22 Aralık 2012
Cumartesi 13:00
Nisanın ılık rüzgarında uçuşan siyah saçlar...
Gülerken kısılan gözler ve birleşen ılık nefesler...
Mutlulukla gülen, aşklarını paylaşan ikili...
Aşk hep mi bu kadar güzeldi?
Mutsuz bir arkadaşın sokaktaki yiyecek satıcılarından birinde teselli edilişi...
Mutsuzluğun damarlara işlemesi, güneşsiz günlere uyanan hayatlardan olmanın ağırlığı...
Bir gün güneşin yeniden doğması ve bunu yine o uçuşan siyah saçların sağlaması...
Aşkın en güzel haline bürünen bedenlerin bütünlüğüne ait minik bir melek...
Tarifsiz mutluluğun getirisi kan ve gözyaşı...
Aşk hiç iki kişilik olmadı...
Hasta adam çalan telefonla gördüğü karışık rüyadan uyandı. Eliyle göz pınarına biriken yaşı sildi. Telefonun ucundan sesi keyifsiz gelen gence cevap verdi.
"Küçük Yixing'imi kim sinirlendirmiş bakalım."
Yixing derin derin soluyarak sakinleşmeye çalışıyordu. Bir süre bekledikten sonra sesindeki çatlama gözlerinden süzülen yaşları ele vermişti. İç çekişleri arasında konuştu.
"Ben. *hııck* Ben anlamıyorum ihtiyar. Neden böyle oluyor ben anlamıyorum. *hııck-hııck*"
"Yine Kris'e mi kızdın sen? O koca kafalı devi umursamayacağını söylediğin için annen Jong In'le gitmene ses etmedi biliyorsun"
"Yok öyle değil. Bu kez başka." Yixing ne kadar dilinin ucundakileri söylemek istese de hasta adamı üzmek istemiyordu. Ayrıca ona Jong In'in hala intikam istediğini söylemek hiçte akıllıca değildi.
"O zaman Jong In mi seni üzdü Yixing?"
İçten içe evet demek istediği soruyu geçiştirdi. "Hayır, hayır. Sadece sesini duymak istedim."
"Beni özlediğin için mi hıçkırarak ağlıyorsun? Sanki bana yalan söylüyorsun Yixing ve sen sevdiklerine yalan söyleyecek biri değilsin"
İşte bu... Konu buydu. Yixing sevdiklerine yalan söylemez, onlardan bir şey gizlemezdi. Ancak Jong In'den gizlemiş, hatta ona yalan söylemişti. Doğal olarak Jong In bunu anlamıştı. Kim ne derse desin Jong In, Yixing'e sürekli naz yapan küçük bir çocuk olsa da zeki bir erkekti. Yıllarca süren dostlukta dillendirilmeyen şeyler olduğunu anlayabilecek kapasitedeydi. Yixing "aptal olduğum için onu kandırabileceğimi sandım" diye geçirdi aklından. Ancak derin bir nefes alıp konuşmayı farklı yöne çekerek sürdürmeyi seçti.
"Sen ne zaman geleceksin." Aslında Yixing için en önemli cevap buydu. İhtiyar gelirse Jong In'in intikam diye yaptığı saçmalıkları durdurabilirdi. Böylece Jong Dae ve Yixing için bir umut ışığı belirirdi.
"Bilemiyorum evlat. Doktorlar hala benden bir şeyler saklamaya devam ediyor. Sanırım yolcuyum ama rotam sizden uzağı gösteriyor."
"Böyle konuşmaman konusunda seni defalarca uyardım. Orada yalnız kalmanı istemiyorum. Doktorlarla konuşacağım. Buraya yanımıza gelmelisin. Hem Jong In de seni çok özlüyor."
"O nasıl? Yine beni aramayı ihmal ediyor."
"Her zamanki Jong In işte. Küçük ve yaramaz bir çocuk" Yixing dudağının ucundaki yalancı kahkahayla hasta adamı inandırmış olmayı diledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GeceGunduz...
Fanfiction"Sadece hakkım olanı istedim. Belki biraz intikam, biraz bedel, biraz eğlence... Mesela, asla huzur istemedim. Ya da aşk. Ama..." -Kim Jong In "Bazen o gece orada olmamalıydım diye düşünüyorum. Orada olmasaydım da inandığım doğrular yerle bir o...