-23.Gün-
(Uzun Bölüm -2-)Günlük...
Dur, beni dinle. Sana sormam gereken bir şey var. Bu çok önemli. Yarım saattir kapımın önünde, kapı pervazına yaslanmış olan Evan beni izliyor. Ne olduğunu soruyorum ancak sadece omuz silkiyor. Zaten bu günde garip davrandı.
Sabah beni odasına çağırdı. Odasına gittiğim de kahve ikram etti. Teşekkür ederek kahveyi elinden alacakken elimi tuttu ve bir süre öyle kaldı. Boğazımı temizleyene kadar kafasının orada olduğunu düşünmüyorum. Yılanların gözlerinden farkı olmayan yeşil gözleri dalmış gibiydi. Elimi bıraktığı gibi geri çekildi ve portatif, deri koltuğuna oturdu. Bende onun yumuşak koltuklarındam birine kuruldum.
Benimle sohbet etmek istediğini söyledi. Garipti. Bir değişiklik vardı ama anlayamadım. Ona iyi olup olmadığını sordum ancak bana sadece gülümsedi ve konuyu değiştirdi. En son hangi şarkıyı dinlediğimi sordu. Buraya geldikten sonra şarkı dinleyip dinlemediğimi hatırlamadığımı söyledim. Ancak yakın zamanlarda P!nk'in Try şarkısını söylediğimden bahsettim. Kaşları havaya kalktı. Sonra konu filmlere döndü. Komik bir şekilde The Wanted'ı bir türlü izleyemediğini söyledi. Verdiğim tepki şuydu; "Tanrım, o filmi nasıl izlemezsin?!"
O'ysa "Galiba bir tek ben izleyemedim. Bi gün beraber izleyelim." dedi. "Tabii, Victor da o filmi çok seviyor."
Bana bunun konumuzla ne alakası olduğunu sorduğunda bir an için kalakaldım. Ona biz dediğinde Victor'u da kast ettiğini sandığımı söyledim. Biraz keyfi kaçmış gibiydi. Umursamadım. Konuyu değiştirdim. Bir süre sonra konu aşka geldiğinde gerildiğimi hissettim. Neden, bilmiyorum ancak Evan da bir gariplik var. Konu hakkın da bir şey söyleyecekken gitmem gerektiğini söyledim ve odadan büyük bir oh çekerek çıktım.
Dıııt! Bu sefer de karşımda Victor'u buldum. Yanağıma uzandığında ona ' Daha sonra görüşelim. Kendimi iyi hissetmiyorum." dedim ve ondan uzaklaştım. Cevap vermesine izin vermeden arkamı dönüp koridorda uzaklaştım.
Odama döndüğümde kendimi yatağıma atıp bir süre uyumak için bekledim ancak uyuyamadım. Bahçeye gitme kararı alarak yataktan çıktım.
Bahçeye girdiğim de her zaman oturduğum bankın dolu olduğunu gördüm. Bankta yan oturmuş yaşlı bir kadın ve arkası dönük, yaşını saptayamadığım bir adam vardı. Kafamı dağıtması umudu ile arkalarından onlara yaklaştım. Kadın adama bir şey tembihler gibiydi. Dikkatlerini çekmek için "Merhaba..." dedim.
İkiside bana döndü. Ve adamın kim olduğunu gördüm. Evan. Beyaz önlüğü olmadan garip görünüyordu. Beni hemen yanlarına çağırdılar ve ortalarına oturttular. Kadınla tanışmak için elimi uzattığımda Evan'a 'Bu o peri kızı.' dedi. Ne dediğini anlamadığım için Evan'a döndüm. Bana bakarak 'Evet, bu o peri kızı ve bu gün sana şans getirmiş...'. dedi.
Şaşkın olduğum için ne olduğunu kavramam zaman aldı. Kadın bana sürekli 'uzun zamandır görüşmüyoruz, tozların nerede?, yeşil elbiseni giymiyorsun, artık beyaz mı giyeceksin?, neden pantolon ve t-shit giydin?' gibi cümleler kuruyordu. Bense ona 'en son ne zaman görüştük?, tozlar artık kullanılmıyor teknoloji çok gelişti, elbisem kirli de...' diyordum. Dediğine göre en son, o sekiz yaşındayken ormanda görüşmüşüz ve tozlarımı göremediği için üzülmüş. Yarım saat kadar konuştuktan sonra Evan ona 'artık yatma vakti küçük hanım...'diyerek onu odasına yolladı. Konuşmalarını böldüğüm için özür diledim. Bana sorun olmadığını, aksine uzun zamandır büyükannesini bu kadar iyi görmediğini söyledi. Tabiki de 'o senin büyükannen mi?!' diye bağırmadım.
Evet, pekala, bağırdım.
Başını sallarken gülümsedi. 'Evet, çok tatlı değil mi?' Evet, büyükannesi çok tatlıydı. Sabah neden apar-topar gittiğimi sordu. Kendimi kötü hissettiğimi söyledim. Bir daha ki sefere kendisine söylememi istedi. Ona teşekkür edip ortak salona gittim. Koç bu gün konuyu bizim belirlememizi istedi. Herkes bir konu başlığı önerdi.
Victor 'dünya düzeni ' ni önerdi. Bense 'sessizlik'i. İkimizinde başlığı seçilmedi. Tim'in '+18' konu başlığı seçildi. Böylece grubumuzun hormonal dengesini de öğrenmiş olduk. (°-°)
Koçumuz bu konuda cesur olduğu içim Tim'i tebrik etti ve ona 'buranın bir kilise olmadığını hatırlattığın için teşekkür ederim.' dedi. Bunun kilise ile ne alakası olduğunu anlamadım ama erkeklerin cinsel şeylerden bahsetmek için delirdiğini fark ettim. Beyler hastane de işlerini göremedikleri için yakınıyorlardı. Tim "Tanrım, azizeye döndüm!" dediğinde kendimi tutamayıp kahkaha attım. Komikti.
Victor bana gülmemeye çalışarak kaşlarını kaldırarak 'cidden mi?' bakışı yolladı. Omuz silkip yanaklarını sıkıştırdım. Tabii Tim bunun üzerine 'En azından Victor'un ihtiyaçlarını karşılayacak bir kız arkadaşı var.' dediğinde yanımda duran ufak minderi ona fırlattım. Bana dil çıkardı ve masadaki beyaz kağıdın üzerine İncil yazıp bana doğru tuttu. 'Boynuzlarını görebiliyorum Ivy... Seni pis şeytan.'
Tabii, boynuzmuş. Aptal çocuk. Cidden. 'Dikkatli ol da koruyucu meleğim seni yok etmesin. ' dedim Victor'un omzuna elimi atarken.
Koç konuyu bayanlara döndürdüğünde bir süre sessiz kaldım. Utanç veren soruları arka arkaya soruyordu. İlk olarak soruları Tanya cevapladı.
Morgan: Cinsel hayatın hastaneden önce nasıl ilerliyordu? Hayvan seversin, hayvan pornosu hakkındaki düşüncen ne? Daha önce izledin mi, ya da dur daha önce hiç porno izledin mi?"
Tanya: Iıı... Ne kadarda meraklıymışsın...-sessizce berbat diye mırıldandı.- Şey, buraya gelmeden önce bir erkek arkadaşım vardı ve onunla hiç öyle bi şey yapmadık ancak ben... Onu aldattım. Evet o dediğinden izledim. Ve eğer bu konu hakkında konuşacak olursak. Erkek arkadaşımı bir hayvan ile aldattım. Uzun zamandır köpeklere yaklaşamıyorum.
Tanrım berbat. Bir hayvanla... Günlük bak yargılamak istemiyorum ama korkunç. Bütün masa şaşkınlıkla ona bakıyordu. Koç dahil. Koç bu konuyu anlatmak isteyip istemediğini sordu. Tanya ise bunu yapmak zorunda olduğunu, eğer yapmazsa bütün üniversiteye(Tanya-19) rezil olacağını söyledi. Bir anda buzlar çözüldü ve herkes ona destek olmak için bunun sorun olmadığını söyledi. Morgan'ın kötü hissetiği belliydi bu yüzden sessiz kalmasına izin verdim. Tim Abigail'e en son ne zaman biriyle oldun dediğinde Aby 'Hiç bir zaman.' dedi ve Tim bana döndü. '
'Ben daha Victor'un elini tutmaya utanıyorum, sorduğun soruya bak Timy.'
Böylece konu kapandı ve başka şeylerle ilgilenmeye başladık.Origami yapmaya çalıştım ve beceremedim. Gerçekten göründüğü gibi kolay değildi ve bir daha yapmayı düşünmüyorum. Victor yardım ederken dalga geçti. Bu yüzden bir kaç kere omzuna yumuşak şaplaklar yedi. Saat sekize geldiğin de herkes odalarına dağıldı. Odama giderken Evan'ın büyükannesini gördüm. Bir grup yaşlı insana beni anlatıyordu. Hemen oradan uzaklaştım ve odama giden koridora girdim. Yatmak için hazırlanırken bir hemşire gelip ateşimi ölçtü ve elindeki deftere yazdı. Ağrım olup olmadığını, bu gün farklı bir şey hissedip hissetmediğimi sordu. Ona iyi olduğumu söyledim ve onu yolladım. Yatağıma girip seninle ilgilenecekken Evan kapıma geldi ve bana gülümseyerrk kapı pervazına yaslandı. Yarım saattir de orada. Paragraf aralarında ona bakıyorum.
Günlük...
Sanırım bir problemimiz var.
Evan ne ara benim yatağımın ayak ucuna geldi?!
-Ivy.
(Bölüm gecikmesi için özür dilerim. Derslerim yüzünden ilgilenemiyordum. Bu gün oturup bu bölmü yazdım. Yakın bir zaman da da '3.Uzun Gün'ü ekleyeceğim. -İrem (=^・^=)
Soru(ya da onun gibi bir şey): Cinsel içerikli sorular sizi rahatsız etti mi bilmiyorum ancak Ivy'nin yaşadığı çevre(?) bu yöne kaymaya yatkın. Aslın da gariptir ki benim arkadaş çevrem de bu tür konuları konuşmaktan çekinmiyor. Bu yüzden sorma ihtiyacı hissettim.
DipNot: '★' bu işaret uzun veya özel günleri belirtir.)
![](https://img.wattpad.com/cover/18981831-288-k458803.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
120 Gün ♦
Paranormal"Ben hasta değilim!" "Elbette değilsin sevgilim. Sadece bizden daha farklı ve zekisin. İşte bu yüzden bizden daha iyi duyuyorsun ya." ♦Tüm hakları saklıdır.♦ ♦Kopyalanamaz ve izinsiz alıntı yapılamaz.♦