5 Ağustos 2013
Pazartesi 13:00
Ji An, Sehun'un kollarında uyandığı bir güne daha başlamıştı ve zorla nişanlısını çalışmaya göndermişti. Sehun Ji An'ı bir türlü yalnız bırakmıyordu. Bu biraz garipti. Hani aldatan eşin pahalı hediyelerle vermesi gibi. Bilinçsiz bir vicdan muhasebesinin kazananı nişanlısına karşı duyduğu pişmanlık oluyordu. Ayrıca Sehun'un Ji An'ın yanındayken Jong In'i düşünmesi mümkün değildi. Pardon düşünmesi değil. Bunun önüne değil Ji An, kimsenin geçmesi imkansızdı. Ji An'ın yanında Jong In'e ulaşmaya çalışması, araması mümkün değildi diyelim. Çünkü durum bu kadar zavallıcaydı.
Ji An bundan rahatsızdı. Sehun değişmişti. Sehun'la paylaştıkları şeyler değişmişti. İki arkadaş gibi muhabbet etmek bir çift için belki de bulunmaz bir lükstü. Ama Ji An bundan pek hoşlanmıyordu. Aralarındaki her şey değişmiş görünüyordu. Seks bile. Sehun... Nasıl tarif edilir ki görev icabı sevişiyordu. Kızı soy; bacaklarının arasındaki yerini al; git gel, git gel, git gel, git gel...
Ji An, aylarca ayrı kalınan sevgiliyle bu kadar arzu, tutku mahrumu sevişmeyi garipserken, Sehun tatmin olamıyordu. Duygusal açıdan tatmin olamıyordu. Ji An'ın teni değildi onu çeken, gözlerini kapatıp zihnindeki esmer tene dokunma hayali bir yere kadar idare ediyordu. Bunu daha önce de yapmıştı. Jong In'in tadını, tenini, kokusunu bilmeden önce... (Hatırlatma: 21 Aralık 2012, Cuma, 13:30-14:00, Bölüm 10). Ama şimdiki durum tümüyle farklıydı. Sehun biliyordu. Jong In'le birlikte olmanın ne hissettirdiğini biliyordu. Tenine dokunduğunda yandığını, dokunuşları altında kıvrandığını biliyordu. Kulağa hayal gibi gelse de tüm bunları yaşamıştı ve artık daha azı tatmin etmiyordu. Jong In'i içinde istiyordu. Jong In'in içinde olmak istiyordu. Daha ne kadar bu arzuya karşı koyabilirdi, bunu hiç bilmiyordu.
Ji An, Sehun'un peşine taktığı adamla hala görüşmemişti. Ancak adam genç kadını sürekli taciz etmekten zevk alıyor gibiydi. Ji An, adamın paraya ihtiyacı olduğunu düşünüp, görüşmelerini sürekli ertelerken bir yanı da ne olduğu konusunu merak ediyordu. Ancak Sehun ona bu derece bağlı, yanından ayrılmazken adamın ne bulduğu kimin umurundaydı?
Sehun onu seviyordu, geldiğinden beri yanından ayrılmamak için çabalıyor, türlü bahanelerle birlikte uyuyup, uyanmalarını sağlıyordu. Evet dokunuşları, öpüşleri tutku dolu Sehun değildi belki. Ama bu hep böyle olmayacaktı. Seks araba kullanmak gibiydi büyük ölçüde. Ancak bu hep aynı arabayı kullanacağın anlamına gelmezdi. Arabayı yenilediğinde ilk bir kaç defa afalladığın olurdu, sonra alışırdın. Sehun, Ji An'ın yokluğunda afallamıştı anlaşılan. Yeniden eski ateşli günlerine dönmeleri çok zaman almazdı. Hangi erkek Ji An'a kayıtsız kalabilirdi.
Genç kadın randevularını kontrol edip, ısrarcı muhbirle öğle yemeğinde buluşmayı kabul etti. Yemeğe giderken son derece rahat ve kendine güvenliyken, yemek dönüşü o halinden eser kalmamıştı.
Başta duyduklarına inanmakta güçlük çekmişti. Sehun'un onu aldatması olabilecek bir şeydi elbette. Daha önceleri de genç adamın sadakat problemi olduğunu biliyordu. Ancak ikilinin ilişkisi bu sorunu çözmüştü. Sehun, Ji An'la nişanlanacak kadar ileri gitmişti. Bu seviyeye gelen bir başka kadın olmamıştı sarışın için. Ama sorunun bir kadın olmadığını öğrendiğinde, Ji An ne diyeceğini bilememişti. Nişanlısının onu bir erkekle aldatıyor olması mümkün değildi. Sehun'un erkeklere ilgi duymadığını hatta bu durumdan hoşlanmadığını çok iyi biliyordu. Tüm yakın arkadaşları gay olan bir adama göre bu konuda katı kuralları vardı. Gay modellerin Sehun'a sarktığı hikayelerdeki katı tutumunu defalarca dinlemişti. Sehun bir erkekten hoşlanıyor olamazdı.
Adam tüm soğukkanlılığıyla durumun bundan ibaret olduğunu savunuyordu. Sehun, Ji An gelmeden önce sürekli bir erkekle buluşuyor, onunla saatler geçiriyordu. Genç kadın masanın üzerinden kendisine uzanan ilk fotoğrafı eline aldığında karşısındaki görüntü korktuğu gibi olmamıştı. Fotoğraf karesi birbirine bakıp gülen Sehun ve Jong In'den ibaretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GeceGunduz...
Fanfiction"Sadece hakkım olanı istedim. Belki biraz intikam, biraz bedel, biraz eğlence... Mesela, asla huzur istemedim. Ya da aşk. Ama..." -Kim Jong In "Bazen o gece orada olmamalıydım diye düşünüyorum. Orada olmasaydım da inandığım doğrular yerle bir o...