Tekrardan merhabalar! Bu gece nasıl gaza geldiysem iki hikayeme de bölüm ekledim. Vallahi Bağıntı askıda olmasaydı ona bile ekleyecektim. Her neyse Şiş-MAN diye bir hikayeye başladım 3-4 gün oldu ve bu gece 4.bölümüm geldi. Okumak isteyen olursa yorumları ve oylarıyla bekliyorum efendim! Profilimde hikayeyi rahatça bulabilirsiniz. Mizah yazıyorum ilk defa umarım onuda beğenirsiniz... Şimdilik sizi Afra ile baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar!
(AFRA)
İçten gelen bir kahkahayla bana bakmaya başladı. Kaşlarında ki sertlik gitmiş dudakları iki yana kıvrılmıştı.
"Genel kültür hanene +1 yazıyorum minik."
"Genel kültürden başka bir hanede var mı?"
"Var tabii."
"Ne var mesela?"
"Anlatırsan anlatacağım her şeyi."
Gözlerime gülümseyerek başladığında derin bir nefes alıp anlatmak için kendimi dik konuma getirdim. Göğsüm titriyordu beni sorgulamasını hem çok istiyor hemde istemiyordum. Karma karışık duygular içinde lanet olası ağzımı açtım.
***
Oturduğumuz masa cam kenarındaydı ve onun yüzüne baktıkça kafamda oluşanları toparlayamıyordum. Sadece bu işte yaşadığım hayat bu demek susmak istiyordum.
"Anlat Afra inan bana rahatlayacaksın."
"Anlatacak kelime bulamıyorum ki."
"Burası çok kalabalık, ses çok. Kalk hadi daha sakin bir yere gidelim."
"Şey ben anlatayım sonra git sen. Çok bakıyor her gelen. Herkes beni tanır."
"Farkındayım. Küçük bir yer laf söz olur. Kalk kimsenin bilmediği bir yere gidelim."
"Çalışmam-"
"Günlük ne kadar alıyorsun?"
"Yirmi lira."
"Hallediyorum."
Yerinden kalkıp Nilüfer teyzenin yanına gitti. Cebinden çok hoş bir cüzdan çıkardığında kafamı masanın altına sokup görünmez olmayı diledim. Uzun bacaklarıyla yanıma ulaşıp gözlerini dizlerime dikti. Yerde sürüklendiğim için yırtılan pantolonum vardı. Avuç içlerimde ki yaraları dizlerime bastırmıştım.
"Yürü bakalım ak toprak."
Ak toprak demesiyle göğsümde uçuşan kelebekler tüm vücuduma yayılmıştı. Annem. Annem dışında kimse bana Ak toprak demezdi. İsmimin anlamı 'Ayak değmemiş ak toprak.' anlamındaydı ve annem beni 'Ak toprağım' diye severdi. Heyecandan bacaklarım titriyordu. Düşmemek için masaya tutundum. Kolumu yumuşacık şekilde tutup sandalyeye geri oturtturdu.
"İyi misin?"
"İyiyim. Bir şey yok."
Kafamı sallayıp geri kalktım. Yanında yürürken kendimi nasıl güvende hissettiğimi anlatamam. Sanki o varken kimse bana bir şey yapamaz gibiydi. Afra yapma böyle deme o seni sadece kurtardı! Arabasına bindiğimizde telefonu çalmaya başladı. Acaba o karmaşada benim telefonum neredeydi diye düşünürken yüzüme bakıp gözünü kırptı.
"Çantan arka koltukta. Evet abi dinliyorum sen anlat."
Arkaya uzanıp çantamı aldığımda içinde her şeyin durduğunu gördüm. Derin bir nefes çektim. Sadece beş liram duruyor diye rahatladım. Hayatımı beş lira kurtaracaktı sanki! Telefonum kırılmıştı. İnanmıyorum! Telefonum paramparça olmuştu ah canım emektarım. O da telefona bakıp kafasını çevirdi. Sanırım rahatsız olmamam için gözlerini üzerime dikip durmuyordu ve bu beni mutlu ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANSER
Любовные романы'Her kötü olayda bir güzellikle mükafatlandırılmaktayız. Sen her zaman sabretmeyi bil ve sabrederek güzel işler yap.' Annemin bu cümlesini ezberlemiştim. Belki çok önem verdiğimden belki de her gece söylediğinden idi. *** 'Her zaman adaletli ol. Kim...