Bölüm şarkısı: ''Taylor Swift - Safe & Sound''
İnsanın aklını karıştıran cevabını bilmek istediği sorular vardır. Bazen bu soruların cevaplarını bilir ancak doğruluğuna inanmak istemez ve düşünceler denizinde boğulmaya devam eder. Kimileri bunu gerçeklerden kaçmak olarak nitelendirir kimileri ise asıl yöntemin bu olduğunu düşünür. Sizce de öyle mi? Bu gerçeklerden kaçmak mı?
Birinin peşime düştüğünü babam bildiğim adamın öz babam olmadığını öğrendiğim an anlamıştım. Geriye dönüp parçaları yan yana koyduğumda eksik kısımlar tek tek tamamlanıyordu. Babamın son günlerde özellikle benim üzerimdeki ilgisi, annemin sorularıma üstü kapalı cevaplar vermesi, Jack'in yakın davranması... Sanki çevremde Kathy dışındaki herkes bir şeyler olacağını biliyordu. Tehlikenin yaklaştığından haberleri vardı. Peki neden benim haberim yoktu? Asıl benim haberimin olması gerekmez miydi? Böyle olayların yalnızca filmlerde, dizilerde veya kitaplarda olduğunu sanırdım. Benim başıma da geleceğini nerden bilebilirdim ki? Lâkin şu an tam da böyle bir olayın içindeydim(?)
Baban...Baban..Baban. Zihnimin içinde yankılanmaya devam ediyordu kendinden emin tok sesi. Kısacık süre içinde zihnimde verdiğim kargaşadan kurtulup bana bakan bir çift yeşil göze odaklandım. Bir an sınıfa ilk girdiği anı düşündüm. Kendinden emin adımlarla yüzünde kendine has ifadesizliğiyle öğretmene doğru yürümüş ve boş bakışlarını bizim üzerimizde gezdirmişti. Sert, hiçbir şeyden etkilenmeyen bir duvar kadar soğuktu ve şimdi yine aynı soğuklukla karşımda durmuş bana bakıyordu. Ormanlarının yüzümün her haresini incelediğini anlayabiliyordum. Konuşmadan önce boğazımı temizleyip bakışlarımı ellerime indirerek "Bana ulaşırsa ne olacak?" diyip avuç içlerimi birbirine sürtmeye başladım. Arada parmaklarımla da oynuyordum. Parmaklarımın uzun, ince olmasını çok isterdim, ama ne yazık ki benimkiler kısa ve birazcık tombuldu. ''İyi bir şey olacağını sanmıyorum? " Cevabıyla zihnimi meşgul tutmaya çalıştığım düşüncelerimi bir kenara bırakıp tekrar ona baktım. İnsanı derinlere sürükleyen orman yeşili gözlerini hiç kırpmadan bana bakıyordu. Ben de bakmaya devam ettim ancak gözlerini ilk kaçıran ben oldum. Bir insanın gözlerinin içine birkaç saniyeden fazla bakamazdım fakat o, o kadar dikkatli ve derin bakıyordu ki sanki karanlık bir ormana dalmak gibiydi. Eğer girersem bir daha çıkamayacakmış gibi hissediyordum. Dudaklarımı birbirine bastırıp ellerimle oynamaya geri döndüm.
"Devam et," Sesiyle ellerimle oynamayı bırakıp bir anda kafamı kaldırdım ve ne dediğini anlamak için ona bakmaya başladım. O ise karşımda tuvalden çıkmış bir şaheser gibi durup dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle ellerimi işaret edip "Ellerinle oynuyorsun, " dedi ve yeşil gözleriyle bana bakıp devam etti:
"Aklında bir şey var, sor." dedi ve tekrar dudaklarında hafif tebessümle bana bakmaya devam etti. Benim bu halimi fark etmiş olmasına karşın başımı hafifçe aşağı eğdim ve dudağımın bir kenarının hafifçe kıvrılmasına müsade ettim lakin bir yandan da komik göründüğüm için yanaklarımın kızarmasına engel olamadım."O adam, neden beni istiyor?" Derin bir nefes alıp gözlerini salonda dolaştırdıktan sonra bakışlarını ben de sabitleyip " Oadam seni kime verdiklerini öğrendikten sonra peşine düşmüş, kızı olduğun için seni görmek istiyormuş. Anneni de seni bulmak için aracı olarak kullanmış, " benim için birçok anlam ifade eden kısa bir süre gözlerimin içine bakıp " bir şekilde biz de bu işe dâhil olduk. Başta bize seni ona götürmemizi istedi. Bu yüzden seninle aynı üniversiteye kayıt yaptırdık. Birimizin seni izlemesi ve sana göz kulak olması gerekiyordu. Jack sınıfa gelecekti fakat bir aksilik oldu ve ben geldim." yine uzun bir konuşma yaptıktan sonra odaya kısa bir göz gezdirip yutkunduktan sonra yeşilleri tekrar kahvelerimle buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Teen Fiction"Hata yapmamak için mükemmelleştirilmiş bir hayatın bu kadar çabuk dağılabileceğini kim bilebilirdi ki?"