Taehyung, ellerini göğsünde kavuşturmuş bir halde oturuyordu. Gözleri pencereden dışarı, sönmek bilmeyen bir umut ışığını arıyordu ama yüzündeki ifade solgun ve hüzünlüydü. Victor kaybolduğundan beri her şey parçalanmış gibiydi. Ağabeyini düşünmeden geçen tek bir anı yoktu. O sırada arkasından gelen Jungkook'un adımları duyuldu."Taehyung..." dedi Jungkook, sesinde çaresizlikle karışık bir umut vardı.
Taehyung arkasına bile dönmeden sert bir sesle karşılık verdi. "Defol. Seni görmek istemiyorum."
Jungkook, Taehyung'un soğuk sözleri karşısında bir an duraksadı ama sonra kararlılıkla ona doğru birkaç adım attı. "Biliyorum bana kızgınsın. Ve haklısın. Lütfen kovma beni bırak yanında olayı"
Taehyung hızla ayağa kalktı ve arkasını dönerek Jungkook'a baktı. Gözleri öfke doluydu. "Seni yanımda istemiyorum kaç kere demem gerek! Senin yüzünden Victor şu an nerede olduğu bile bilinmeyen bir yerde"
Jungkook başını eğdi, Taehyung'un öfkesini hak ettiğini biliyordu. Ama gözlerindeki pişmanlık, içindeki duyguları gizleyemiyordu. "Haklısın," dedi kısık bir sesle. "Ama bu hatamı düzeltmek için bana bir fırsat ver. Victor'u bulmak için her şeyi yapacağım. Gerekirse canımı bile veririm."
Taehyung, bu sözler karşısında bir an sustu. Jungkook'un yüzündeki içtenlik onu etkiliyor olsa da, içinde biriken öfke ve hayal kırıklığı bunu bastırıyordu. "Senin pişmanlıkların Victor'u geri getirmeyecek," dedi sert bir sesle. "Ve senin özrün, yaşananları değiştirmez."
Jungkook bir adım daha attı ve Taehyung'un gözlerine bakmaya çalıştı. "Victor'u koruyamadım, evet. Ama onun ne kadar değerli olduğunu şimdi her şeyden daha iyi anlıyorum. Onunla geçirdiğimiz her anı hatırlıyorum. Onun gülümsemesi, sesi, beni azarladığı zamanlar bile... Hepsi aklımda. Şimdi buradayım, çünkü onu bulmadan gitmeyeceğim."
Taehyung'un gözleri yaşlarla dolmaya başladı ama kendini tutmaya çalıştı. "Neden hâlâ buradasın, Jungkook? Neden gitmiyorsun?"
Jungkook'un sesi titredi, ama kararlıydı. "Çünkü Victor'u ve seni seviyorum Taehyung. Onu düşündüğümde, içimde bir boşluk oluyor. Ve biliyorum, sen de onu benim kadar seviyorsun o yüzden yardım etmeme izin ver."
Taehyung'un gözyaşları sonunda yanaklarından süzüldü. Jungkook'a bakarken tüm duyguları yüzünden okunuyordu öfke, hayal kırıklığı, sevgi ve korku. "Victor'a bir şey olursa... kendimi asla affetmem."
Jungkook, Taehyung'un bu kırılgan halini görünce ona doğru bir adım daha atarak sessizce konuştu. "Victor'a hiçbir şey olmayacak. Ona ulaşmak için gerekirse ölümle yüzleşirim"
Taehyung bir süre Jungkook'a baktı, gözlerinde karmaşık duygular vardı. Onun kararlılığı ve içtenliği, içindeki duvarları sarsıyordu. Ama yine de, hâlâ onu affetmek için hazır değildi. Fakat Jungkook'un ağzından ölüm gibi ağır bir kelime çıkmasın istedi.
"Bana söz verme, Jungkook" dedi Taehyung. "Sadece Victor'u geri getir. Ondan sonra konuşuruz. Ve bir daha sakın ölümden söz etme" ona kırgın olsa da hala seviyordu onu. Deli gibi aşıktı hala.
Jungkook başını salladı. "Sana söz veriyorum... Victor'u bulup eve getireceğim."
Taehyung, derin bir nefes alarak yüzünü pencereye çevirdi. Jungkook, arkasını dönüp gitmeden önce son bir kez sessizce fısıldadı. "Victor için her şeyi göze alırım, Taehyung. Her şeyi..."
+
Jungkook, karanlık koridorda ağır adımlarla ilerliyordu. Victor'un nerede olduğunu öğrenmek için çaresizce bir ipucu arıyordu. Adımları Bay Kim'in kapısına yaklaştığında içeriden gelen sesler duydu. Kapının hemen yanına eğildi, kulaklarını kapıya yasladı. Kalbi hızla atıyordu.
