34.BÖLÜM

69 3 0
                                    

Toprak, gece yarısına kadar odasından çıkmamıştı. Çınar nerde ne yapıyor bilmiyordu.
Genç adam yan odada, eski kaldığı odada yatıyordu. Tavana bakıyordu. Ağlamış olduğu göz altlarının çökmüş olduğundan belli oluyordu. Bu işin içinden bir türlü çıkamıyordu.
*
Havva ve Arda akşam olduğunda evlerine dönmüşlerdi. Yataklarında yatıyorlarken "Aklım hala Toprakta." Diye söylendi Arda.
"Benimde." Dedi Havva.
Arda "Yarın sabah söz hemen gideceğiz."
gülümsedi "Gerçekten mi? Gidelim olur mu? Hemen gidelim." Dedi Kadın.
Genç Adam Karısını kolları arasına aldı "Tamam sevgilim." Deyip saçları üstünden öptü.
*
Toprak odasından çıktığında Çınarda yan odadan çıktı. İkisi de şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Tamamen tesadüf olduğunu her ikisi de birbirinin yüzünden anlıyordu. Ve ikisi de
birbirleri için odadan çıktılar. Uyuduysa bakabilirim diye. Gerçi Toprak, Çınarın orada yatıyor olmasına şaşırdı. Ne yani yanında uyumayacak mıydı?
"Ben su içmek için çıktım, sen hala uyumadın mı?" Diye sordu Çınar şapşal bir ifade ile.
Toprak hayır şeklinde başını salladı "Bende öyleyim."
"Ne öylesin?" Derken gözlerini açtı Adam.
Toprak afalladı "Ya-yani su içmek için çıktım." Dedi ve hızla arkasını dönüp merdivenlere ilerledi Çınarda peşinden indi.
Sularını zar zor içtiler. Zaten ikisi de su içmek için gelmemişlerdi ki buraya. Zorda kaldıkları içindi..
Çınar bardağı tezgaha koyup Toprağında suyunu bitirmesini bekliyordu. Güzel Kadın suyunu içip tezgahın üzerine bıraktı bardağını.
"Neden bekliyorsun gitsene." Deyince Toprak, Çınar gözlerini devirdi "Seni beklediğimi mi düşünüyorsun?" Diyerek kapıya doğru gidiyordu Adam.
Ahh. Elbette Toprağı bekliyordu. Ha tabii aldığı cevabı beklemiyordu ama elden ne gelir?
İkisi de odanın kapısına geldiklerinde Çınar hiç taviz vermeden yan odaya girdi.
Toprak gözlerini kapatıp açtı ve o da odasına girdi. Kapısını kapatıp derin bir nefes verdi.
Çınara bu kadar yakınken sarılıp uyuyamazken nefes almanın ne önemi vardı ki? Yavaşça yere oturdu komodininin yanına. Bacaklarını karnına çekip elleriyle bacaklarını sardı ve dizlerinin üzerine yanağını koyup usulca gözlerini yumdu.
Çınar sabah uyandığında Toprağın odasının kapısını yavaşça açtı yatakta göremeyince içeri pat diye girdi, kapının duvara çarpmasıyla Toprak yerinden sıçrayarak gözlerini açtı.
Çınar şaşkınlıkla ağzı açılmış bir halde "Toprak?" diyr sordu.
Gözlerini iyice açtı kız"Savaş mı çıktı, bu nasıl odaya giriş?" Diye sordu Toprak da.
Genç Adam yutkundu "Odada sanmadım seni, kıyafet alacaktım. Hem sen burada mı uyudun?" oysa uyuyordur diye karısını görmeye gelmişti.
Toprak çevresine kısa bir göz gezdirip ayağa kalktı "Yatak çok sıcaktı, duvarlarda soğuk olduğundan buraya yaslanıp uyumak istedim."
Göz göze geldikleri an Çınar gülmeye başladı "Yatak mı sıcaktı? Koskocaman yatak? Ve tek başına yatıyorsun. Sağ sola açılamadın mı?"
"Evet Çınar açılamadım! Ben sıkış pıkış yatmayı seviyorum demek ki." Derken küçük bir çocuk gibiydi Toprak.
