29.BÖLÜM

72 4 0
                                    

Annesinin "Oğlum" demesiyle ona döndü. "Toprakla Cenk sabahtan çıktılar. Sana haber vermedi mi Toprak?"
Gözlerini kısıp başını hafifçe sola çevirdi "Nereye çıktılar anne?"
"Eee, dışarı..."
Sözlerini tamamlayamadan Çınar kaşları çatılmış halde "Sen nasıl gitmelerine izin veriyorsun?" Dedi sesindeki siniri ve en çokta bakışlarının arasında ezildi yaşlı kadın. Çınar ise sert bakışlarıyla annesine bakıyordu.
Genç kadın yutkunup gözlerini kıstı "Ne demek gitmesine izin veriyorsun? Ne olmuş yani? He senle evli diye kimseyle beraber bir şeyler yapmayacak öyle mi? Zaten Toprak senin kölendi. Çınar karına davranış şekline anlam veremiyorum inan. Tuhafsın oğlum, çok tuhaf. Sanki senin karından öte bir kadın o. Zulüm eder gibi davranışlar, sert bakışlar. Onu yapma Toprak! Bunu yapma Toprak! Oh ne ala Çınar ILGAZ!!!" Bakışları kadar sesi de sertti "Oldu başka ne istersin? Ne yani Cenkle dışarı çıktı diye ne oluyormuş. Toprağa güvenmiyor musun yoksa?
"Güvensizlikle alakası yok, sen karışamazsın benim davranışlarıma!" Annesine hiç olmadığı kadar soğuk bir sesle yanıt verdi Çınar.
İkbal hanım yutkundu. "Yazık değil mi o kıza?" Gözlerini kaçırdı "Toprak seninle evlenmeden önce böyle değildi Çınar. Güçlü bir duruşu vardı. Şimdi o kadar masum ki. Sen bir şey diyeceksin diye gözleri etrafa bakmıyor. Senin yanındayken başı yerden kalkmıyor. Hatta sen yokken bile. Senden çok korkuyor bence o kız." Bunları söylemek istemese de söyleme zorunluluğu hissetti annesi, çünkü öyle zaman oluyor ki gelinine acıyordu.
Çınar sinirliydi hem de çokça "Ne istiyorsun anne? Toprağı hür mü bırakayım? Yeşim öyleydi anne! Sonra kim kaybetti? Kim acı çekti. Unuttun mu benim ağlayışlarımı, acılarımı, hüzünlerimi?" Elinde olmadan bir anda "Söylesene ne diye sustun?" diye bağırdı genç adam.
Annesinin gözlerinin dolduğunu hissettiğinde burnundan soluyordu "Ama Toprak beni seviyor. Bense onu kaybetmekten korkuyorum. Beni anlayamazsın anne. Ben Toprağı da kaybedersem yaşayamam. Ona kendimden bile çok güveniyorum aklımda hiçbir zaman şüphe yok ama etrafımdakilerin çoğu adi şerefsiz çıkarcının teki. Sinan, Arda...bunlar birkaç sayılı dostlarım. Diğerleri benim için sadece pezevenkten oluşmuş bir örgüt gibi. Kimseye güvenmiyorum, Toprağa güvensem de o saf bir kızdı hep. Endişeleniyorum. Bana çok aşık bunu biliyorum ve ben o kadına güveniyorum. Tekrar tekrar duy anne, ben karıma güveniyorum, kendimden daha çok." Tekli koltuğa nefesini verirken oturdu genç adam.
