21 Aralık 2012
Cuma 01:30
Basit bir gri tişörtle salona giren genç, şık kıyafetli konukların arasında kimseyle göz teması kurmadan piste ilerledi. İstediği noktaya ulaşması her zaman ki gibi çok kolay olmuştu. Sahnede onun dışında kimse kalmamış, az önce deli gibi dans edenler şanslarına minnettar olarak yerlerine dönmüştü.
Gözleri kapalı, başı hafifçe yukarı kalkık genç, hızlı başlayan müziğe bir süre yalnızca ayağıyla ritim tuttu. Beyaz tenin cazibesine bulanmış boynuyla birlikte, tişörtün yakasından görünen pürüzsüz göğsünü sergiliyordu. Doğru an geldiğinde bonkörce sergilediği güzelliğini ve kusursuz vücudunu yüksek sesli müziğin kollarına bıraktı.
Lay...
Extraordinary'nin iki baş dansçısından biriydi.
Bazı geceler Lay ya da diğer dansçı Kai, sessizce salona girer, piste gelir, küçük bir gösteri sunar, tezahüratlar eşliğinde salondan çıkardı. Tabi eğer şanslıysanız...
İkilinin bu tür kısa gösterileri dışındaki şovlarına tanık olan insan sayısı oldukça azdı. Extraordinary'ye giriş belki biraz zordu. Ancak Lay ve Kai'in şovlarını izleyebilmek için yeterli değildi. Kısa gösterilerin hiçbiri kulaktan kulağa dolaşan fısıltılardaki şovlarla kıyaslanacak düzeyde olmazdı. Lay ya da Kai günlük kıyafetleriyle markete gitmek için evden çıkmış da geçerken iki figür göstereyim diye piste uğramış havası yaratırdı. Ancak bu durum dahi üzerlerindeki hayran bakışları azaltmazdı.
Bu geceki performans da onlardan biriydi. Lay sessizce salona girmiş kimseyle belirgin bir göz teması kurmamıştı. Bir kişi hariç...
Salondaki herkes hayran bakışlarla onu izliyordu. Bir çift göz ise onu izleyen tüm bakışları kıskanmaktan kendini alamıyordu. Performansının sonlarına doğru Lay yüzündeki gülümsemeyle, barda oturmuş, diğerlerinden farklı olarak gerginlikle onu izleyen adamın gözlerine dikti gülen gözlerini ve finalini yaptı. Konuklara verdiği kısa selam sonrası onu izleyen adamla göz temasını koparmadan tezahüratlar arasında salondan çıktı.
Barda oturan gergin adam bardağındaki son yudumu içip salondan ayrıldı. Aklından çıkmayan o gülüşle birlikte mat mermer koridordan asansöre doğru ilerledi.
Cuma 02:15
Sehun artan merakıyla sol yana kayarak açılan mat yüzeyden loş bir koridora geçti. Bu kasvetli havanın canını sıkmaya başladığını düşünüp karşıdaki ikinci kapıya doğru yürümeye başladı. Aniden sağ tarafta kör edici bir aydınlanma oldu. Tepkisel olarak yüzünü o yöne çevirip, sağ elini gözlerine siper etti.
Gözleri ortama uyum sağladığında ışığın şeffaf bölücüyle ayrılmış, bilet gişesi benzeri yerden geldiğini fark etti. Işık kaynağının göz hizasında olması nedeniyle içeriyi göremiyordu.
Camın ardından genç olduğu sesinden belli olan bir kadın "Hoş geldiniz Bay Oh" dedi. Diğer taraftaki kişinin onu gördüğü yetmemiş, bir de tanımış olma ihtimali beyninde şimşekler çakmasına neden olmuştu. Böyle bir yerde bulunmasının aile adını kötü etkileyip etkilemeyeceğini tarttı kafasında. Gerçi burada neler döndüğünü hala bilmiyor olmasını ayrı bir salaklık olarak yorumlanmalıydı "Ihmmm. Te-teşekkürler" dedi.
Kadın okşayan ses tonuyla devam etti. "Biz de sizi bekliyorduk Bay Oh. Lütfen sağ bileğinizi alttaki hazneden içeri uzatır mısınız?"
"Demek burası da insanları o çıkması ölüm olan saçma maddeyle damgalayıp, bir çeşit kendi reklamını yapıyor.
Kris beni hayal kırıklığına uğrattın..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GeceGunduz...
Fanfiction"Sadece hakkım olanı istedim. Belki biraz intikam, biraz bedel, biraz eğlence... Mesela, asla huzur istemedim. Ya da aşk. Ama..." -Kim Jong In "Bazen o gece orada olmamalıydım diye düşünüyorum. Orada olmasaydım da inandığım doğrular yerle bir o...