"Tabii sen uygun görürsen Remzi baba, her zaman kapımız açık, işin yükümlülüğü bendeyken her gün gelip çayımızı içer tavlanızı oynarsınız yine ama ben bu işin yükünü sırtıma almak istiyorum. Şirketi nasıl biraz kafa dağıtma yeri olarak görüyorsanız bu yüzden gelip gidiyorsanız bence bana bu hakkı tanımalısınız Remzi baba." Sözlerinde bir asabiyet vardı Çınarın. bir laf sokma dürtüsü. Şimdi geleceğini Remzi babasına bırakacağına şirketin tüm hisselerini üzerine alır rahata kavuşur daha iyiydi ama elbette Remzi bey bunu düşünmüyordu. Necip bey meraklı gözlerle bakarken, Toprakta babasının vereceği cevabı bekliyordu...
Kaşlarını kaldırdı Remzi bey "Biz artık yaşlandık farkındasın. Belki buraya gelip iki gülüp sohbet etmemiz senin hoşuna gitmiyor ama unutma bu şirketin hisseleri bende de var Çınar." Alay eder bir halde kaşlarını kaldırdı Çınar "Amenna. Öyle tabii ama ben şirketi üstüme alıp da sizi kapı dışarı edeceğim diye bir şey dediğimi hatırlamıyorum Remzi baba. Bırakın toplantılarıma girerken sizden bildiri almayayım. Zaten ben bir şeye evet dediğimde sizde bana bakarak onaylıyorsunuz. Her zaman ipler benim elimdeydi ben o yüzden bu teklifi yaptım. Sonuçta biz aileyiz değil mi?" Remzi bey yutkundu ne diyeceğini bilmediği gibi ne yapması gerektiğini de bilmiyordu. Toprak başını eğip masum bir halde babasına baktı. O an göz göze geldiler. Diliyle dudaklarını yaladı ve çekingen bir halde "Ne düşünüyorsun babacım?" Kaşlarını kaldırdı yaşlı adam bir endişesi vardı belli etmese de"Aklım karıştı." Çınar iki eliyle sakallarını kaşıyıp karısına baktı. Toprak ona bakınca hayır şeklinde kaşlarını kaldırdı. Toprak umutsuzca gözlerini açıp tekrar babasına baktı. "Bu kadar düşünecek ne var sanki Remzi Bey?" Dedi Necip bey. Adama baktı ve sonra Çınara döndü "Belgeleri getir de imzalayalım o zaman Çınar." Çınar kocaman bir gülümsemeyle "Tabii." Dedi. Toprakta kocasına gülümsedi.
İlk imzayı atan Necip bey oldu. Tereddütsüz.
İkinci imza ise Toprağa aitti, az önce tekrar yanına oturan Çınara gülümseyip tereddütsüz bir halde imzasını attı.
Üçüncü imza ise Remzi beye ait olacaktı. Endişe, tereddüt, umutsuzluk ne ararsan kaplamıştı adamın içini. Kızına baktı, gülümsüyordu. Neden gülümsemesin ki? Her şey kocasının olacaktı. Tabii sırtını güzel yere yaslamıştı. Gerçi güzel yere kapak attı kızım diye geçirdi içinden ama sonra terbiyesiz düşüncelerinden vazgeçti adam. Çünkü kızı paragöz biri değildi! Gülümsemek istedi Toprağa. Öyle de yaptı ama gözlerini kızının yanındaki adama çevirince bir burukluk yaşadı. Tuhaf bakışları vardı O, hazin bir halde gülüyordu. Elindeki kaleme sıktı. Yutkundu. Gözlerini kapatıp açtı ve önündeki kağıtları tek tek imzalamaya başladı. Çınar oturduğu yerde hafifçe genleşti. Gülüyordu.İmzalar atıldıktan sonra Toprak ve Çınar yalnız kaldılar odada. "Gel karıcım otur şuraya." Dedi ve masasının koltuğunu çekti.
Toprak oturdu.
Çınar bu defa önüne geçip kalçalarını masaya yaslamış halde karısına bakıyordu. "Baban tuhaf halde arada kaldı."
Düşünceli bir halde başını salladı Toprak "Farkındayım."
Biran yüzü buruştu kızın, gözleri kısıldı ve istemsizce dudaklarını kapadığını gördü karısının. Hemen kızın önüne eğildi Çınar "Bir şey mi oldu iyi misin sevgilim?"
Gülümsedi Toprak "İ-iyiyim. Sanırım alıştım geç saatlere kadar uyumaya erken kalktım ya başım ağrıyor biraz."
Çınar tebessüm edip karısının yüzünü avuçladı "Öyleyse seni eve bırakayım da uyu."
Toprak kalkacak hali olduğunu düşünmüyordu. Başı ağrımıyordu. İçindeki dürtülerle yine Çınara yalan söylemek zorunda kaldı. Karnına sancı girmeye başladı yine. Derin bir nefes verdi, önünde egilmiş elleri bacaklarının üzerinde duran adamın gözlerinin içine baktı gözlerinin dolmasına mani olamadı. Nefesini tuttu. Bıraksa oracıkta ağlayabilirdi.
"Meleğim, iyi misin?" Karısının yüzüne dokunduğunda alev alev yandığını hissetti. Elinin tersi kızın boynuna süründü. Ardından dudaklarını karısının alnına koydu ve sonra dudakları üzerine dudaklarını koyup geri çekildi. Yüzünü avuçladı. Toprak öylece karşısında duruyordu. "Toprak bir şey söyle?"
Toprak daha fazla dayanamayarak ellerini karnına koydu. Dolan gözlerini kapatıp açtı. "Çınar dışarı çıkıp iki dakika bekler misin?"
Çınar gözlerini kıstı "Toprak ne oluyor söylesene?"
Yutkunup diliyle dudaklarını yaladı "İki dakika müsaade et hemen çağıracağım seni."
Başını sağ yasladı, sinirlenmişti şuan "Hayır. Burdayım. Yanında."
Toprak gözlerini kapatıp açtı "Lavaboya gidecek halim yok."
Ayağa kalktı Çınar "Hastaneye gidelim. Hadi ne olur. Bak çok endişelendiriyorsun beni, bir şey olacak diye korkuyorum."
Kocasının elinden tuttu Toprak "İyiyim. İyiyim de hadi kapıya çık bir."
Gözlerini devirdi Çınar "Bak iki dakika çıkıyorum sonra hemen gireceğim. Bak ağrın falan varsa doktora gidelim."
Oflayarak gözlerini yumdu Toprak "Sırf beni telaşlandırıyorsun diye söylemek istemedim. Sancım var biraz. Oldu mu?" Sesi olduğundan fazla sertti ve gözleri de bir o kadar sinirli kocasına bakıyordu.
Mertin dedikleri Çınarın aklına gelince başından aşağı kaynar su dökülmüş kadar bedeninin sımsıcak olduğunu hissetti adam "Neden hiçbir şey söylemedin?" Sesi kısıktı.
"Çünkü evime dönemeyeceğim diye!" Sesi sinirli ve sabitti Toprağın.
Çınar sinirle arkasını döndü karısına. Derinden nefes alıp veriyordu "Aptal aptal konuşuyorsun." Elleri hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde sakallarında dolanıyordu.
Toprak yavaşça ayağa kalktı ve kocası ona döndü "Toprak." Dişleri arasından tısladı Çınar. Elleri kızın kollarına gitti. Sıkıca tutarken kendine çekti onu "Sana inanamıyorum benden bunu nasıl saklarsın? Bak bu çocuğu kaybedicez diye çok korkuyorum anla beni."
Başını yanlarına salladı genç kadın "Sen beni anlamadın Çınar. Daha zamanı vardı beklemeliydik biraz, ben kendimi toparlayamıyorum. Psikolojikmen beynime yerleşmiş kaybetme korkusundan mı bilmiyorum ama sancım var sürekli."
"Şuan ateşinde var." Diye ekledi Çınar.
Toprak "Terledim biraz."
Başını salladı Çınar "Bir psikologdan yardım almak ister misin?" Düşünceli bir halde karısına bakıyordu. Şuan gerçekten çaresizdi.
Toprak gözlerini kapatıp açtı "Sen yanımda ol, yeter."
Çınar gözlerini sıkıca yumdu ve karısının bedenini yavaşça sardı elleriyle. Toprak başını adamın göğüsüne yasladı. Bir süre sessizce kaldılar. "Sanırım aniden sinirlendim yine." Sessiz bir şekilde konuştu Toprak.
Sesindeki masumiyete hafifçe gülümseyip kadınının başı üzerinden öptü Çınar "Bana sarılmak seni sakinleştiriyor madem...ne iyi."
"Çınar buradan uzaklaşmak istiyorum, birkaç günlük." Toprak bunu deyince Çınar geri çekildi, karısının yüzünü avuçlayıp "Nasıl istersen. Hemen eve gidip çantalarımızı hazırlayalım. Hem ikimize de iyi gelecek bu tatil."
"İşler?" Diye sordu Toprak.
"Sakince devam ediyor ya bir problem yok. Çalışanlarım zaten harika insanlar. Karnım tok, gözüm pek." Deyince Çınar gülmeye başladı Toprak. Çınar kocaman bir rahatlamayla kızın dudaklarına yapıştı.
"Hah. İşte böyle. Gül. Sürekli." Deyip karısının alnından öptü yakışıklı gülüşüyle.
Kocasının boynunu avuçladı Toprak "Ama sen güldür beni, hep."
Tek kaşını kaldırdı Çınar "Öyle olması gerek zaten. Çünkü benden başkasına gülmen yasak."
![](https://img.wattpad.com/cover/45864145-288-k58685.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Aşkı Sende Buldum
Romansa2011 yılında yazdığım ve hala okuyanlarla birlikte yoluma devam ettiğim Ben Aşkı Sende Buldum adli hikayemi wattpad de paylaşmaya karar verdim. Lale Devri dizisinin basrol oyuncularına duyduğum hayranlıkla baslamistir hikaye yazmam.