"Parayı hazırladık mı?" diye sordu Bay Kim'in otoriter sesi. Sert ve kararlıydı ama altında hissettiği çaresizlik dikkat çekiyordu.
"Evet, efendim," dedi başka bir ses, muhtemelen sekreteriydi. "Fidye için istenen miktar çantada hazır. Ama polis hâlâ müdahale edilmesi gerektiğini söylüyor. Adamlar tehlikeli olabilir."
"Polis ne zaman yerinde müdahale etmeyi düşündüğünü söyledi?" Bay Kim'in sesi endişeli ama kontrollüydü.
"Victor'un güvende olduğundan emin olmadan harekete geçmeyecekler, efendim," dedi sekreter.
Jungkook, duvara yaslanmış, Bay Kim'in endişesini hissederek yumruklarını sıktı. Victor'u bulmak için bir saniye bile kaybetmek istemiyordu. Ancak polisi beklemenin Victor'un hayatını riske atabileceğini düşündü.
"Oğlumun hayatını tehlikeye atacak hiçbir şey yapmalarına izin vermeyeceğim," diye devam etti Bay Kim. Sesindeki öfke netti. "Ama eğer Victor'a bir şey olursa, bu adamlardan biri bile sağ çıkarsa, kendi ellerimle onları cezalandırırım."
Sekreterin hafif titreyen sesi duyuldu. "Anlaşıldı, efendim. Ama polis ısrarcı. Adresinize müdahale için hazır olduklarını söylediler."
Jungkook'un kalbi duracak gibiydi. Adres mi? Konuşmalar arasında kaybolmamak için kendini zorladı ve tüm dikkatiyle dinlemeye devam etti.
"Adresi biliyoruz," dedi sekreter. "Fidye teslimatı eski liman deposunda yapılacak. Polis orada olacak ama uzaktan izleyecek. Onları daha da kızdırmak istemiyoruz."
Liman deposu. Jungkook'un aklı anında buraya takıldı. Victor'un orada olduğunu düşündükçe endişesi daha da arttı. Ama tam bu sırada kapının yanındaki zeminden gelen bir çıtırtı duyuldu. Jungkook istemsizce adımını geri çektiğinde yere bastığı bir tahtadan çıkan ses Bay Kim'i şüphelendirmişti.
"Kim var orada?" diye gürledi Bay Kim.
Jungkook hızla geri çekildi, karanlık koridorda sessizce gölgelerin arasında kayboldu. Bay Kim kapıyı açıp koridora baktığında orada kimseyi göremedi. Yavaşça kapıyı tekrar kapatıp içeri döndü.
Jungkook, liman deposu adresini aklında tutarak hızla dışarı çıktı. Aklında tek bir şey vardı: Victor'u bir an önce bulmak ve kurtarmak. Ama içindeki korku ve suçluluk, her adımında daha da ağırlaşıyordu.
Victor için hayatını tehlikeye atmaya hazırdı. Ama bu görev tek başına yapabileceği bir şey miydi? Taehyung'a haber verip vermeme konusunda kararsızdı. Şimdi tek bir hedefi vardı: Victor'u kurtarmak. Ama bunun neye mal olacağını henüz bilmiyordu.
Koridorun sonunda, Taehyung'un odasının kapısını gördü. Bir an için içeri girip ona haber vermeyi düşündü. Victor'un nerede olduğunu öğrenmişti ve Taehyung'un bunu bilmeye hakkı vardı. Ama sonra durdu.
"Eğer ona söylersem, o da gelmek isteyecek... Bu çok tehlikeli. Victor'u kurtarmak için tek başıma gitmeliyim."
Kendi kendine derin bir nefes aldı. Bay Kim'e de haber verebilirdi. Ama az önce onun öfkesini ve suçlamalarını duymuştu. Bay Kim onu zaten sorumlu tutuyordu. Eğer bir daha başarısız olursa, bu yükü kaldıramayacağını biliyordu.
"Bu benim hatam," diye fısıldadı kendi kendine. "Victor'u ben koruyamadım. Şimdi onu geri getirmek benim görevim."
Dış kapıya yöneldi. Adımları hızlı ama sessizdi. Gecenin soğuğu yüzüne çarptığında, kararlılığı bir kez daha pekişti.
Victor'un güvende olmadığını bilmek, içini kemiren bir korku yaratıyordu. Ama aynı zamanda onu harekete geçiren bir güç de veriyordu. Ne pahasına olursa olsun Victor'u kurtaracaktı. Kimseye haber vermeden, kimseyi tehlikeye atmadan. Yalnızca kendi inancı ve pişmanlığıyla, gecenin karanlığına doğru adımlarını hızlandırdı.
Bölüm sonu
Diğer bölümde görüşürüz canlarım🥰

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boys | taekookv
FanfictionArsız kırmızı kafa ve onun tam aksi utangaç mavi kafa, kesinlikle Jungkook'un en sevdiği.