Jungkook saray gibi evin bahçesine girdiğinde etrafa hayranlıkla baktı. Ev çok büyüktü, bahçesi daha büyük ve cennet gibiydi. Kocaman bahçenin diğer tarafında havuz vardı. Çeşitli çiçeklerle süslenmiş bahçe, Jungkook'u kendine hayran bıraktı."Bahçe böyleyse evi düşünemiyorum amına koyayım!"
Yavaş adımlarla kapıyı geldiğinde, üzerini düzeltti. Giydiği tamamen siyah takım içinde çok yakışıklıydı. Uzun ıslak saçlarını arkaya doğru yatırmıştı. Koluna taktığına saate baktığında tam zamanında geldiğini düşündü.
Zile basıktan kısa bir süre sonra çalışan bir kadın açmıştı kapıyı. "Buyrun?"
"Günaydın, ben iş görüşmesi için gelmiştim, daha doğru korumalık görüşmesi için"
"Evet, bay Kim bekliyor sizi buyrun"
Çalışan kadın Jungkook'u içeri aldığında o sırada Taehyung koşarak yukardan indi. Yüzündeki gülümsemesini gören Jungkook kalbinin teklediğini hissetti. O çok güzeldi.
"Jungkookie hyung, üzgünüm ben açamadım kapıyı sana" koşarak Jungkook'un yanına gelen mavi saçlı adam Jungkook'un önünde durdu. Sarılmak istedi fakat o kadar samimi değillerdi. O sırada çalışan kadın onları yalnız bırakıp işinin başına gitti.
"Önemli değil Taehyung, çalışanınız açtı"
"Ama yine de ben karşılamak isterdim seni, arkadaşımsın çünkü"
İkisi de güldü. Arkadaş kelimesi nedense ikisini de rahatsız ediyordu. Jungkook baştan aşağı esmer oğlanı süzdü. Yine çok güzeldi. Beyaz gömlek ve kahverengi bol kumaş pantolon içinde çok şirindi. Yine çiçek gibi kokuyordu. Aynı şekilde Taehyung'ta alıcı gözle baktı Jungkook'a. Siyah takım için çok etkileyici olduğunu düşündü. Nedensizce uzun saçlarını karıştırmak istedi ama yapamadı. Bir gün mutlaka yapacaktı. Uzun saçlarla oynamayı çok seviyordu.
"Gel hadi yukarı çıkalım" dedi Taehyung. "Yani babamın çalışma odasına"
"Olur"
İkisi beraber yukarı çıktıklarında, Jungkook yine hayranlıkla baktı eve. Her şey çok pahalı gözüküyordu. Hiç bir zaman böyle bir eve ve eşyalara sahip olamayacağını düşündü. Yukarı çıkarken Victor'u merak etti. Ortalıkta gözükmüyordu. Jungkook'u fazla sinir ediyordu V, ve bu hoşuna gidiyordu kımızı saçlı adamın.
İkinci kattaki çalışma odasına geldiklerinde içeri girdiler. Bay Kim çalışma odasına değildi. Taehyung babasına haber vermeyi unutmuştu.
"Jungkookie hyung sen otur ben babama haber vereceğim"
Jungkook gülümseyerek başını salladı, o sırada Taehyung çıktıktan sonra Jungkook'un gözü ilk takılan şey çalışma masanın arkasındaki duvarda bay Kim ve oğlularının kocamana fotoğrafı oldu. Bay Kim gösterişli bir koltukta otururken iki oğlu yanında duruyordu. Fazla cazibediciydi. Sanat gibi kocaman bir fotoğraftı.
Daha sonra etrafta göz gezidirdi. Oda siyah ve bordo renklerine hakimdi. Çok fazla zengin olduklarını düşündü. Bir an ikizlerin yerinde olmayı istedi. Çocukluğundan beri hiç böyle ihtişamlı bir yere gelmedi. Hiç bir zaman böyle şeylere sahip olmadı. Sadece çalışarak kazandığı üç beş kuruşla yaşadılar Jungkook ve arkadaşları.
Jungkook odanın güzelliğine dalarken, kapının bir hışımla açılması ve sertçe kapanması genç adamı irkti. "Hassiktir, deprem oluyor sandım" dedi Jungkook kendisine öfkeyle bakan kırmızı saçlı adama. Daha sonra gülümseyip "Sen miydin?" dedi.
"Evet benim seni şerefsiz. Ben demedim mi kardeşimden uzak duracaksın diye" Victor, Jungkook'a yaklaşıp tam önünde durdu. Gözlerinden saçan ateşi fark ediyordu Jungkook. "Birde gelmiş evimizde kalacaksın korumamız olacaksın hah"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boys | taekookv
FanfictionArsız kırmızı kafa ve onun tam aksi utangaç mavi kafa, kesinlikle Jungkook'un en sevdiği.