"Cenk beni sevmez ben onu. Zamanında bir kız için bile kavga ederdik onunla hatırlasana. Resmen buraya gelip takıldığım bir kızı ayartmıştı. Hı tabi kızın benim için bir önemi yoktu ama Cenk'in yaptığı piçlikti. Nasıl sindireyim ben bunu, söylesene? Ayrıca hareketleri batıyor bana ya, cins herifin teki. N'apıyım katlanamıyorum bu çocuğa. He niye burada kalıyorsun diye sorarsan Toprak -maalesef- Cenk'i sevdi. Cemre problem değil onu da seviyor ama. Hani ben burada kalıyorsam kafası dağılsın diye. Ya o da benim gibi tek başına büyümüş kardeş sevgisini bilmeyen bir kız. Bu yüzden kalabalık aile ortamını seviyor. Mesela Havvayla kardeş gibi büyümüşler. Arda ve ben birbirimize nasıl bağlıysak karımla, Havva da öyle. E benimde sevdiğim insanlara sıcak Toprak. Zaten öyle bir kız sıcacık. Samimi. İçten. O yüzden burada onlar gidene kadar vakit geçirsinler. Geçirsinler diyorum çünkü Cenk'i sevmediğimi Toprağa belli etmemin bir önemi yok. Kız evdeyken istediği gibi hareket eder ama tek dışarı çıkmalarına müsaade etmem. İlk ve son bu. Aramız düzeleli daha birkaç saat olmuş tekrar bozulsun istemiyorum. Zaten hamile üzülmesini de istemiyorum, bu yüzden aramızda olan gerginlik burada kalsın Toprak duymasın."
Başını salladı Toprak "Haklısın oğlum yani Yeşim konusunda bunlar oldu. Kusura bakma ben fevri konuştum"
Dış kapının açılmasıyla diyeceğinden de vazgeçti Çınar. Toprağın sesini duyunca az önceki yaşadığı gergin anı da aklından silmek için çabalıyordu şuan. Karısı salona geldiğinde hemen gülümsedi ve ayağa kalktı "Hoş geldin sevgilim." Dedi ve kadının yanağından öptü "Kafan dağılmıştır umarım, iyi vakit geçirdin mi?"
Toprak gülümsedi "Eh yani ama teyzem bizi Ürgüp'e bekliyor. En kısa zamanda."
Cenk içeri girdi bu sıra ve şaşkın halde halasının yanına oturdu.
Çınar gözlerini kıstı "Ne teyzesi, Cenk dışarıda olduğunuzu söylemiş. Annenlerde miydiniz?"
Toprak kocasının kolları arasından ayrılıp koltuğa oturdu "Evet oradaydık." Kocası da yanına oturmuş ve Cenk'e bakıyor durumdaydı. Gerçi bir cevap beklemekte desek daha doğru olur.
Cenk olayı toparlamak amaçlı Çınara bakarken hemen konuştu "Ya o zaman arabadaydık ondan dışarıdayız dedim."
İkbal hanım ve Toprak 'Hııı.'larken' Çınar ters bir şekilde çocuğa bakıyordu "O zaman ne diye dışarıdayız diyorsun. Bir dahakine nereye gideceğini de doğru dürüst söyle o zaman Cenk."
Cenk küçülmüş halde kimsenin yüzüne bakamadı "Kusura bakma, haklısın ama akıl edemedim demek ki Çınar. Sende gün içinde karını arayıp bir nasılsın ne yapıyorsun falan diye arasaydın haberdar olurdun değil mi?" derken adamın gözlerine, gözlerini sabitlemişti.
Çınar kaşlarını çattı "Meşguldüm herhalde! İşler biter bitmez buraya attım kendimi. Senin gibi aylak aylak dolanmıyorum ben!" Cenk biraz bozmuş olsa da kendini, gerçekler buydu.
Gülümsedi Toprak ve kocasının yanağından öptü "Iıı. Hayatımın üzerine gitmesene Cenk. Ne yapsın onun bakması gereken bir karısı ve beslemesi gereken bebeği var."
Çınar gülmeden edemedi ama bu ele güne değildi, samimiyetliydi "Canın bir şey mi çekiyor yoksa hemen gidip alabilirim sevgilim?"
Toprak gülümseyerek başını Çınarın omzuna koydu "Hayır hayatım seni özledim o kadar."
Çınar karısının gözlerine bakarken dudağının kenarından küçücük öptü. Geri çekilmesi gerekti hemen ayıp olmasın diye. Elini kadınının karnına sardı ve okşuyordu "Yani acıkmadın?"
