Giriş

2.7K 82 9
                                    


Canım acıyordu. Acıyan yer yüzüm, vücudumun herhangi bir uzvu değildi. Kanayan yüzümdü fakat gerçek kanayan yer göğsümdeki bir işe yaramayan yerdi. Babamın ve abimin tekmelemeleri herkesin ortasında devam ediyor. Gururum herkesin şok olan gözlerle bakmasıyla eriyip bitiyordu. Yerden kalkamıyor. Nefes alamıyordum. Etrafımızda oluşan yaşlı teyze topluluğundan 'Ah!Vah!' nidaları yükseliyor fakat kimse beni onların elinden almıyordu. Alamazlardı da zaten! Muğla'nın en kaypak, en kötü, en şerefsiz insanıydı beni döven. Bu anlattığım insan benim biricik babamdı. Ve abimde babamın emrinde çalışan birisi olarak bu unvanların çoğunu taşıyordu. Yerde dizlerimin üzerine çökmüş artık bunun bitmesini beklerken iki kol beni kucakladı.

Hayaldi bu. Bayılmaya yakın bu tarz halüsinasyonlar gördüğüm doğruydu. Bayılmadan bir kaç dakika önce hayali kurtarıcım gelir beni aralarından alırdı. Almak zorundaydı yoksa bu zulümün bitmeyeceği açıkça ortadaydı. Bayılınca beni orada bırakıp giderlerdi. Başka seçeneğim yoktu. Hadi kızım Afra. Hadi artık pes et. Bayıl.Bayıl. Sayıklamaya devam ederken.

"Sakın bayılma."

Bayılma.Bu sesin karşılığını ver ve bayılma. Hayalim bir hikayeye dönmüştü. Şimdi yarattığım karakter beni kucağında taşıyordu. Korkudan gözlerimi açamıyordum çünkü gözümü açtığımda o hayal ettiğim kişi yok olacaktı. Kendimi rüzgarın saçlarımı sallamasına bıraktım. Tenime ulaşan rüzgar ise acımı hafifletiyordu. Tenimi uyuşturacak kadar soğuktu hava. Soğuk havaları sevmemin bir sebebi de buydu belki. Uyuşukluk. Rüzgarın hafif sesiyle uykum gelmişti. Daha sıkı şekilde kapattım gözlerimi. Uykunun beni ele geçirmesini bekledim.

***

Günlerdir uğraştığım projenin iptaliyle kendimi sokağa atmıştım. Muğla'nın havası genelde nemliydi fakat bugün içimdeki alevi dindirmek istercesine hafif bir rüzgar vardı. Kulaklıklarımı kulağıma takıp daha hızlı adımlar atmaya başladım. Kafamı kaldırdığımda Saklıkent parkındaydım. Kafamdakilerden kurtulmaya çalışırken ileride oluşan topluluğa diktim gözlerimi. İrice bir adam bağırarak yerde bir şeyi tekmeliyordu. Bir hayvan olduğunu düşünerek yanlarına hızlıca ulaştım. Yerde ufak bir kız kollarıyla bacaklarını sarmalamış çok sakin şekilde yerde duruyordu. İçimden bildiğim tüm küfürleri etmeye başlamıştım. Bir hayvanı tekmelediğini düşünürken sinirlenmiştim. Bir insan evladını tekmelediğini gördüğümde kendimi kaybetmiş kimsenin olaya müdahale etmediğini gördüğümde ise sinirden gözüm kararmıştı. Bir kaç teyzeyi itekleyerek kıza doğru eğildim. Dikkatim dağıldığından omzuma aldığım darbeyle kalçamın üzerine düştüm. Bugün gerçekten kimseyi dövmek istemiyordum ama zorluyorlardı.

"Ne yapıyorsunuz lan kıza?!"

"Benim kızım lan! Sana ne oluyor. Siktir git."

İtti ağzımı açmadım. Ama küfüre dayanamazdım. Asla. Ayağa kalkıp sadece tek bir hareketle onu yere serdim. Bir tane daha kısa boylu -hatta çok kısa- bir çocuk bana doğru yürümeye başladı. İçimden 'Siktiğimin tipitipi' deyip bana ulaşmadan bakışlarımla onun geri dönmesine sebep oldum. Yerde kaplumbağa gibi kendini içeri sokmaya çalışan kızı kucağıma aldım. Kucakladığımda bile kollarını sardığı bacaklarını bırakmamıştı. Dudağından 'Bayıl.Bayıl Afra.' kelimeleri o kadar sessiz dökülüyordu ki duymak için kafamı eğmek zorunda kalmıştım.

"Sakın bayılma."

Diyebilmiştim. Kolumdaki sıcaklıkla daha hızlı koşmaya başladım. Yüzü paramparça olmuştu. Her yeri kanıyordu. Rüzgar kolumdaki kanı yalayıp ince bir çizgi haline getirmişti. İçimden bildiğim duaları ediyordum, kızı hastaneye yetiştirmem lazımdı. Yoksa kollarımda can verecekti. Orospu çocuğu öldüresiye dövmüştü kızı. Ne yapmıştı bu ufak kız?

KANSERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin