2 Hafta Sonra
"Asel, kızım hadi hazırlan. Kahvaltı hazır kuzum."
Bana seslendiklerini duyunca hemen mutfağa fırlamıştım. Hazırdım, tam anlamıyla hazır.
"Günaydın, Annem." diyerek annemin yanaklarından öptüm.
"Dur, tahmin edeyim. Babam fırına sıcak poğaça almaya gitti." dedim gülerek.
"Patatesli poğaçayı sevdiğini biliyor ya." dedi,
"Eksik etmez sabahları" diye de ekledi gülerek.
Zil çaldığında, annem kapıya gitti. Elinde poşetle döndüğünde arkasında babam vardı. Gülerek,
"Teşekkürler,Baba ya. Her sabah almana ne gerek var. " dedim.
"Aman kızım. Sen benim bir tanemsin, sen için almam da kimin için alırım. " dedi sırtımı sıvazlayarak.
Kahvaltımı ettikten sonra, dişlerimi fırçalayıp kapıya yöneldim.
Babam elime 200 lira tutuşturup,
"Dikkat et kendine, kızım. Dersleri iyi dinle.""Baba bugün ilk gün ders olmaz ki." dedim gülerek.
"Olsun kuzum, ben yine söyliyeyim de." dedi.
"Hadi baba, görüşürüz."
Evimizden biraz ileride olan taksi durağına ilerledim. Taksiyi durdurarak okulu tarif ettim.
Araba almama az kalmıştı, o da olacaktı yakında.
Okula vardığımda parayı uzatıp, taksiden indim.
İşte bu.
Hayatımın değişeceği yer.
Yeni insanlar.
Yeni bilgiler.
Hatta yeni duygular.
Bir koleji fazla büyütüğümü bile söyleyebilirsiniz. Ama umurumda değil.
Burası benim geleceğim sayılırdı.
Okula hayran hayran bakarken, birine çarpmıştım.
"Dikkat et be!" dedim hırçınlaşarak. Bakışlarımı çocuğa doğru çevirdim.
"Kızım mal mısın?"
"Ne diyorsun ya? "
"Okula mal mal bakan bendim ya. Asıl sen dikkat et. Küçük hırçın kedi." diyerek ilerlemeye başladı.
"Ne? O ne be?"
"Dikkat et sen." diye bağırdığında anlamadım. Neydi bu şimdi?
Küçük hırçın kedi?
*Medya Asel.