05 Aralık 1997 Cuma
Kim Jong Soon, toplantının ortasında telefonunun titremesiyle gözlerini, gelen mesaja kaydırdı. Söz konusu mesaj kaynağı, tüm bedenini rahatsız edici bir korkuya teslim etmeye yetmişti. Elinin titremesini kontrol etmeye çalışarak mesajı açtı.
"O biliyor. Kimliği, adresi vs. buldular. Ceza karara bağlandı. Kaybetmek istemiyorsan koru, korumak istiyorsan kaybet.
Bana bir şey olursa, ailemi güvende tut.
Huang Zi Xin"
Genç adamın sesli yutkunması toplantının hararetinden belli olmamıştı ama, başkanın benzinin solduğu ve iyi olmadığı sekreterinin gözünden kaçmadı. Devam eden sunumu duymadığı aşikardı. Sekreterine devam edemeyeceğini, rahatsızlandığını söyleyip, katılımcılardan izin isteyerek oradan ayrıldı.
Odasında oradan oraya yürürken neyi nasıl yapacağını planlamaya çalışıyordu. Bir an önce Han Ye In'le konuşmalı, onu ve minik Jong In'i Zi Xin'in dediği gibi tümüyle kaybetmemek için ortadan kaybetmeliydi. Belki sevdiği kadını, biricik oğlunu bir daha göremezdi ama en azından yaşadıklarını bilirdi.
Ye In'in yeni başlayacak bir oyun için provada olacağını biliyordu. Üst üste yaptığı aramaları sonuçsuz kalınca, çaresizce Han Ye In'in evini aradı, Jong Soon. Telefona yanıt veren yardımcıları Bayan Shin'e Jong In'i okula göndermemesini, evin dışına koruma göndereceğini, hiç bir koşulda eve kimsenin girip çıkmasını istemediğini söyledi.
Bayan Shin, Ye In'in, ailesinden ona kalan emektar yardımcıları ve oğluna dadı olarak seçtiği insandı. Yaşlı kadın kendi kızı gibi gördüğü Ye In'i Londra'dan döndüğü günden beri yalnız bırakmamış; Ye In ve Jong Soon'un sırrına ortak olup, küçük Jong In'e gözü gibi bakmıştı. Jong Soon'un sesindeki telaş yaşlı kadını endişelendirse de, Jong In için neyin doğru olduğuna babası karar verirdi. Bu demek oluyordu ki Bay Kim ne derse Bayan Shin onu yapacaktı.
Sonunda Ye In'e ulaşmayı başardığında Jong Soon, sevdiği kadına onu ve oğullarını koruyacağına söz vermiş, kendisini de bu düşünceye ikna etmeye çalışıyordu. Ofisinden çıkıp hiçbir şey yokmuş gibi, evli olduğu kadının yanına gitmek iç bugünkü kadar ağır gelmemişti Jong Soon'a. Ama bunu yapmak zorundaydı. Özellikle de Kim Li (Yuan) babasının (Yuan Wen) bir kaç günlüğüne ziyarete geleceğini söylediği için. Jong Soon içten içe biliyordu bu ziyaretin bir güç gösterisi olduğunu. İçini kemiren endişeyle yüzleşmesi gerekiyordu ve bu yüzleşme sürecinde Yuan Wen'le burun buruna olmak zorunda kalmıştı.
Tek istediği sevdiği kadını ve ondan aldığı hediye olan minik oğlunu koruyabilmekti. Bunun için istemediği hayata mahkumdu. O evi tek çekilir kılan ise büyük oğlu Jong Dae'ydi. Kim Jong Soon'un sorumluluk hissettiği insanlar yalnızca üç kişiydi. Kendi hayatı onun gözünde fazlasıyla değersizdi. Kadını ve oğulları iyi olsun yeterliydi.
07 Aralık 1997
Pazar 21:00
Yuan Wen'in şereflendirdiği aile yemeği sessiz bir ortamda gerçekleşmiş, çocuklar odalarına çıkmış, Jong Soon eşi, eşinin büyük abisi ve babasıyla birlikte salonda sohbet etmeye başlamıştı. Daha doğrusu Bayan Kim ve Yuan Xi (Yuan Wen'in büyük oğlu) üstünkörü işlerden zararsız sevkiyatlardan bahsederken, Yuan Wen dikkatle damadını izliyor, Jong Soon ise altın yaldızlı duvar kağıdındaki kıvrımları hayatın anlamını çözecekmiş edasıyla süzüyordu.
Ortamdaki huzuru Yuan Xi'nin çalan telefonu bozdu.
"Anlıyorum. Peki. Ben kendisine iletirim. Ailesine hak ettiği gibi özen gösterin. Peki. Yazık olmuş" dedi ve telefonu kapattı. Babasını bilgilendirmek üzere dönmüştü ki yaşlı adam elini kaldırıp oğlunu susturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GeceGunduz...
Fanfic"Sadece hakkım olanı istedim. Belki biraz intikam, biraz bedel, biraz eğlence... Mesela, asla huzur istemedim. Ya da aşk. Ama..." -Kim Jong In "Bazen o gece orada olmamalıydım diye düşünüyorum. Orada olmasaydım da inandığım doğrular yerle bir o...