sinirimi daha da bozarken anahtarı çekip kapıyı öylesine iteledim. Balkon kapısı açık kalmıştı ve salonun dışarıya yakın kısmı su içindeydi.
Tıpkı kalbime olduğu gibi olmaması gereken bir başka yere, salona da kar yağmıştı.
Boş olana yağar yağmur.
Kimsenin bakmadığına iner damlalar.
Sesini bastıramayana çakar şimşekler.
Kalbinde bu ev gibi sahipsiz mi Kül?
"Bu kadar kocaman evi benim gibi bir sorumsuza bırakırsanız, üçüncü günde sağlam bulamazsınız ki."
Islak yastıkları yerden alıp koltuğun üzerine bıraktım.Kapıları kapatıp önünde yaşımdan çok anılarımın olduğu şömineyi uzun uğraşlar sonunda yaktım. Boyu benden uzun hırkamı alıp üzerimde bulunan her şeyi bir kenara atarak giydim. Yetişkinler, ya da zorla yetişkin olmak zorunda kalanlar bu şekilde saçma sapan hareketlerle belli etmezler miydi depresif hallerini?
Islanmasının pek de umurumda olmadığı bir diğer yastığı sıcak zemine itip şöminenin önüne oturdum.
Bir film şeridi misali son karemi harcamış ve bittiğimin anlaşıldığını fark etmelerini, sonuma, çöplüğe gönderilmem için beklemek zorunda bırakıldığım bir andaydım.
Sırtımı koltuğun ucuna yaslayıp ateşlerin yanmasını izledim uzun bir süre. Sonrasında kalkıp büyük bir bardak su içtim ve hırkamın kollarını yukarı kıvırdım. Saçlarımı taradım, fazla gördüğüm kısımları kestim ve yaktım.
Ama saat benim aksime tembelliğinden ödün vermemiş, yelkovanına bir sayı atlatmamıştı.
Zil sesinin duyulduğu telefonumu almak için sehpaya uzandığımda evin kapısının yavaşça açıldığını fark etmem sanırım beni korkutması gereken bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığı Külleri
RomanceKader bizim peşimizde gezen bir gölgedir. Gözükmesi için bir ışığın, bir ateşin varlığı yeterlidir. Ben bunu her daim karanlıkta kalarak çözdüğümü sanmıştım. Işık yoktu benim dünyamda, aydınlık kavramı beraberinde acıyı, beraberinde unutulması gere...