2.0

293 116 103
                                    

Sabah gözlerini aralayan Hyunjin gece yattıkları pozisyonda kendilerini bulurken uyanır uyanmaz yaptığı ilk iş karnındaki ellere daha çok sarılmak oldu. O, bunu yaptığında arkasındaki Jisung da daha sıkı sarılıp kendine çekmiş uyandığını fark eden Hyunjin gülmüştü.

"Uyanmışsın."

Aslında uyumamıştı pek Jisung. Uyumayıp sadece oldukları anı ve Hyunjin'i izlemişti gece boyu. Böyle inanmak daha iyiydi. Kolları arasında döndü Hyunjin, döner dönmez de onun gözlerini fark ederek parmaklarını göz altlarına değdirdi. "Uyumamışsın."

"Uyku tutmadı pek," dedi Jisung. "Uyuyasım gelmedi daha doğrusu. Olduğumuz anı izlemek daha güzel geldi."

"Gel."

Hyunjin onun kolları arasından çıkıp kollarını kaldırdığında Jisung hiç reddetmeden hızla onun kolları arasına girmiş ve boynuna doğru yatmıştı. Gözlerini kapattığında boynuna sarıldı Hyunjin, usul usul saçlarını okşadı.

"Ben buradayım." dedi. "Ben de gitmeyeceğim. Güzelce uyu tamam mı?"

"Gitme." dedi Jisung. Beline sarılıp gözlerini kapatınca Hyunjin onun saçlarını öpüp okşamış ve Jisung onun kolları arasında güzelce uyumasını sağlamıştı. Bu sefer hazmetme sırası ona geçerken dudaklarında güzel bir gülümseme vardı, işte, diyordu; şimdi her şey tam oldu.

Bir saat da olsa hayatının en güzel uykusunu çeken Jisung geri uyandığında Hyunjin yatağın kenarındaki pencereyi açıp geldi. "Biraz hava alsın oda."

Kendisi de aynı Jisung gibi yarı çıplak yattığı için üstlerini örtüyle örtmüş ve "İşe gitmeyecek misin?" demişti merakla. Sarkıttığı alt dudağına baktı Jisung, bilerek yaptığını anlarken hiç reddetmeden dudaklarına bir öpücük bırakarak geri çekildi.

"Gitmeyeceğim. Bugün sadece seninle olmak istiyorum hatta mümkünse kimse bugün beni aramasın. Telefonum nerede onu bile bilmiyorum."

Sözleri biter bitmez ikisi de onun gece kapatıp tezgahın üstüne attığı telefonu hatırlarken kıkırdamışlar, karınları guruldayana kadar da kalkmamışlardı. İlk karnı guruldayan Jisung olduğunda Hyunjin güldü.

"Anlıyorum Han Jisung bana çok aşıksın, beni bırakmak istemiyorsun ama," deyip karnını okşadı. "Kahvaltı etmemiz gerek."

"Etmesek de olur aslında..."

"Jisung..."

"Tamam, tamam."

Jisung doğrulup uzanarak kenara attığı tişörtünü giymiş, "Bana da tişört verir misin dolaptan?" diyen Hyunjin'in dolabına ilerlemişti. Aldığı siyah tişörtle geri dönmüş, Hyunjin onu giydikten sonra da bir anda eğilip kucağına almıştı.

"Jisung!" dedi Hyunjin kahkaha atarak. Banyoya ilerleyen adama baktı. Kıkırdadı. "Beni kucağına almaya çalışıp yere yapıştığımız günü hatırladım..."

Jisung iç çekti. "Onu hatırlamak zorunda mıydın?"

Dudağını öptü Hyunjin. "Benim sevgilim güçlenmiş."

Onun kurduğu cümle Jisung'u gülümsetti çünkü ikisi de bunun anlamının bedenen olduğunu bildiği kadar ruhen olduğunu da biliyordu ve bunu, Hyunjin'den duymak çok rahatlatıcıydı.

Ellerini yüzlerini yıkayıp kahvaltı hazırlamışlar, telefonunu açan Jisung iş yerine haber verdikten sonra telefonu sessize alarak geri kenara bırakmıştı. Hyunjin fark ettiği şeyle mırıldandı.

"Telefonunu sessize alma." dedi. "Artık yalnız değilsin, çocuklardan biri her an önemli bir şey için seni arayabilir."

"Ah..." Duraksadı Jisung, ona baktı. "Hâlâ alışamıyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

iary, hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin