-Bölüm12-

46 7 1
                                    

Gözlerimi yavaşça açtım. Yerimden doğruldum ve etrafıma bakındım. Dün odamıza gelir gelmez üzerimi değiştirmeden yatağa yatıp uyumuştum. Mete'ye baktım, hala uyuyordu. Ayağa kalktım ve lavaboya yöneldim.

Geldiğimde Mete uyanmıştı. Bana baktı ve "Günaydın." dedi fısıldar gibi. Hala ikimizede uykudan sonra oluşan sersemlik hakimdi. "Günaydın." dedim ve tekrar yatağıma yattım. Yastığa sarıldım ve gözlerimi kapattım. Birkaç dakika sonra Mete beni dürttü ve "Ecem kahvaltı yapmalıyız uyuma sakın." dedi. "Hı hım." dedim ve gözlerimi tekrar kapattım. Uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda Mete tepemde dikiliyordu. Altında yeşil şort vardı. Üstüne bir şey giymemişti. Elindeki tepsiyi işaret etti ve "Seni uyandırmaya kıyamadım bende kahvaltıyı odaya getirdim." dedi. Tepsiye göz attım. Bir tek kuş sütü eksikti. Yatakta doğruldum ve yanıma oturmasını işaret ettim. Tepsiyi yanıma koydu ve tam karşıma oturdu. Tepsideki poğaçalardan birini aldım ve kelimenin tam anlamıyla kemirmeye koyuldum. Mete beni izliyordu. Eline bir poğaça aldı ve beni taklit ederek kemirmeye başladı. Gözlerine baktım. Dün akşamdan beri doğru düzgün konuşmamıştık. Bana aşık olduğunu söylemeseydi yaz sonunda Nicholas'a gitmek daha kolay olabilirdi. Mete ile birlikte olmak, sevgili gibi takılmak, istediğim yerde, istediğim zamanda onu öpmek istiyordum, ama bu ikimizin canınıda daha çok yakacaktı. "Ecem daldın gittin iyi misin? " dedi elini gözümün önünde sallarken. Gözlerimi kırpıştırdım. "Evet iyiyim." dedim. Kemirdiğim poğaçayı tepsiye bıraktım ve "Mete ben tokum sen ye." dedim. Ayağa kalktım. Çok bunalmıştım balkona çıktım. Hava almam gerekiyordu. Demirlere tutundum ve gözlerimi kapattım. Güneş ışıkları yüzüme düşüyor, göz kapaklarımda kırmızı noktacıklar oluşturuyordu. Ayak sesleri duydum ve arkama döndüm. Mete kapının önünde duruyordu. Yavaşça bana yaklaştı ve belime sarıldı. Kafasını omzuma daydı ve boynuma küçük bir öpücük kondurdu. Sonra bir tane daha ve bir tane daha. Yavaşça dudaklarıma çıkıyordu. Yüzümü yan tarafa çevirdim. Ellerini belimden çekti ve bir müddet sessizce durdu. Aramızdaki sessizlik çok rahatsız ediciydi. Balkon demirlerine daha sıkı tutundum ve göz yaşlarımı tutmaya çalıştım. Mete, "Tamam o zaman ben odadayım." dedi ve benden uzaklaştı. O balkondan çıkar çıkmaz gözlerimi sildim ve sakinleşmeye çalıştım. Birkaç dakika sonra bende arkasından odaya girdim.

Yatağında oturmuş elindeki broşürü inceliyordu. "O ne?" diye sordum. Kağıdı bana uzattı."Oda servisi daha yeni getirdi. Akşam karaoke varmış." dedi. Elime aldım ve broşürü incelemeye başladım. Saat kaçta olacağı ve söylenebilecek şarkılar yazıyordu. Mete'ye baktım "Bizde şarkı söyleyelim mi?" dedim.

"Şarkıları incelemedim bildiğim şarkı var mı bilmiyorum."

"Biliyor olabileceğin şarkıları okuyorum:
-Cem Belevi_Günaydın Sevgilim
-Yalın_Her Şey Sensin
-Kenan Doğulu_Kurşun Adres Sormaz Ki
-Murat Dalkılıç_Derine
-Son Feci Bisiklet_Bikinisinde Astronomi
Eee seç bakalım." Gözlerini yere dikip elini alnına koydu. Bu hareketi düşünürken çok sık yapardı. Biraz o pozisyonda kaldıktan sonra gözlerini yerden kaldırdı ve bana baktı. "Yalın Her Şey Sensin." Ayağa kalktı. "Ecem havuza iniyorum sen ismimizi yazdırırsın." dedi ve dolaptan bir havlu alıp dışarı çıktı. Gözlerim yanmaya başlamıştı. Mete'nin üzüldüğü her halinden anlaşılıyordu. Ve onu üzen bendim. Yastığa yüzümü gömdüm ve ağlamaya başladım.

-_-_-_-_-_

"Evet, evet düet olacak tek kişi şarkı söylemeyecek. " dedim animasyon görevlisine sakin bir sesle. Sabahtan beri tek kişinin şarkı söylemeyeceğini anlatmaya çalışıyordum. "Tamam. İsimleri alıyım efendim." dedi elindeki kağıda bakarken "Ecem ve Mete." Kağıda isimleri yazdı. "Şarkıya ne demiştiniz?"

"Yalın Her Şey Sensin." Şarkıyı da kağıda yazdı ve "Son sıradasınız. Saat sekizde sahnede olmanız gerekiyor." dedi elindeki kağıtları düzeltti ve gitti. Ben de havuzun kenarına dizilmiş boş şezlonglardan birine doğru yürüdüm. Şezlongun ucuna oturdum ve Mete'yi izlemeye başladım. Beni fark ettiğinde gel gel işareti yaptı. Kafamı hayır anlamında salladım. Bana doğru yüzdü. Bende ayağa kalktım ve ona doğru yürüdüm. "Demek gelmek istemiyorsun havuza öyle mi Ecem Hanım?" dedi. Başımla onayladım. "Hmm peki o zaman." dedi ve ayak bileğimi yakaladığı gibi beni havuza çekti. Su kulaklarımın doldurmuştu. Öksürerek su üstüne çıktım. "Çok kötüsün." dedim ve yüzüne su attım.

Saat 19:00'a kadar havuzda savaştık. Sonrada havuzdan çıkıp odamıza gittik ve duş aldık. Saat 19:50'de aşağı inmiş bir masaya oturmuş sıramızın gelmesini bekliyorduk Mete'nin yüzü yine düşmüştü. Elini tuttum ve "Heyecanlı mısın?" dedim. Sahneye baktı "Hayır heyecanlı değilim." dedi. Elini sıktım. Tam özür dileyecekken "Şimdi sahnede Mete ve Ecem!" diye anons edildik. Mete bana kısa bir bakış attı. Sonra yerinden yavaşça kalktı ve elini uzattı. Elini sıkıca tuttum ve bende ayağa kalktım. Sahneye doğru yürümeye başladık.

Sahneye çıktığımızda elimize iki tane mikrofon tutuşturdular. Ve şarkı çalmaya başladı.

-_-_-_-_-_

Şarkının son kısmında Mete bana döndü. Bende ona döndüm ve son kısmı söylemeye başladık.
"Şimdi senden vaz mı geçmeli?
Masal olup yola devam mı etmeli?
Ben kalpten sorumlu, aşka sorunluydum.
Anladım her şey sensin.
Anladım her şey sensin. " Mete gözlerini hiç kırpmadan bana dikkatlice bakıyordu. Ona yaklaştım ve ellerimi boynuna doladım. Kalabalığın önünde olmamız umrumda değildi. Dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Ellerini belime doladı ve o da beni öpmeye başladı. Alkışlar yükselince birbirimizden ayrıldık. Bana bakıyordu. Güzel bir rüyadan zorla uyandırılmış gibi gözlerinde kırgınlık vardı. Elini tuttum ve sahneden indim. Animasyon sona erdiği için odamıza çıkmaya başladık.

Odaya çıktığımızda Mete ellerimi tuttu ve bana döndü. Yere bakarak "Seni ilk gördüğüm gün dedim:" gözlerini kaldırdı ve bana bakmaya başladı. "İşte bu benim hayalim, benim kızım, her sabah yanında uyanmam gereken kız, gözlerine bakıp kaybolmam, canımın istediği her an öpmem, bakan her erkekten kıskanmam gereken kız. Ecem sen benim hayalimsin, hayalimdeki kızsın ve aşkımsın. Seni seviyorum!" yüzümü ellerinin içine aldı ve uzun bir öpücük verdi. Sonra hiç kaybetmek istemiyormuş gibi sıkıca sarıldı. Kulağıma "Beni asla bırakma aşkım" diye fısıldadı eylül ayının başında -yani iki hafta sonra- gitmek zorunda olduğumdan haberi varmış gibi. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Kalbime bir ok saplanmış gibi kalbim sızlıyordu. Dudağımı ısırdım ve sakinleşmeye çalıştım. Sesimi titretmemeye çalışarak "Seni seviyorum." dedim.

Bir sonraki bölümde zaman atlaması olacak ve bir iki bölüm sonra Mete ve Ecem ayrılacak. Yani bölümler her ikisinin de ağzından olacak.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. :) <3

Mrs Odun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin