"Asel" biri bana seslenince arkamı döndüm.
Çınar.
"Ne arıyorsun burada?" diye sorduğumda,
"Deniz beni rahatlatır. Bu yüzden geldim." diye cevap verdi.
"Şey..." Kaan'la arasında ne var soracaktım artık.
"Kaan'la aramızda ne olup bittiğini mi soracaksın?"
"Nereden anladın?" dediğimde gülerek,
"Tahmin ettim. O kadar da meraklı bir tipe benzemiyorsun. Sadece bu aklını kurcalıyor ve sende sormak istiyorsun."
"Aslında, evet. "
"Kaan'la bir zamanlar çok yakındık. Kardeş gibi. Tabii daha sonradan benim kardeşim dediğim bir kıza tecavüz etti. Ben o kızı ona emanet ettim lan! Kızın yüzüne bakamıyorum. Kardeşimdi lan! Kaan'da kardeşimdi. Dedim kardeşim gibidir yapmaz bir şey. Ama dediğim çıktı mı? Hayır. Kız Kaan'ı seviyordu. Tamam, ona lafım yoktu. Sarhoşken yapmak ne amına koyduğum. Kızın annesi Kaan'ı öğrenince babasına söylemiş. Babası da ne yaptı? Kızı dövdü. Yüzlerce kez. Babasının yüzüne bakamıyor kız."
Duyduğum şeyler kanımı kondurmuştu.
"C-ciddi misin?"
"Kızı döve döve hasta etti. Şu an kız hâlâ psikologta. " diye anlattığında,
"Şimdi anlıyor musun? Kaan şerefsizin teki. Fazla takılma."
"Anlıyorum." dediğim sırada telefonun çalmaya başladı.
Annem arıyordu.
"Alo Ann-" diyecekken sözümü kesti.
"Asel kızım. Çabuk eve gel. Hastaneye gidiyoruz." dedi ağlamaklı sesiyle.
İyice endişelenmiştim.
"Anne? Anne ne oldu?" diye sesimi yükseltiğimde,
"Kızım, baban..."
"Anne ne oldu babama?!"
"Hastaneye gel kızım hemen." diyerek telefonu kapattı.
Bir şey olmuştu babama.
Yaşlar yanaklarımdan hızlıca düşüyordu.
Elim titremeye başladı.
"Asel" dedi Çınar.
"İyi misin?" diye sorduğunda, kafamı yana sallayarak olumsuz cevap verdim.
"Hastaneye götür beni."
"Tamam, Asel sakin ol. Gel güzelim." diyerek kolunu belime atıp yürümem de yardımcı oldu.
Hastane'nin kapısında durunca, hemen arabadan indim.
Koşarak hastaneye girdim.
"Babam nerede?! Babam?" diye bağırdığımda,
Annem merdivenlerden hızlıca inerek yanıma geldi.
"Anne bir şey olmadı değil mi babama?"
Annen ifadesizce bana bakıyordu. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı.
"Neden Anne? Neden?!"
"Neden susuyorsun?"
Bağrıyordum. Deliler gibi.
"Anne ne olur bir şey olmadı babana de. Ne olur."
Annem beni yukarıya çıkarmaya çalıştığında gidemedim. Gidemezdim.
Ben babamı kötü göremezdim.
Çınar yanımıza gelip,
"Siz gidebilirsiniz, ben Asel'i alıp gelirim."
Annem yavaşça yanımızdan ayrılırken bende onu arkasından izledim.
"Asel, bana bak."
Dediğinde ona baktım.
"Çınar.." diyerek ona sarıldığım da tereddüt bile etmeden sarıldı bana.
"Ona bir şey olmasın." diyerek daha şiddetli ağlamaya başladım.
Bana sabahları kim sıcak poğaça getirecek? Kim bana kızım deyip sarılacak? Babamla geçirdiğimiz o özel günler?
Ben onsuz ne yapacaktım?
Çınar beni kendinden uzaklaştırdığında, yüzümü ellerinin içine aldı.
"Asel, güçlü ol. O buradan sapasağlam çıkacak tamam mı?"
"Umarım öyle olur Çınar." diye fısıldadım.
Yukarı çıktığımızda babam ameliyattaydı.
"Anne anlat artık. Neden burada?" diye sordum.
"Beyninde tümör vardı kızım."
"Ne?!"
"Kaç defa git ameliyat ol kurtul desemde dinlemedi. Çalıştı hep. Tümörde bütün beyine yayılmış."
"Anne neden benim anca haberim oluyor? Söylesene?" diye sesimi yükselttiğimde,
"Baban üzülmeni istemedi kızım." dedi sessisce.
Ameliyathane kapısı açıldığında direk doktorun yanına gitmiştim.
"Nasıl? Babam nasıl?" diye sorduğumda,
"Üzgünüz, kaybettik."
Olduğum yerde kalmıştım.
Neden baba? Neden bıraktın bizi?
Benim sana daha çok ihtiyacım vardı. Neden yaptın?
Annem usulca yanıma geldiğinde,
"Kızım, hadi kendine gel." dedi.
Konuşmadım. Konuşamadım.
Dilim tutulmuştu adeta.
Hem ne konuşabilirdim ki?