"Annemlerde bir şeyler atıştırdık ama galiba açım." Mahcup sesle kocasına gülümsedi.
İkbal hanım başını sağ yaslamış onları izliyordu "O zaman ben hemen masayı hazırlatayım güzel gelinim acıkmış."
Çınar elini kızın saçları arasında gezdirirken "Siz açsanız hazırlatın biz dışarıda yiyeceğiz bugün." Dedi ve gülümseyerek karısına baktı.
Toprak hemen başını kaldırdı "Gerçekten mi? O zaman ben hazırlanmaya çıkayım."
Topraktan önce ayaklandı Çınar "Hadi bende rahat bir şeyler giyineyim de çıkalım bebeğim."
"Eh peki madem siz nasıl isterseniz" dedi İkbal hanım gülümseyerek.
Toprak ve Çınar odalarına çıktılar.
"Kıyafetlerimiz nerede çantalar bomboş." Dedi genç kadın şaşkınca.
Çınar gülümsedi bu sıra arkasında bıraktığı kapıyı ayağıyla itti "Sabah Fatma ablaya ütüleyip dolaba asmalarını söyledim sevgilim. Halletmişler."
Aynı karşılığı kocasına verip. Kocasının –eski- dolaplarını karıştırmaya başladı. Kendi kıyafetleri son bölümdeydi bir şeyler ararken, ensesinde kocasının sıcacık nefesini hissedince gülümsedi, göğüslerinin altından ellerini birleştirdi Çınar ve karısını iyice kendine çekti. "Sen elbise seçerken sana arkadan sarılıp işinden alıkoymayı sevdiğimi söylemiş miydim sana hiç? Ve sanırım uzun süredir yapmıyorum bunu, fark ettimde."
"Evet." Dedi sanki dermanı yokmuş gibi konuşmaya.
Kocasının hareketleri fazlaca gevşetiyordu onu. Genç adam alt dudağını dişleri arasına almış gezdiriyordu. "Ne evet?" sesi fazlasıyla boğuk çıktı.
Toprak bedenini kocasınınkine bastırırken gözlerini yumdu. Vücudu fazlasıyla gerilmişti elinde olmadan ama bunlar hep Çınar yüzündendi.
Aslında her ikisinin de tutkulu birlikteliklerinden meydana geliyordu bu. İlk kez sevişecek kadar tutkulu geçiyordu her zamanki birliktelikleri.
"Çınar." Diyebildi elinde olmadan bedeninin arkasını hafifçe kocasına sürterek.
Güldü Çınar, Toprağa "Bana sevişelim demeyeceksin değil mi? Bak dışarı çıkacağız unutuyorsun ama."
Gözlerini açtı ve güldü "Bana bunu yapma o zaman. Geceyi bekleyemedin mi?"
"Konu sen olunca sabrım taşıyor bilmiyor musun bunu?" Sesi ciddilikten yana gibiydi Çınarın.
Toprak kaşlarını kaldırdı bu sıra bedeni çoktan kavranmış halden çıkmış ve kocası çoktan karşısına geçmişti. Derin bir nefes verdi bu denle. "Bu konuda çok acımasızsın." Derken yüzünde his verecek bir belirti yoktu.
Gülümsedi Çınar "İnan bana seninle sevişirken çok şeyim. Sakin. Yani öyle olmaya çalışıyorum. Elimden geldiğince sevgilim, üzgünüm sende bana acı."
Ellerini kocasının boynuna doladı Toprak "Bence artık hazırlanıp çıkmazsak her şey için geç olabilir." Sonra tek kaşını kaldırdı "E tabii bunun gecesi de var."
Çınar şımarık bir çocuğun gülüşünü andıracak halde gülerken "Sabahlar olmasın o zaman."
Birbirlerine kahkahalarla gülerek kıyafet bakınmaya başladılar.

Ben Aşkı Sende BuldumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin