Katil

60 2 0
                                    

Bölüm şarkısı: ''Christian Reindl- Black Sails''

''Christian Reindl- Signals''


Ruhumun üzerine toprak gibi yağan dalgaların sesi, kızına kızmış bir adamın homurtu sesine benzeyen motor sesi ve bunlara tezat gecenin sessizliğinin sesi.

Geminin hafif sallantısı eşliğinde odaya kadar gelmiş yatağın uç kısmında otururken bana dediklerini tartıyordum. Babam, biyolojik babam, peşimdeydi ve bir insana özellikle bir kadına yapılmaması gereken bir şey yapmıştı. Ona zarar vermişti. Bu düşünceyle yatağın kenarlarını tutam ellerim örtüyü daha da sıkarken dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Andrew'in Angel'a el kaldırdığını düşündükçe içimde büyüyen volkana engel olamazken henüz tanımadığım adamın anneme vurmuş olması... Ahh. Bu iğrenç bir hareketti. Neden bir anda kadını bu kadar sahiplenir oldun ki? O kadını da tanımıyorsun, öyle değil mi? Meyil içerden beni ikilemde bırakmak için her yolu denese de yine haklıydı. Neden o kadını önemsiyordum?

Düşüncelerimin ağırlığı, öfkemin ağırlığı altında ezilirken ani bir hareketle yataktan kalkıp odadaki pencereye doğru ilerledim ve bir elimi pencerenin kenarına koyarken diğeriyle iki kaşımın ortasına hafif dokunuşlarla masaj yapmaya başladım. Onu bulmalıydım. O kadını, öz annemi, bulacaktım. Peki, neden onu bulmak istiyordum? Bu sorunun cevabını bilmiyordum ama kesin olarak bildiğim tek şey bunu istiyor olduğumdu. Belki onu bulduğum zaman bu sorunun cevabını da almış olacaktım.

Kulakları rahatsız eden bir ses odayı kaplarken gözlerim çalışma masasının üzerindeki telefonda sabitlendi. Yanıp sönen kırmızı bir ışıkla çalmaya devam ederken açıp kulağıma götürdüm. Kendimi tanıtmama müsade etmeden ''Sancak taraftaki salona gel,'' dedi ve ardından yine cevap vermeme müsade etmeden telefonu kapattı. Dışarıda karanlığın esir aldığı denize kısa ancak bir o kadar manalı bir bakış attıktan sonra iç çekip daha fazla beklemeden odadan çıktım. 'Sancak taraftaki salon' u bulmak için yavaş adımlarla kamaranın bulunduğu koridordan sağ tarafa ilerlediğimde sola doğru giden bir merdiven gözüme çarptı. Merdivenin aşağısındaki duvarda yön belirten tabela dikkatimi çekti ve onları takip etmeye başladım. Bir kat indikten sonra tam karşımda bu katta nelerin olduğunu yazan bir tabela vardı. Aradığım yeri yazanlar arasında göremeyince bir kat daha indim. Bu kez tabelada iki tane salon gösteriyordu. Omuz silkip kapıdan geçtim ve önce sol sonra sağ tarafa baktığımda hemen ilerde koridorun sonundaki kısımdan sesler geldiğini fark ettim. Kapıyı biraz kuvvet uygulayıp açtığımda orman yeşili gözlerin sahibini, kaptan ve bir başka adamla koltuklarda otururken gördüm. Belli belirsiz bir tebessümle selam verirken sanki herkes gelmemle sohbeti bırakmıştı ve tanımadığım adam ellerini dizlerine vurup gülümseyerek ''Haydi yemek yiyelim,'' dedi. Dennis de gülümsemesine karşılık verirken anlamaz bir şekilde onu inceliyordum. Köşedeki dört kişilik masaya oturduğumuzda tam karşıma oturan, ilk defa gördüğüm adam yüzünden gülümsemeyi eksik etmeyerek ''Ben baş mühendis Marvin,'' diyerek kendisini tanıttı. Gülümsemesine tebessümle karşılık verirken önümüze konan tabaklara baktım. İstemsizce dudaklarımı ıslatırken Dennis'in bıyık altından güldüğünü fark ettim. Gözlerimi kısıp umursamaz bir şekilde ona bakarken kaptanın kamarota seslenmesiyle önüme döndüm. Kamarot tek tek ana yemekleri getirirken iştahla yemeğe başladım. Dennis gözlerinde ilk defa gerçek bir gülümseme görürken şaşkınlığımı gizlemekte zorlandım. Kaptan, baş mühendis ve Dennis kendi aralarında sohbet ederken ben de ara ara sohbetlerine katılmak zorunda kalıyordum. Yemekten sonra onlar salondaki koltuklarda sohbete devam ederken ben de kamarada biraz dinlenmek istediğimi belirtip aralarından ayrıldım. Kamaraya geri döndüğümde geminin nereye gittiğini bile bilmediğimi fark ettim. Dennis gelip açıklama yapmıştı ancak sadece gemide nasıl davranmam gerektiğinden ve genelde kamaramda takılmam gerektiğinden bahsetmişti. Yanaklarımı şişirip kamarada göz gezdirirken ışığı açtım ve tuttuğum havayı yavaşça dışarı verdim. Uykum yoktu lakin onlarla oturmak da istemiyordum.

SEN BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin