15. BÖLÜM: ŞİFRELER
Eğer mesajda gördüğüm Aundre Thomas Howard benim tanıdığım Aundre ise bu, bir sonraki şifreyi almanın gerçekten zor olacağı anlamına geliyordu. Aundre'nin evine nasıl, hangi yalanla gireceğimi bulmam gerekiyordu. Ayrıca ona fark ettirmeden bir yandan da şifreyi aramalıydım. Sanırım zor demek az bile kalırdı, neredeyse imkansızdı. Çünkü Aundre benim öyle basitçe kandırabileceğim biri değildi. Boş düşüncelerden vaz geçip şu an odaklanmama gereken konuya geri döndüm. Bu Aundre'nin benim tanıdığım Aundre olmama ihtimali vardı. Peki ben bu Aundre Thomas Howard denen adamı nasıl bulacaktım. Öncelikli olarak tüm ihtimaller değerlendirilmeliydi bu yüzden Aundre'nin tam adını nasıl öğrenebileceğimi düşünmeye başladım. Okuldaki kaydından aylar önce Daizy ile birlikte bulmaya çalışmıştık fakat bulamamıştık. Jessie büyük ihtimalle biliyordu ama onu arayıp soracak halim de yoktu. Belki Malcolm biliyordur ya da öğrenebilir diye düşündüm. Ona sorarsam hala Aundre ile uğraştığımı düşünüp kızacaktı büyük ihtimalle ama bunu umursamayıp onu aradım. Şu anda Malcolm'un geçici öfkesinden daha büyük bir sorunum vardı.
"Günaydın Malcolm. Nasılsın? "
" İyiyim Irisa. Teşekkür ederim. Sen nasılsın? "
Asıl konuya girmek için geçiştirerek" İyiyim. Senden bişey isteyebilir miyim? "dedim.
İçtenlikle" Tabii ki." dedi.
"Malcolm Aundre'nin tam adını biliyor musun? Veya öğrenebilir misin? "
Bir süre cevap vermedi sonunda derin bir nefes verip kızgın olduğunu belli ederek" Senin hala onunla ne işin var İrisa! " dedi.
Böyle olacağını zaten bildiğim için gözlerimi devirerek" Gerçekten çok önemli bir şey ve tam olarak Aundre ile ilgili bir şey de değil. Beni de ilgilendiriyor. " dedim.
Sıkıntıyla "Eğer bana neler çevirdiğini anlatacaksan tam ismini bulabilirim." dedi.
Ona bir şeyler uydurup bu konuyu kapatabilirdim o yüzden hemen kabul ettim ve öpücükler eşliğinde telefonu kapadım.
Telefonu kapattıktan sonra kahvaltıya inmiştim ve Salbatore ile birbirimizi rahatsız ederek yemek yemeye çalışıyorduk. O sırada telefon çalmaya başlamıştı. Salbatore'a durmasını söyleyip ekrana baktım. Arayan Malcolm'dı. Hemen açtım.
"Merhaba Malcolm. Buldun mu?" Çok heyecanlıydım. Yalandan bir kez öksürdüm ve aceleci ses tonumu düzeltmeye çalıştım.
"Evet tam adı Aundre Thomas Howard. Şimdi anlat bakalım ne işin var bununla?"
Tam ağzımı açmıştım ki Salbatore'un beni çimdiklemesiyle ufak bir çığlık attım. Bir yandan da Salbatore telefona nefes sesleri yapıyordu. Omzuna vurup onu ittim. Sandalyesinden düşmüştü ve bir inleme sesi çıkarmıştı.
Malcolm "Irisa sanırım yanlış bir zamanda aradım. Meşgul müsün?" dedi.
Tamamen yanlış anlamıştı yani bizim şey yaptığımızı sanmıştı. Lanet olsun. "Malcolm, hayır meşgul değilim. Onları yapan Salbatore'du. Senden gördün nasıl biri olduğunu. Boşver. Ben çok teşekkür ederim şimdi hemen çıkmam lazım sonra seni arayıp anlatacağım. Görüşürüz. " Hızla telefonu kapatıp odama çıktım. Üzerimi değiştirip hemen geri döndüm. Aslında kendimi çok iyi hissetmiyordum. Sanırım önceki gün uzun süre duşta kaldığımdan üşütmüştüm. Midem bir tuhaftı ama görev beklemezdi. Tam evin kapısını açıp çıkacaktım ki arkamda Salbatore' un attığı onaylamaz bakışları gördüm. Bu 'Nereye gidiyorsun? demekti. Hatta belki de 'Gidemezsin' demek bile olabilirdi. Meydan okuyan bakışlarımı ona döndürdüm ve 'Seni ilgilendirmez.' dercesine bir bakış attım. Daha sonra en sonu kozumu kullanıp yavru köpek ifadesiyle ona baktım. Bu halime afallamış göründüğü sırada hızla kapıyı açtım ve evden kaçtım. Arkamdan ''Seni küçük sıçan.''diye bağırdığını duymuştum ama umursamadım.Salbatore'u başımdan atmanın verdiği sevinçle ana yola doğru ilerlerken Aundre'nin evine giden yolu hatırlamaya çalıştım. Buraya yakın olduğunu hatırlıyordum fakat tam olarak yerinden emin değildim. Yarım saat kadar tuhaf sokaklar içinde kaybolduktan sonra sonunda evi bulmuştum. Girebileceğim bir pencere bulmak için evin etrafında dolandım. Birden arkamdan gelen sesle hızla arkama döndüm. Ama birine çarptım ve geri çekilmeye çalışırken çığlık attım. Bu Aundre'ydi. Beni çok korkutmuştu. Halime gülen bir ifadeyle "Senin burada ne işin var küçük kız?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azura
FantasyKaranlık ve sırlarla dolu bir yüzyıl... İnsanlığın hiçbir şeyden haberi olmadığı fakat dört bir yandan kuşatıldığı bir dönemde yaşan bir kızdı, Irisa Claus. Babasının yaptığı tılsımları saçma bulan, anlam veremeyen ve o yüzyılın gereklilikleriyle o...