On Sekiz Yıl

14 1 0
                                    

🎈🎈🎈

~11~

On Sekiz Yıl


Bu kurum altında geçirdiği yılların çokluğundan habersiz oyun oynamaya dalmıştı küçük çocuk.
İki gün sonra tam beş yıldır burada yaşıyor olacaktı ama kimin umurunda? O mutlu olduğunu hissediyordu.
Daha önce anne ve baba nedir diye sorsalar şaşkınlıkla bakan çocuk şimdilerde güzel aile resimleri çiziyordu.
Beş yaşına iki gün kalmıştı.
Resim yeteneğinin gelişmesi etrafındaki büyük çocuklara ilham verirken ona hayal dünyası veriyordu.
Eğer ona sorsalardı hayal kurmak mı yoksa aile mi diye kesinlikle ne cevap vereceğini biliyordu.
Aile kavramından korkması güzel aile resimle çizmeyeceği anlamına gelmezdi ya. O anne ve babasını küçük bir resim kağıdından tanıyordu,kendi çizdiği anne ve babasının mutlu olduklarını düşlüyordu. Acaba gerçekten mutlu muydular? Onu bırakıp gitmelerime rağmen mutlu olabiliyorlar mıydı?
"Umarım mutlusunuzdur,"diye geçirdi içinden ufaklık "Ben çok mutluyum."
Bazı çocuklar buraya ilk geldiklerinde gece gündüz ağlıyordu,onları anlamış değildi doğrusu. Yanlarına yaklaşmaya çalışıp onlarla oyun oynamaya çalıştığında ona 'Ağabey' diye seslenenler oluyordu. Ağabey'in kelime anlamı ne oluyordu ki? Aileden biri olsa gerek diye düşünüyordu ama ona öyle hitap etmelerinden büyük haz duyuyordu.

~~~~~

Bu sefer bu kurum altında geçirdiği yıllardan haberdardı ve pek hoşnut sayılmazdı.
Bugün burada geçirdiği son gün mü olacaktı? On sekizini dolduranların burada daha fazla yaşayamadığını gözleriyle görmüştü ama gidecek bir yeri var mıydı?
Belki bir tanıdık?
Alayla güldü aklından geçenlere,bunca yıl onu bırakıp reşit olduğu zaman mı gelip alacaklardı?
Bir ailesinin olmasını isterdi belki herşeyden çok. Valizini hazırlarken küçük yaşlarda çizdiği ve şimdi ona saçma gelen aile resimlene baktığında eskisi gibi duygulanmadı,annesinin saçlarının nasıl olduğunu yada babasının kokusun merak etmiyordu artık.
Ne diye merak edecekti ki onu arkalarına bakmadan terk eden insanları?
Resme tekrar baktı "Umarım mutlu değilsinizdir," diye geçirdi içinden genç "Ben çok mutsuzum." Yılların getirdikleri henüz omuzlarına bindirilmemişti ama dışarıya adımını attığı an ne olacağını biliyordu.
Buradan ayrılmasına rağmen onunla konuşan birçok arkadaşı vardı. Bazıları küçükken bir aileye verildiği için bazılarıda onun gibi on sekiz yaşında çıkmıştı bu kapıdan.
Her ne olursa olsun ona bir aile bulmaya çalıştıklarında en büyük nefretini üzerlerine kusmaya yeltenmişti.
Onun istediği sonradan kurulan bir aile değildi,temellerini beraber attıkları bir aile istiyordu.
Gerçekleşmesi imkansız şeyler.
Burada bulunan çoğu çocuktan büyük olması ona ağabey diye seslenmelerine neden oluyordu ama o kelimeden nefret ediyordu.
Eğer ağabeyin varsa ailende var demekti onun için ama aile falan gözükmüyordu ortalıkta.

Elinde taşıdığı valizi pek dolu değildi. Eşyalarının çoğunu burada bırakmıştı bir iki yıl önce yağlı boyayla süslediği tablo gibi. Duvarlarda onun el emeği vardı,yardım etmişti yapılanlara. Yıllar sonra aile tadını tattığı  insanlardan ayrılmak canını acıttı.

Sırtında ufak,resim dolu,sırt çantası ve elinde hafif valizi ile ilk adımını attı özgürlüğe.

Tabi buna özgürlük denirse.

🎈🎈🎈

-Özgür olmak için ruhunu feda mı etmek gerekir karanlığa?-

Bu Köşe Yazı KöşesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin