23. Bölüm " Hastane"

61 12 0
                                    

Hep birlikte hastane koridorlarındaydık yine. Aylar öncesinde de bu koridorlarda birlikte beklemiş ve Baran'ın yaşayıp yaşamayacağını öğrenmeyi bekliyorduk. 

Yine birinin yaşamla ölüm arasındaki çizgiyi öğrenecektik. Bu kadar basit miydi tartışılırdı ama Soner'in iyi olacağını bilmeye çok ihtiyacım vardı. Kulübede yaşananların üzerinden sadece saatler geçmişti. Bugün aynı zamanda kına gecesi vardı ama biz koca koca adamlar o günümüz cenaze günümüzmüş gibi yeri izliyorduk. 

İçimdeki derin sıkıntıyla konuştum. "Turgut ne zaman çıkacak demişti test sonuçları?" Gözlerinin altı morarmış Aziz iç çekti ve karşımdaki duvara sırtını yaslamayı bıraktı ve dikleşti. 

"Şu an sadece iki kan sonucunu bekliyoruz." Dedi kıvırcık saçlarını dağıtırken. "Biyopsi ise yapamıyoruz kötü huyluysa yayılma riski var." İç çekip gözlerimi yumdum.

 "Turgut birkaç arama yapıp gelecek." Diyerek yanıma gelen Baran'ı duymamla açtım gözlerimi. Yanımda bulunan sandalyeye oturdu. Doktorla görüşmeye Turgut'la gitmişti. Onun da gözleri kızarmıştı. Sadece birkaç saat geçmişti ama hiçbirimiz gözümüzü kırpmamıştık. 

Baran'ın gözlerine bakıp samimiyetini düşündüm. O kulübede, Turgut kanser hakkında konuşurken o da çok sakin duruyordu. Üzülmüş gibi durmayan bu adam neden şimdi bunu umursuyormuş gibi davranıyordu ki? 

"Umrunuzdaymış gbi sikik sikik konuşmayın." Dedim sinirli bir homurtuyla. Kaşlarını çatarak bana döndü. "Kamil sikerim belanı." Ela gözlerinde öfke kırıntıları vardı ama üzgün olduğu için miydi bilemem ama kırgın duruyordu. Gerçi onun geçirdiği uzun süreli ve ağır ameliyatların etkisi de olabilirdi şu anki durumuna. 

"Sana kaç kere en kötü ihtimal bile olsa  kötü huyluysa da tedavisinin mümkün olacağını anlattı buradaki her doktor." Elini hınçla karşı duvarın orda duran Sergen ve Aziz'i gösterdi. Sergen ve Aziz'e döndüm tekrardan. Kafa salladılar ama biraz da olsa endişeli gözüküyorlardı. Sergen sanki Aziz'le kavgalı olduğunu unutmuş gibi ona döndü. "Kızlara haber verdin mi?" Dedi neredeyse fısıldayarak. Sergen'in nişanlısı ve ikiz kardeşi kadınların bekarlığa vedasındalardı ve Sevgi'yle olmaları gerekiyordu. 

Başını olumsuz anlamda salladı Aziz. Ne düşündüklerini biliyordum. Sevgi'in kınasıydı ve insanların mutlu günlerini bozmak istemiyorlardı. Doktor oldukları için mi bu kadar sakin ve sessizce bu işleri hallediyorlardı yoksa gerçekten sandığım o insanlar değiller miydi? Birinin canından bahsederken yürekleri nasıl bu kadar buz tutulu kalıyordu?

Yan gözle yan tarafımda Soner'e baktım ilk önce, ardından da yanında oturan Mehmet'e doğru aydı bakışlarım. Çok yorgun gözüküyordu. Düğünü olacak insan oydu ve bu konu hakkında yorum yapmamıştı. Söyleyin de dememişti söylemeyin de. Baran'dansa Mehmet'in durumu daha samimi geliyordu. En azından ilk öğrendiği andan beri samimi bir endişe içindeydi. Kardeşim dediği insan için gösterebildikleri maksimum üzüntü buydu. Alayla gülümsedim sonra kendi kendime. Sanki benim kardeşim onlardan çok daha iyiydi de...

Siktiğimin Turgut'u hala ortalıkta yoktu.  Sinirle ayaklandım. Soner'in gözlerinin içine direkt olarak bakamıyordum, o yüzden neredeyse kazılı saçlarımdan elimi geçirdim ve etrafımdan döndüm. Arkamı iyice ona döndükten sonra ileri geri yürümeye başladım. 

"Şu an baktığımız hormonun tekinin hamilelik hormonu olduğuna inanamıyorum..." alayla ve yorgunlula konuşan Soner'e döndüm sertçe. Mavi gözleri gözlerimle buluştu. Kızarmış deniz gözlerine baktım sadece. Daha demin gözlerinin içine akamadığımı düşünüyordum ama şu ciddi durumda alayla konuşması kalbimi avuçlarının içine alıp sıkıyormuş gibi hissettire. "Ne?" Dedi sırıtarak. "Memelerim büyümedi iyi ki..." kimse gülmedi ama ben öfkeden çıldıracak hale geldim. 

"Sakın..." dedim öfkeyle neredeyse. "Sakın beni sakinleştirmek için kendi sağlığınla alakalı saçma sapan konuşma." Gözlerimin içine bakarken sertçe yutkundu. Ne sanıyordu? Aylardır doğru düzgün görüşmüyoruz diye ona deliler gibi aşık olduğumu unutmuş muydu? Sonra düşündüğüm şeyle duraksadım. Ben hiç onun hak ettiği sevgiyi gösterememiştim...

"Ben hayatımda çok fazla insan kaybettim, bir tane daha kaybetmeyeceğim." Söylediklerimle şaşkınlıkla doldu yüzü. Koluma dokunan elle hemen soluma döndüm ve Aziz'in daha açık mavi gözleriyle göz göze geldim. "Kaybetmeyeceksin." Kendinden emin bir sesle konuşmuştu.

"Sonuçlar çıktı." Turgut'un yüksek sesi ortaya bomba gibi düştü. Tüm kafalar karşı koridordan bize doğru seslenen Turgut'u buldu. Bize doğru ağır adımlarla geldi. "Torpil bulması zor oldu." Dedi ensesini kaşıyarak. Aziz ve Sergen'e bakarak konuşmaya başladı. " beta hcg özellikle çok yüksek , AFP o kadar yüksek değil." 

Kaşlarını çatan kıvırcık kafa "Yaşını da hesaba katarsak Seminoma ihtimali çok yüksek değil mi?" Dedi tam da emin konuşamayarak. Anlamaya çalışarak dikeldim iyice durduğum yerde. "Evet." Dedi Turgut biraz rahat bir ifadeyle. Yakasına yapıştım kolumu Aziz'den kurtarıp. 

"Ne sikim diyorsun?" Tıslar gibi konuşmuştum. Turgut kaşlarını kaldırarak yakasını tuttuğum ellerime baktı ve ellerimi üzerinden çekti usulca. 

" Kötü ama iyi."  Dişlerimi sıktım. "Tahmin ettiğim gibi metastasis belirtisi yok ve kitle iki testiste de olduğu için alınması gerekecek. Ama kesin tanıyı MR la bakıp koyacağız. Evresini de bulmak için. " 

"Anlayacağım dilden konuş." Dedim hınçla.  Gözlerini devirip iç çekti. " Yani diyorum ki MR a şimdi girecek ve bakacağız sadece testisteyse her şey çok iyi." Soner'e döndü kafası. Benim sarı kafam ise korkuyla bakıyordu ona. "Hatta sizin kurtuluşunuz." Kafamı tekrar Turgut'a çevirdim ve sanki gözlerinde alevler vardı. 

Bakışlarım deniz gözlü sarışına kaydı. Yutkundu benimle göz göze geldiğinde. Sahi bizim olma ihtimalimiz var mıydı? Onu kaybetme düşüncesindense ölüme el ele tutuşup yürümek daha iyiydi. 


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HIRÇIN DALGALAR  (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin