Kıvılcım

65 3 0
                                    


Bölüm şarkısı: ''Starset- Telescope''

Bazı kavramlar vardır insanın kafasında bin bir soruya neden olan. 

Zaman da bunlardan biridir. Onu ne durdurabiliriz ne de geçmişe döndürebiliriz. Birkaç gün öncesinde yaşadıklarım önümde hızla akıp giden yola karışmakta olan beyaz çizgiler kadar gerçekti. Arabaya bindiğimizden beri devam eden sessizlik bir noktadan sonra rahatsız edici gelmeye başlasa da bu sessizlikten memnundum. Arabaya ilk bindiğimde oluşan tuhaf his zaman ilerledikçe kaybolmuş yerini sakin bir havaya bırakmıştı. Bir süre sonra elim istemsiz olarak radyonun düğmesine uzandığında göz ucuyla ona baktım ve herhangi bir tepki vermediğini görünce tereddüt etmeden açtım. Rastgele kanalları gezerken kulağa hoş gelen bir şarkının çaldığı kanalda duraksadım ve aramızda oluşan gergin havayı giderir umuduyla radyoda çalan şarkının sesini biraz daha açınca yeşillerini yan profilimde hisseder gibi oldum fakat bakmadım. Şarkı ilerlerken koltukta yavaşça geriye doğru yattım ve yolu izlemeye devam ettim. Arada yüzündeki ifade değişmiş mi diye kaçamak bakışlar attığımda hiçbir değişiklik olmadığını gördüğümde omuz silktim.

Orman yeşili gözlerini ileri odaklamış yüzünde sert ve bir o kadar düşünceli ifadesiyle direksiyonu yönetirken derin bir iç çektim ve ağaçlar yan taraflarımızda su gibi akıp giderken hayatımın daha ne kadar farklı olabileceğini düşündüm. Sanırım birisi çıkıp ben senin kardeşinim derse hiç şaşırmazdım.

Ben sıradan bir hayat yaşayıp okuyup doktor olmak istiyordum ve başarmıştım da, kazanmıştım. Hayatımın değişmez aktivitesinden olan yer değişikliği buna engel olmazken bu kez sorun çıkarmıştı. Ancak şu ana kadar, her ne kadar olumsuzluklarla karşılaşsam da, bu şehrin bana kazandırdığı güzel yanları da vardı. Bir arkadaş. Hayatımda ilk kez bir arkadaşım olmuştu. Belki de iki. Margaret gibi cana yakın bir kişiliğe sahip bir başkası da vardı. Barry... Yeni şehirde ve yeni hayatımda edindiğim ilk arkadaşlarım.

Bakışlarım yeşilleri gibi önümüzde uzanan yola sabitlendiğinde aklımda sadece gördüğüm kâbus vardı. Hepsini, ailemi gözlerimin önünde kaybetmiştim. Yüzü görünmeyen, insanın üzerinde karabasan etkisi yaratan iri yarı olan adam tek tek hepsinin başına silahı dayamış ve durdurmak için hiçbir şey yapamamıştım. Peki bu bir rüya- kâbus - değil de gerçek olsaydı ne olurdu, ne yapardım o zaman? Gözlerimi kapatıp böyle bir şeyin olmadığını olmayacağını tekrar ederek kendimi teselli etmeye çalıştım. Ancak gözlerimi kapatınca yine o anlar gözümde canlandı. Namluyla burun buruna gelmiş ailem. Hepsi tek tek beklemedikleri bir anda beklemedikleri bir kurşunla gitmişti ve ben. Sonunda ben de namluyla baş başa kalmıştım ve son anda... İrkilerek gözlerimi açıp başımı iki yana salladım ve pencereden akıp giden geri de bıraktığımız ağaçları izlemeye devam ettim.

''Meyil?''

Gözlerimi bir kez daha kapatıp açtıktan sonra yüzümü çevirmeden ''Efendim,'' dedim. ''Problem ne?'' devam etmesiyle dolmaya başlayan gözlerimi engellemek için ellerimle kulak içlerime baskı uyguladım ve yukarı bakarken ''İyiyim ben sorun yok,'' dedim lakin iyi değildim. Ailemi geride bırakıp tanımadığım bir insanla tam olarak ne olduğunu anlamadığım bir olay yüzünden daha önce geçmediğim yollardan başka bir yere gidiyordum. 

Normale dönünce ''Onlarla konuşabilir miyim?'' dedim başımı yavaşça ona çevirirken. Cevap vermesini beklerken gözlerim önce direksiyonu kavrayan iri ellerine oradan da biçimli dudaklarına takılmıştı. Direksiyonu tutan elleri kısa bir an yumruk olmuş dudakları ise birbirine mühürlenmiş gibi düzleşmişti. Kaşlarımı kaldırıp başımı hafifçe öne eğdiğimde ''Bir kere seslerini duyayım, lütfen...'' diye fısıldadım. Orman yeşili gözlere sahip kurtarıcımın yüzünde kısa bir an değişim görür gibi olsam da yanılmış gibiydim. Sanki verdiği tek tepki arabanın hızını daha da arttırmak olmuştu. Koltuğuma geri yaslanıp iyice küçülürken kollarımla bedenimi daha sıkı sardım ve yan camdaki yansımadan yüzümde kendine bir yol çizmiş benden bağımsız akıp giden yaşa baktım. Yansımasında gördüğüm şahıs hâlâ yola bakmaya devam ederken gözlerimi kapattım ve son gördüğüm yüzlerini hayal ettim. Babam. Geniş omuzlar, sert fakat güven veren bakışlar... Annem ise tam aksine narin lakin narin bedeninin altında güçlü bir kadını barındıran insan ve ablam Kathy. Düşününce son zamanlarda onunla pek fazla konuşmadığımızı fark ettim ve eğer burdan sağ kurtulursam boynuna atlayıp delicesine sarılacağıma dair kendime söz verdim.

SEN BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin