-Bölüm17-

40 7 0
                                    

"Şunu sakın unutma Ecem, seni çok seviyorum." dedi annem. Yeterince cezalandırmıştım annemi bence. Ona daha sıkı sarıldım ve "Bende seni seviyorum annecim." dedim. Yanağıma bir öpücük koydu ve benden ayrıldı. Ardından babama sarıldım. İçimde ağlama duygusu oluştu. Nicholas'da onlara sarıldıktan sonra arabaya bindik. Nicholas'ın aileside bizimle birlikte Amerika'ya dönüyordu. Son kez aileme baktım. Önemli bir şey olmadıkça buraya dönmeyi planlamıyordum. Nicholas elini omzuma attı ve "Good bye Turkey." dedi sonra bana bakarak güldü. Bende güldüm ve havaalanına kadar sustuk.

Uçakta Nicholas'ın ailesi tam arkamızda oturuyorlardı. Mırıldanmalarını dinliyordum. Nicholas bana doğru eğilip "Benim abim var biliyor muydun?" dedi. Abisi mi? Yoo bana hiç böyle bir şeyden bahsetmemişti. "Hayır bilmiyordum." dedim. "O neden gelmedi?"

"İşler yüzünden."

"Peki bana abin olduğunu niye daha önce demedin?"

"Aslında senle ilk dışarı çıktığımızda diyecektim ama apar topar gittin. Sonra pizzacıda bahsedecektim ama kavga çıktı ve konu yine kaynadı." dedi. Nicholas sözünü bitirir bitirmez uçağın kalkacağı anonsu duyuldu. Derin bir nefes aldım. Good bye Turkey.

Uçak hızlandığında koltuğun kollarına sımsıkı tutundum. İvmeyle birlikte sırtım koltuğa yapıştı. Dışarı baktım. Aşağısı bulanık renklere dönüştü. Uçağın burnunu kaldırdığını, havada yükseldiğini, her şeyi hissettim. Pencereden yerin giderek uzaklaşıp genişlediğini, her saniye aşağıdaki her şeyin gittikçe küçüldüğünü görebiliyordum. Bu beni ne kadar çok korkutsada bir o kadar da zevk veriyordu. Uçağa her binişimde aynı duyguları yaşıyordum: korku, panik, endişe ve zevk.

Nicholas elimin üzerine elini koydu "Yükseklik korkun mu var?" Yüzümde muzip bir gülümseme oluştu "Evet."

"Merak etme, sana bir şey olmasına izin vermem." dedi. Şaka niyetli omuzuna bir yumruk attım. Beni kendine çekti ve omzuna yasladı. Gözlerimi kapattım. Rüyamda Mete ile birlikteydik. Beni omzuna almış etrafta saçma sapan koşturuyordu. Sonra Mete aniden Nicholas'a dönüştü. Gözlerimi hemen açtım. Bilinç altım resmen benle dalga geçiyordu. Nicholas "Kabus mu gördün hayatım?" dedi. Gözlerimi ovuşturdum "Hayır." Elini cebine attı ve telefonunu çıkardı. Resimleri açtı ve telefonu elime tutuşturdu. "Bak bu bizim evimiz." Parmağıyla resimleri geçmeye başladı. Oturma odası bembeyaz ve şık bir şekilde döşenmişti. Salon ise daha resmiydi. Deri koltuklar, cam vitrinler, duvarda boş çerçeveler, resimden bile rahatlığı anlaşılan büyük bir halı. "Çerçeveler niye boş?" Saçlarıma bir öpücük kondurdu "Benim için, senin için ve çocuğumuz için boş onlar. Duvarları bizim resimlerimiz süsleyecek." dedi. Tüylerim diken diken oldu. Çocuğumuz mu? Sustum ve sadece gülümsedim. Başka bir fotoğrafa geçti. Oda boştu. "Niye boş burası?" dedim. " Burası çocuk odası. Sen yerleştirmek istersin diye düşündüm." Odaya baktım. Aklımda çeşitli dekorasyonlar geçiyordu. İç çektim ve fotoğrafı değiştirdim. Karşıma kocaman kırmızı örtülü bir yatak, kırmızı duvarlar, ayna, dolap ve makyaj masası çıktı. "Burası bizim odamız mı?" dedim. Bana baktı "Evet sevgilim beğendin mi?" Aslını söylemem gerekirse yatak odasından çok etkilenmiştim. "Evet çok güzel olmuş." dedim. Arda kalan iki oda msisafir odasıydı.

Evin ön bahçesi küçüktü ve rengarenk çiçeklerle süslenmişti. Belli aralıklarla fıskiyeler dizilmişti. Arka bahçesi ise sadece yeşildi. Bahçenin ortasında kocaman bir ağaç vardı ve ağacın bir dalından salıncak sarkıyordu. Köşede havuz vardı ve havuzun önünde iki tane şezlong vardı. Bahçenin diğer köşesinde bahçe eşyalarının koyulduğu bir kulübe ve kulübenin önünde küçük bir park vardı. Ama gerçek bir park değildi. Kaydırak ve sallanan hayvanlardan oluşuyordu. Ön bahçede olduğu gibi burada da belli aralıklarla fıskiyeler dizilmişti. "Her şeyi düşünmüşsün." dedim. "Her şeye hazırım çünkü." dedi. Babalık konusuna üstü kapalı yine değinmişti. Hiç takmadım ve fotoğrafa bakmaya devam ettim. O kadar büyüleyici duruyordu ki. "Şimdi de garaj." dedi ve fotoğrafı değiştirdi. Garajda iki tane araba vardı. Beyaz ve siyah aynı model iki araba. Beyazı işaret etti ve "Bu senin." dedi. Araba sürmem ki ben. Yinede "Teşekkürler." dedim ve yanağından öptüm. "Rica ederim." dedi. Beni kendine çekti ve belimden sarıldı. Bende ellerimi ellerinin üzerine koydum ve başımı omzuna yasladım. Gözlerimi kapattım. Kendimi uykuya bıraktım.

★♠★♠★♠

"Ecem uçak iniş yapıyor hadi uyan geldik." dedi Nicholas sevimli bir sesle. Gözlerimi açtım. "Tüm yol boyunca uyudum mu?" yeni uyandığım için sesim uykulu çıkıyordu. "Tüm yol boyunca uyumayı nasıl başardın bilmiyorum ama evet tüm yol boyunca uyudun." Başımı cama yasladım. Bulanık renkli yeryüzü şimdi netleştiyordu. Yavaş yavaş alçaldığımızı hissediyordum.

★♠★♠★♠

Bizi almak için gelen arabaya bindik. Amerika'yı özlemişim. Başımı cama dayadım ve evimize gidene kadar sokakta koşturan insanları izledim.

★♠★♠★♠

Nicholas ışığı açtı. Oturma odası bana gösterdiğinden daha güzeldi. Beyaz koltuklardan birine yayıldım. Nicholas yatak odasına çıkmış üstünü değiştiriyordu. Koltuğa daha çok yayıldım. Yol boyunca uyumuş olsamda hala uyuyabilirdim. Yastığa sarıldım ve gözlerimi kapattım.

Oy verip yorum yaparsanız sevinirim.

Mrs Odun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin