56

602 105 26
                                    

Lunaparka yakın yere park edilen arabadan çıkan ikili içinde bulundukları duruma sırıtmadan edemiyordu. Oğuz etrafta gözlerini gezdirirken Deniz bir ona bakıyor bir de ışıklarla dolu oyuncaklara bakıyordu.

Heyecandan yerinde kıpırdanıyordu.

"Hadi gidelim." Oğuz'un teşvikiyle ilerlediler. Hava çok serin değildi bu yüzden park yarıya kadar doluydu. Çoğunluk çocuklardan oluşuyordu.

"Önce hangisine binmek istersin, bebe?" Oğuz heyecandan ışıl ışıl gülümseyen çocuğa dönerek sordu.

"Şu güzel duruyor." Parmağıyla ışıl ışıl sallanan gondolu gösterdi.

Çok yüksek değildi ve eğlenceli duruyordu. Oğuz ona uyarak oraya yöneldi birlikte görevliden bilet alıp bindiler. Diğer sıradakiler de bindiğinde göğüslerine kadar gelen demir koruma indi ve hafifçe gidip gelmeye başladılar.

"Yüksekmiş lan." Oğuz mırıldanarak etrafa bakarken yanından gelen seslerle oraya döndü.

Deniz ellerini diğer çocuklar gibi havaya kaldırmış sevinç homurtuları çıkarıyordu. Çok sevimli göründüğü için Oğuz çaktırmadan fotoğrafını çekti. Işıkların güzelliğinden dibindeki telefonu bile görmüyordu Deniz.

"Sen de kaldırsana ellerini, Oğuz." İstemsizce bu anda kendini tutamayarak ismiyle seslenmişti.

Oğuz kısa bir an duraksasa da sırıtarak kaldırdı ellerini. O kadar robotik duruyordu ki dışarıda sıra bekleyenler bile onun bunu kendi isteğiyle yapmadığını anlamıştı ama onun da Deniz'in ki kadar büyük olmasa da samimi bir gülümsemesi vardı yüzünde.

Birkaç tur boyunca çocukların çığlıkları eşliğinde sallandılar. En sonunda yavaşladı ve tamamen durduğunda zorlukla kalktılar. Biraz sıkışıktı demirden dolayı.

"Ayağım uyuştu ama çok güzeldi." Deniz soğuk havanın etkisinden ötürü kızarmış yüzüyle ona baktığında Oğuz söylenerek ayakları için minik adımlar atan çocuğa baktı.

Çok güzel. Öyleydi, bu renkli ışıklar yüzüne yansırken ve saçları dağılmışken çok özgür ve güzel duruyordu.

"Gidelim mi?" Deniz ayaklarındaki uyuşma geçince hevesle Oğuz'a dönerek sordu.

Oğuz ancak o zaman kendine gelmiş gibi ona odakladığı bakışları çevirdi.

"Olur, gidelim." Birlikte etrafa bakınmaya başladılar. Oğuz gözlerine kestirdiği pamuk şekerciye gidip Deniz için bir tane aldı. Kendisi için de kola almıştı.

"Teşekkür ederim." Ona uzatılan pamuk şekerle iyice neşelenen Deniz gözlerini dört açmış ilgisini çeken bir alet bulmaya çalışıyordu.

En sonunda, "Korku Tüneline gidelim mi?" Diye sorduğunda Oğuz küçük bardaktaki kolayı bitirmişti bile.

"Gitmesek mi?" Birden değişen havayla Deniz kaşlarını çatarak baktı ona.

"Neden?"

"Ne gerek var gel şu etekli kıza binelim." Balerin'e yönelen adımları ceketinin ucundan çekilmesiyle durdu.

"Korkuyor musun?" Deniz'in yüzünde vereceği cevaba göre kahkaha atmak ya da gülüşünü saklama ihtimalleri belirmişti bile.

"Ben sadece Allah'tan korkarım." Diyerek durumu kendince kurtarmaya çalıştı ancak Deniz çoktan dalga geçercesine gülmeye başlamıştı.

Aslında korkmuyordu Oğuz sadece saçma buluyordu ama Deniz öyle mutlu duruyordu ki bunu söylemek istemedi.

"Bineceksen beni koruman lazım." Dedi ona tebessüm ederek bakarken. Deniz şaşkınlıkla ona baktığında omuz silkti. "Bu sefer de benim sana ihtiyacım var."

Deniz cümlelerin etkisiyle gülüp onu çekiştirdi. Birlikte bilet alıp içeridekilerin çıkmasını beklediler. O esnada Deniz pamuk şekerini bitirmişti çünkü içeri yiyecek ve içecekle girilmesi yasaktı.

Sıra onlara geldiğinde Oğuz'un cüssesi ve arabanın biraz dar olması sebebiyle sıkışmışlardı biraz ama sığmışlardı. Önlerine arabadan inmemeleri için bir demir indi. Birkaç saniye sonra da araba hareket etti ve içeri girmeye başladı.

İçerisi karanlıktı ve dekor olarak konmuş hayaletlerin yeşil neon gözleri bazı şeyleri aydınlatıyordu sadece.

Oğuz etrafta sanki her an saldırmayı bekleyen birisi varmış gibi tetikteydi. Deniz ise hem önüne hem de Oğuz'a bakıyordu tepkisini kaçırmamak için.

Araba döndü ve aynı saniye bazı sesler geldi. Üzerlerine doğru bir maket hayalet eğildiğinde Oğuz Deniz'in kolunu tuttu.

"Ananı-" beklememişti bunu bu yüzden hazırlıksız yakalanmıştı. Deniz'de korkmuştu ama Oğuz'un sesiyle güldü.

Araba biraz daha ilerlediğinde üzerlerinden yarasalar geçti. Oğuz neredeyse maketleri eliyle kıracaktı. Deniz anında havalanan elini tutup indirdi.

"Az kaldı çıkarız şimdi." Oğuz avucunda hissettiği elle sakinleşti ve odağı tamamen oraya kaydı.

Deniz ise utangaç bir ifadeyle asla bakmıyordu ona.

Zamane gençleri, diye  geçirdi içinden Oğuz. Ayakta götürüyor beni.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kitap| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin