Bölüm 10

62 3 0
                                    

Müdür "Bir hafta uzaklaştırma aldınız kızlar" dedi bize bakarak..Uzaklaştırma mı aldık??

Müdürün bize uzaklaştırma aldığımızı söylemesi ile oda sessizliğe büründü. Daha fazla sessizliğe dayanamayıp "Ne? Uzaklaştırma mı aldık? " diye sordum şaşkınlıkla.. Müdür de sesin geldiği yöne yani bana bakarak "Evet uzaklaştırma aldınız " diye tekrarladı. Asya' da "Hepimiz birden mi?" diye sordu. Hepimizin birden -aynı anda- uzaklaştırma alması garipti."Evet hepiniz birden" dedi müdür de Asya'ya cevap olarak.. Bende "Neden uzaklaştırma aldık?" diye kafamı kurcalayıp duran ve bir o kadar da cevabını merak ettiğim soruyu sordum. Müdür de bu sorumun üzerine derin bir nefes alarak "Bugün okul koridorunda kavga çıkarıp okuldaki öğrencilerin huzurunu bozmuşsunuz.Birde bir arkadaşınızı hırpalamışsınız" dedi. Hırpalamak mı? Müdür Asya ile Gül'ün kavgasını kasdetiyordu herhalde. Ve hırpalanan arkadaş Gül oluyordu. Kavgayı başlatanlardan birisi de. Ve bizi şikayet eden, diğer öğrencileri de tehdit edip bizi şikayet etmelerini sağlayan da büyük ihtimalle Gül oluyordu.Yani ben öyle tahmin ediyorum. "Ama biz bu hafta uzaklaştırma alamayız sınavlarımız yaklaşıyor sınavlardan geçebilmek için derslere girmemiz lazım. Eğer uzaklaştırma alırsak sınavlardan zayıf alırız." diye bir hışımla konuştu Duru. Duru derslerine önem veren çalışkan birisidir. Müdür de "Siz de derslerinize evde çalışıp öyle girersiniz sınavlarınıza" diye cevap verdi Duru'ya. Duru'da umutsuz bir şekilde " Bakın ne olur bize uzaklaştırma vermeyin.Hem kavga çıkarmadık yani kavga oldu ama arkadaşımızı felan hırpalamadık." dedi. Müdür de cevap olarak "Kızlar kusura bakmayın ama elimden gelen bişey yok okuldaki öğrencilerin neredeyse yarısı sizi şikayet etti. Sizi ben affetsem uzaklaştırma vermezsem diğer öğrencilere haksızlık olur" dedi. Odayı tekrardan sessizlik kapladı.Sessizligi "Kavgayı ben çıkardım arkadaşlarımın suçu yok onlara uzaklaştırma vermeyin" diyen bir ses bozdu. Hepimiz sesin geldiği yere Asya'ya baktık. "Kavga benim yüzümden oldu arkadaşlarım da ayırmak için gelmişlerdi zaten." dedi. Müdür de Asya'ya bir süre şaşkınlıkla baktıktan sonra "Kızlar arkadaşınızın dediği doğru mu?" diye sordu bize. Bizde Asya'ya baktık bize başı ile onaylamamızı söylüyordu. " E-evet" dedik bizde aynı anda. Orada suçu Asya'ya yüklememiz yanlış bir davranıştı kavgayı o başlatmış olsa bile. Ama Asya böyle olmasını istemişti. "Tamam o zaman kızlar siz çıkın" diyerek duraksadı ve "Sen kal" diye devam etti. Parmağı ile gösterdiği kişinin yani Asyanın kalmasını isteyerek. Bizde yavaşça istemeyerek de olsa müdürün odasından çıktık. Kapının yanındaki duvara yaslanarak müdürün odasından Asya'nın çıkmasını bekledik.

Beş on dakika sonra

Müdürün odasından canı sıkkın bir şekilde çıkan Asya'ya takıldı gözüm ve hemen yanına gittim "Asya ne oldu içeride" dedim. Ada ve Duru'da Asyanın yanına gelip onun cevap vermesini bekliyorlardı. Asya'da "Uzaklaştırma aldım" dedi kısaca. "Neden suçu üstlendin ki?" dedi Ada. Asya'da konuşmak istemese de "Kızlar kavgayı ben çıkarmıştım sizin bir suçunuz yoktu. İçeride de doğruyu söyleyip sizin suçsuz yere uzaklaştırma almanızı önledim" diye cevap verdi. Ada'da " Evet haklısın kavgayı sen başlattın ama beni savunmak isterken oldu bunlar yani hepsi benim yüzümden" dedi. Asya'ya bir iki saniye sessiz kaldıktan sonra derin bir nefes alıp "Olan oldu artık bu konuyu kapatalım" deyip sınıfına doğru ilerlemeye başladı. Bende "Neyse kızlar Asyanın üzerine gitmeyelim. Hadi biz de sınıflara dağılalım" dedim. Ve bizde sınıflarımıza ilerlemeye başladık.

Ada ile ben sınıfımızın önüne gelip tam kapıyı tıklatacakken zil çaldı ve kapı içeriden açıldı. Önce öğretmen sonra da öğrenciler sınıfı boşaltmaya başladılar.

Bende Ada'ya dönüp "Gel bahçeye çıkalım" dedim. Olanlardan sonra temiz hava almaya ihtiyacımız vardı. Arkamızı dönüp ilerliyorduk ki "Elif" diye bağıran Kağanın sesi ile durup arkamı döndüm. Kağan da yanıma gelip Adaya ve bana bakıp gülümsedikten sonra "Seninle iki dakika konuşabilir miyiz?" dedi. Bende "Tamam konuşalım" deyip duraksadım Adaya bakarak "Ada sen bahçede bekle ben hemen gelirim" diye devam ettim.

Kağan ile koridorda yürümeye başladık. Ikimiz de konuşmamıştık. En sonunda sessizliği bölen ses Kağanın oldu "Uzun zamandır konuşmamıştık" dedi bana bakıp gülerek. Bende gülümsemesi karşısında gülümsedim ve "Evet konuşmadık" dedim. Oda "Elif sizi derste müdür odasına neden çağırdı" diye sordu bana. Bende bütün gün başımıza gelenleri özetleyerek anlatmaya başladım.

"İşte bundan dolayı müdür bizi odasına çağırdı" diye cümlemi bitirdim. Kağan da hayretle bana bakıyordu. En sonunda "Birgün için fazla heyecan yaşamışsınız" dedi. Tekrardan sessizlik içinde yürümeye başladık. Yürürken aklıma Adanın beni bahçede beklediği aklıma geldi ve "Kağan seninle yürümek güzel ama Ada beni bahçede bekliyor yanına gitmem gerek" dedim. Kağan'da "Tamam sonra görüşürüz" dedikten sonra acele ile yanından ayrıldım.

Koridorda hızlı adımlar ile yürümeye başladım. Ileride iki yöne ayrılan koridordan bahçeye çıkan sağ tarafa döndüm. Ve döner dönmez karşıma çıkan birisine çarpmam ile elindeki bütün kitaplar yere düştü. Yere düşen kitaplara ağzım açık bakarken yaptığım sakarlık ile kime çarptığımı görmek için kafamı kaldırdım ve gördüğüm kişi Baran'dı. Oda yere düşen kitaplara baktıktan sonra bana baktı. Bende hemen suçluluk duygusu ile "Kusura bakma acele ile yürürken birden karşıma çıkınca görmeyip çarptım."dedim. Oda "Sorun değil" dedi ve kitapları toplamak için aşağıya eğildi. Bana birden bire neden iyi davranmaya başlamıştı? Bana neden iyi davranmaya başlamasını düşünmeyi bir kenara bırakıp kitap toplamasına yardım etmek için bende eğildim. Kitapların hepsini toplayıp ayağa kalkarken o da ayağa kalkmaya çalıştı ve kafalarımız çarpıştı. "Kusura bakma tekrardan ne kadar sakarım ben ya " deyip ona baktım o da bana bakıp gülüyordu bende "Komik olan ne?" diye devam ettim. Oda tekrardan güldü ve "Klasik aşk sahnesini bana yaşattığın için sana teşekkür ederim" deyip gülmeye devam etti. Biraz önce yaşamış olduğumuz klasik aşk sahnesine gülmüştü demek. Bende karşılık olarak gülümseyip "Rica ederim" dedim. Baranın birden gülümsemesi kayboldu."Bir şey mi oldu?" diye sordum merakla.. Oda benim gözlerimin içine bakarak "Bu kadar güzel gülmek zorunda mısın?" dedi...

Evet arkadaşlar yeni bir bölüm daha umarım beğenirsiniz. Bu bölümü her zaman yanımda olan kankilerim muntehale ve What-The-Hale için yazıyorum. Onlara her zman yanımda oldukları için teşekkür ederim. Sizi seviyorum kankilerim <3 <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 28, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Elif  Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin