"Bölüm şarkısı :Aurora - Runaway"
Bir ışık hüzmesi insanı rahatlatabilir miydi?
Akşam güneşinden gelen ışıklar evin duvarlarında vurduğu eşyaların gölgelerini bırakırken evi incelemeye devam ediyordum. Kapının kenarlarındaki kirişlerden diğer köşeye kadar uzanan çatlaklar yaralı bir geçmiş gibi önümde uzanıyordu. Geçmişin sarı yapraklarında yer almış bir kısmı silik düşmüş kelimeler gibi şehirden uzak tenha bir yere gelmiştik. Bir adımını atmadan önce nereye nasıl adım atacağını çok iyi planlayan bir kişiliğe sahip olduğunu görebiliyordum.
Ruhumu bedenime hapsetmiş bir şekilde ikinci el olduğu belli olan koltuktan dışarıyı izlerken Dennis elinde bir sürü poşetle içeri girdi. Eve yerleştikten birkaç saat sonra dolapta eksik gördüğü şeyleri almak için dışarı çıkmıştı.
"Atıştırmalık birkaç şey getirdim, bir süre burda kalacağız." dedi poşetin içinden bir paket çıkarırken. Başımı sallayıp poşetleri taşımasına yardım etmek için oturduğum yerden hareketlendiğimde karnıma keskin bir bıçak gibi saplanan sancıyla olduğum yerde çakılı kaldım ve küçük bir inlemenin dudaklarımın arasından kaçmasına izin verdim. Gözlerim acının varlığıyla kocaman olurken bakışlarımı yavaşça Dennis'e çıkardım. Benden habersiz şuan ki durumundan memnun bir şekilde elindeki diğer poşetleri mutfağa taşımakla meşguldü. Benim bu durumumu fark etmemesine şükrederek derin bir nefes alırken yerimden usulca kalkıp kapının yanına bıraktığı diğer poşetleri aldım ve mutfağa doğru ilerledim.
Dennis poşetleri tezgaha bırakmış aldıklarını tek tek dolaba yerleştirirken ben de mutfaktaki yüksek masaya yaklaşıp bir sandalye çektim. Ellerimi karnımın üzerinde birleştirdim ve küçük dokunuşlarla masaj yapmaya başladım. Bütün duygularım karnıma odaklanmışken kafamı dağıtmak için mutfağa göz gezdirmeye başladım. Mutfağın dizaynının salona göre daha modern olduğunu fark ettim. Masa duvara yaslanmış şekilde yerleştirilmişti bu sayede küçük olan mutfakta geniş bir ortem yaratılmıştı. Mutfağı inceleyen kahvelerim tekrar Dennis'e düştüğünde ortamdaki sessizliği bozmak için "Burayı nasıl buldun?" diye bir soru yönelttim. Beni duymamış gibi işine devam ederken yüzüme kısa bir bakış atıp "Eski bir tanıdığa ait" deyip göz kırptı. Tekrar dolaba dönmüştü ki karnıma bir bıçak gibi saplanan ağrı yüzünden dudaklarımdan kısık bir inlemenin kaçmasına engel olamadım. Dennis bunu duymuş olmalı ki dolabın kapağında olan eli öylece durup omzunun üzerinden donuk bakışlarını bana yolladı. Ne kadar zorlansam da küçük bir tebessüm gönderdim ve gözlerimi kaçırmamak için kendimle bir iç savaş verdim.
Malzemeleri yerleştirdikten sonra dolabın kapağını kapatırken "Aç mısın?" diye sordu ve tekrar bana baktı ancak bakışlarında hala şüphe ifadesi var gibiydi. Ellerimle masaja devam ederken başımı hayır anlamında her iki yana salladım. Ellerini beline koyup vücudunu bana doğru döndürürken "Sabahtan beri hiçbir şey yemedin" dedi beni azarlarcasına. Dudaklarını birbirine bastırıp bana kısa bir bakış attıktan sonra dolaba yerleştirdiği sebzelerden birini alıp tezgaha koydu ve yıkamaya başladı.
"Aç değilim, ama sana yardım edebilirim."
Bıçağı çekmeceden almak üzereyken dudağının kenarının hafifçe yukarı kıvrıldığını gördüm. Ağrının biraz olsun hafiflediğini hissettiğimde dakikalardır oturduğum yerden kalktım ve ciddi bir sesle ''Mutfaktan anlarım,'' dedim.
Tezgahta bedenlerimiz aynı hizaya geldiğinde yan profilinden kaşlarını hafif bir şekilde yukarı kaldırdığını gördüm. Bir süre sonra bana yandan bir bakış atıp bıçağı bırakırken gözlerinden 'devam et,' der gibiydi. Yarım bıraktığı doğrama işini devralırken "Babam sayesinde." diye ekledim ve yüzüne bakmadan yavaşça sebzeleri dikkatlice doğramaya başladım. Bedeninin hala yakınımda olduğunu fark edince durup yan bir bakış attığımda sebzeleri nasıl doğradığıma baktığını fark ettim. Sol kaşımı kaldırıp 'ne' dercesine ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Teen Fiction"Hata yapmamak için mükemmelleştirilmiş bir hayatın bu kadar çabuk dağılabileceğini kim bilebilirdi ki?"