Başını sağ yasladı Çınar "Bensiz yatamadın değil mi?" Masumane bir halde sordu.
Toprak gözlerini kaçırdı "Ne alakası var hem sen burada yatsan ben gidecektim yan odaya. Seninle aynı yatakta yatacağımı mı sanıyorsun? 25 gün sonra bana boşanıyoruz de sonra da ukala ukala konuş. Kusura bakma Çınar bu sefer sana yenik düşerek ben gelmeyeceğim." Tam Çınarın yanından geçip gidiyorken, Kocası onun kollarından tuttu. Kızın yüzü bir anda buruşuverdi, kaza geçirdiğini unutmamalıydı.. "Toprak yapma böyle. Bunları söyleme. Unut, geçen şu 26 günü unut. Yeni bir sabah, yeni bir gün bir kez daha birbirimize sarılabiliriz. Yeniden başlayabiliriz."
Gözlerini kıstı ve bir iki adım yaklaştı Toprak ona "O 26 günü unutabilmem için hiçbir sebep yok. Senin basitçe unuttuğun şeyde ben günlerce harap oldum. Çınar geldi gelecek diye yolları gözledim. Acaba iyi mi, bir anda ne oldu da beni bırakıp gitti diye beynimi kemirdim. Bir kez olsun arayıp sormadın ya bir kez olsun sesini duymadım ben o günlerde senin. Bu ne demek biliyor musun sen? Bu benim her gün öldüğüm anlamına geliyor. Gözyaşlarımın dinmek bilmediği anlardı. Her şeyi geçtim, şuan gözlerime yalvarır halde bakan adam, gidişinden günler sonra arayıp bana neler neler söyledi. Hangisini unutayım Çınar sen söyle?" dedi ve dolu gözlerini yumdu Kadın.
"Onların hiçbirini isteyerek söylemedim. Ben hiç senin canını acıtabilir miyim?" Gözlerini kapatıp açtı ve elleriyle karısının ellerini kavradı ve Toprak gözlerini daha da sıkı yumdu "Bunların açıklamasını yapamıyorum şuan ama belki bir gün söyleyebilirim şimdi değil ama ileride." Diye söylendi Çınar.
Belki Toprak Yeşimin hamile olduğunu öğrendiği zamanlar belki de hiçbir zaman.
Toprak gözlerini açtı ve kendini geri çekti "Bu benim acımı dindirmiyor." Burnunu çekti ve kapıya bakıp "Beni yalnız bırakır mısın?" diyerek kocasına tekrar baktı.
Çınar yutkundu, kapıya ve sonra Toprağa baktı. Kapıya doğru giderken Toprakta yatağının üzerine oturup sırtını yastıklara yasladı. Kazanın etkisini yeni mi hissediyordu, bedeni öyle can yakıcıydı ki yavaş hareket etmesi gerektiğini düşünüyordu.
Çınar kapıyı kilitledi ve Toprağında gözlerinin üzerine kilitlediğine; ona dönerek emin oldu. Gözlerini kısıp burnunu çekerken Kadınının yanına ilerliyordu
Toprak yutkundu, istifini bozduğu an arkasını Çınara dönüp yatağın üzerinde kıvrılıverdi. Aslında Çınara göre, kendine yer açmıştı karısı. Hiç çekinmeden karısının yanına uzanınca kız gözlerini kıstı, Kocasının yattığı taraf az bir şey çöküşe uğradığından anladı ki yanına yatmıştı. O an gözlerini sıkıca kapattı, Çınarın teninin sıcaklığı bedenini delip geçerken, bedenini o sevilesi eller çoktan sarmıştı. Derin bir nefesi içine çekti dolan gözlerini araladı. Bir şey demeye tahammülü kalmadığına şahitti bedeni.
Sustuğu kadar kıpırdamadı da.
Çınar dudaklarını karısının ensesine koydu ve gözlerini yumdu "Seni benden hiçbir şey ayıramaz ki." Diye mırıldandı Adam.
Toprak "Sus Çınar." Dedi kısık bir sesle.
Hayır şeklinde başını sallayıp "Ben bir tek kadın sevdim ve o kadın sensin ve hiçbir zaman yerini kimse almayacak. Bunu biliyorsun, lütfen başka şeyler düşünme."
"Sana çok kırgınım bunları duymak istemiyorum. Hiç sesini duyasım yok." Sesi sabitti kadının.
Çınar başını kaldırdı "Tamam ben kendi kendime de dile getiririm bunları. Sen istersen kulaklarını da kapa. Çünkü bunu seviyorum..Seni sevdiğimi kendime dillendirmeyi seviyorum. Sana aşkımı anlatmak benim için onur ama dinlemek istemezsen dinleme ben kendi kendime anlatırım sana olan sevgimi." Sesi bir çocuk misali masumdu.
Toprak gözlerini yana kaydırarak Çınara baktı. Gözleri buram buram doluyken, göz göze geldikleri an yanaklarına düşen yaşlara engel olamadı Kadın.
Genç Adam gözlerini kaçırdı, birkaç saniye sonra kızın yüzüne bakarak hafifçe yanağına dokundu. Elleri titriyordu ve avuç içleri terlemişti. Bunlar hep aşktan mıydı? Çınar bazen kendine inanamıyordu. Çünkü hiçbir zaman kendini bir Kadına böylesine ait olacağını hiç düşünmez , bilemezdi. Geçmişinden utanıyordu Toprağın yanında, çünkü hiçbir şey buna geçmişi ve kendisi de dahilken, karısı kadar temiz ve saf değildi. "Aşığım işte, inan çok aşığım." Derken Kadının gözlerinin içine bakamadı gözleri kavradığı el üzerindeydi. "Allah beni sensizlikle sınamasın yeter, benim bundan başka hiçbir duam yok Toprak."
Genç kadın gözyaşlarına hakim olmazken, Çınarın kendine aşık olduğuna bir kez daha emin oldu. Elini kocasının elinden çekti ve Çınarın korkmuş halde gözlerine baktığını fark etti. Korktu Çınar, çünkü Toprağın git, dokunma demesi onu endişeye düşürüyordu. Eli kocasının yanağına değdiği an gözlerini sıkıca yumdu. Genç adam deriden bir nefes verirken Karısının bileğinden uzunca öptü.
"Sevildiğin kadar seviliyorsun. Üstelik daha fazlası..ama artık bunu sana göstermeye korkuyorum. Neden biliyor musun? Bir gün seni kaybedeceğim endişesi var içimde." Dedi ve gözlerini araladı Toprak.
"Hiçbir zaman öyle bir şey olmayacak meleğim, yeter ki sen hep beni sev." Diye fısıldadı Adam ve sonra karısının alnından uzun uzununa öptü.
Genç kadın hüzünlü bir halde derin nefes verdi. Zilin çaldığını duyduğunda rahatlamış bir halde oradan ayrıldı Toprak.
Kapıyı açtığında, Havva ve Ardayı karşısında görünce gülümsemeye çalıştı bir anda Havva sımsıkı sarılmıştı ona.Toprakta aynı şekilde ona sarılırken Çınar kaşlarını kaldırarak omuzunu duvara yasladı.
"Toprak, iyi misin?" Diye sorduğunda Havva, Toprak tüm dertlerini gözden geçirdi. Bu kadar çabuk unuttuğu; karnında bir bebeğinin öldüğü ve Çınarın ona söylediği ağır sözler vardı. Dolan gözlerini kapatıp açtı ve geri çekilip dostunun ellerinden tuttu. "Gel. Odama çıkalım." Dedi ve diliyle dudaklarını yalayıp Havvayla birlikte odasına yol aldı.
Arda gözlerini açtı "İyi misin?"
Kaşlarını kaldırdı Çınar "Ahh! Hayır! Hadi gel bizde sarılalım."
İki dost birbirine gülümsedi.
Çınar gözlerini devirerek "Kahretsin şu halde bile seni görünce gülesim geliyor anasını satıyım."
Arda ardından ki kapıyı kapattı ve kardeşine döndü "Hadi içeri geçelim" Çınar önden, arkadaşı da arkasından salona geçtiler.
*

Ben Aşkı Sende BuldumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin