kraliyet vampirleri (12. bölüm)

608 29 4
                                    

Multideki şarkı ;
mehmet güreli - kimse bilmez.

" bi-bi-biz. Yok canım daha neler" dedim mark
" bence john ve elizabet'le de konuşmalıyız."
" sen bu ikisine inanıyormusun Mark!"
" Bak Maria belkide...
Üfff amma ciddileştirdin be beni aaaa eski beni özledim ben gidicez konuşucaz işte bu kadar yürü" dedi ve bileğimi kavrayıp elizabetin odasına çıktık. Mark yine ilk günki gibi içeri patavatsızca daldı. "Abowwww sorry hocam çok sorry " diyerek gözlerini kapadı ve dışarı çıktı. Ben arkasından sürüklendiğim için onun koca cüssesinden görememiştim " ne oldu be ?" Dedim meraklı meraklı
" aslında biley yoktu ya ben niye öyle dedim ki olsun aşırı yakınlardı yinede.." diye konuşurken mark ben sesimi biraz yükselterek " tanrı aşkına biri bana nolduğunu anlatabilirmi !" Dedim burda marktan başka kimsede olmadığına göre " sana diyom Maaark!" Diye omzuna vurdum. Dalmış gibi "he ? " dedi birden durup. Oha benim burda olduğumu bile unutmuş hayvan. " içerde diyorum nolmuştu" odadan john çıktı ve " yok bişey mariacığım mark abartıyo elizabetle bilgisayardan bişeye bakıyordukta " heee filmlerdeki gibi ya allahım bende bişey oldu zanettim
" evet maria filmlerdeki gibi ben bişeye bakıyodum johnda üstümden eğilerek benimle baktı " dedi elizabet sonra hep beraber içeri oturduk. Artık bu kadının zihnimi okuduğunu düşünmeye başladım. Kırmızı kadife koltuklarda oturuyorduk. John elizabetin arkasında hafif solunda ellerini cebine koymuş tek ayağını duvara dayayıp bedeninide duvara yaslamış elizabet ise sandalyesinde oturuyordu. John " noldu çocuklar sorun ne ?" Dedi birbirimize baktık. Mark " john hocam biz bi konu hakkında sizinle konuşmaya geldik" dedi john " onu anladım zaten konu neydi onu soruyorum " dedi elizabet narince güldü ve " evet çocuklar dinliyoruz ?" Dedi o şefkat dolu sesiyle. ben " şey elizabet hocam bize bir kaç arkaşımız sizin ve bizim hakkımızda birşeyler anlattı. " dedim john yaslandığı duvardan kalkıp ilgisini çektiğini belli ederek elizabetin sandalyesinin yaslanma kısmına kolunu ve dirseğini koyup çenesini eline yerleştirdi. " ne anlattılar ?" Dedi. Mark " sizin bizim ailemiz olduğunuzu söylediler en kısa ve öz şekilde " dedi. john dikleşti ve yanımıza geldi elizabet te oturduğu koltuktan kalkıp yanımıza geldi ve karşımızdaki koltuklara oturdular.
" maria, mark bakın öncelikle kimin anlattığını söylermisiniz ? " dedi elizabet " lucy ve simon " dedim john " peki "dedi ve elizabet'e baktı elizabet odadan çıktı ve 2 dk sonra geri girdi elizabetten 3-4 dk sonrada lucy ve simon girdi içeri yanımızda dikiliyorlardı onlarada oturmalarını söylediler elizabet onlara ne anlattıklarını sordu lucyde ne anlattıysa yine anlattı john " peki çıkabilirsiniz" dedi ve onları gönderdi elizabet dizlerimin üstündeki ellerimi tuttu ve " maria, " dedi bi elimi bırakıp markın elini tuttu " mark, bakın çocuklar sizi carolin'lere vermek zorundaydık. Carolin çok iyi bi kadındı ölene kadarda öyle oldu. Onu kimlerin öldürdüğünü öğrendim ve cezalarınıda çektiler." Dedi. John
" çocuklar lucy ve simon anlattıklarının hepsinde haklılar hepsi doğru siz bizim çocuklarımızsınız elizabet size hamileyken büyük bi savaş vardı. Kraliyetimize karşı açılmış büyük bi savaş. Bizim kraliyetimiz son kararı verirdi kuralları koyardı. Yani en büyük kraliyet diyebiliriz. Siz doğduğunuzda bi sorun yoktu. Savaş dinmişti ama karşı kraliyetler sizin doğduğunuzu öğrendi siz çok değerliydiniz kötü vampirler kurtadamlar büyücüler herkesin aradığı şey sizde vardı. Vampir kanı evet çocuklar vampir kanı vampirlerde kan olmaz dimi ? ama sizde vardı işte. Bizim kraliyetimizde asırlar önce bi bebek doğdu ve bi insanla evlendi çocukları oldu eşi doğum esnasında öldü ama çocuk yaşadı ve çocuk yarı insan yarı vampirdi yani melezdi kanı vardı yemek yiyebiliyordu ama hızla büyüyor ve aşırı kana susamıştı kötü bi vampir gibiydi. Kendini tutamıyordu. Çocuğu öldürmek istediler. Babası izin vermedi. Çocuk bi şekilde büyüdü büyüdüğünde kendini kontrol etmeye başladı. Çocukta bi insanla evlendi ve eşini dönüştürdü. Çocukları oldu. Çocukları insan doğdu insan olma ihtimali yoktu çünkü annesi vampirken küçük kıza hamile kalmıştı. Bu çocuk vampir görünümlüydü buz gibi teni vardı bal rengi gözleri sarı saçları. Ama hiçbir belirtisi yoktu vampir olduğuna dair. Yıllar boyu hiçbirzaman o melez çocuğun taşıdığı kan başka bi yeni doğana geçmedi. Taki siz dünyaya gelene kadar bi şekilde kanınız onun kanındandı. Ama daha farklısıydı bu kanınız üzerinde araştırma yapıldı. Hızlı büğmüyorsunuz, masmavi gözleriniz vardı, soğuk tenliydiniz ama elleriniz ve ayaklarınız sıcacıktı. Ve en önemlisi ikzdiniz vampirlerde ikiz çocuk olmaz çocuklar ama siz ikizdiniz. Sizin kanınızın değerini şöyle anlatıyim ölümsüzlük iksirinin son parçası. Anlatabildim mi ?" Dedi elizabet devam etti .
" bu nedenden dolayı sizi bu kraliyette tutamazdık. Her an öldürülüp kanınızı alabirlerdi. Buna izin veremezdik. Sizden ayrılmayı kabul ettik. Ve sizi insan bi aileye verdik. Vampir güçleriniz siz farkına varmadığınız sürece harekere geçmiceyeceği için o yöndende bi sorunumuz koktu. Siz 18 yaşına gelince bu okua gelicektiniz anlaşma yapmıştık. Sizi bu okula yazdırdılar 17 yaşınızı doldurup 18inizden gün almaya başladığınız sene 18inizi doldurduğunuzdada size bunu açıklamamızı dedeniz istedi. Açıklamakta zorundaydık zaten. Oğlum, kızım. Bizi affedin lütfen herşey sizin içindi." Diyerek ikimizede sarıldı. John ordan şefkatli gözlerle bize bakıyordu hafif sırıtarak. Göz göze geldik. Bende güldüm. Elizabetle ayrıldık. " ben kendi adıma konuşmam gerekirse açıkçası size hemen anne diyemem yada aşırı yakın davranamam bana biraz süre tanısanız ve bu olayı idrak etmeye çalışsam ? " dedim 32 diş gülerek. Elizabette gülmeye başladı ve " tamam" dedi marka döndü mark donup kalmış gibi gözüküyodu. "maark? " dedim elimi gözünün önünde sallayarak. İşe yaramayınca karnına vurdum. Elimi tuttu. Gözlerini halıdan çekti ve 2 saniyeliğine bana baktı ardından bileğimi sıkıca kavrayıp hızla ikimizide koltuktan kaldırdı ve arkadından sürükleyerek dışarı çıkartı. Kapıyı sertçe kapattı ve beni duvara sertçe çarptırıp kollarını kafamın iki yanına yasladı. Sinirle soluduğu nefesi yüzüme çarpıyordu. Gözlerinden sinir okunabiliyordu. Ama öfke yoktu sinir vardı. Sinir geçicidir ama öfke asla . Öfke olmadığı için seviniyordum ama sinirlenmesi hiç hoşuma gitmiyordu. Kısık bir sesle adeta tıslarcasına
" hiç bir zaman onlara anne yada baba demiceksin ! Anladın mı ! Anne ve babalık görevlerini yerine bile getirmediler onlaramı ANNE BABA DİCEKSİN ! " sonlara doğru sesi yükselmişti ve en son bildiğin kükremişti. John üstümden çekmeye çalıştı güçlükle çekti üstümden mark john'a döndü ve " siz kendinizi ne sanıyosunuz be ! He ne sanıyosunuz ! Asla anne ve babamız olamicaksınız!" Dedi elizabet beni kollarının altına almıştı. Mark elizabete döndü ve "bırak maria'yı !" Diye sertçe çıkıştı. Elizabet bişey demeden kötücül bi bakış attı. Ama daha çok yeter ! Der gibi bakmıştı. Mark " maria'yı bırak dedim sana ! " dedi ve elimden tuttu kendine çekmeye çalışınca elizabet beni daha sıkı sardı ve kendine çekti. Birden 3-4 adam geldi koşarak ve mark'ı tutmaya çalıştılar " bırakıın!" Diye bağırdım ama dinlemediler. "Maaark!" Elizabetin kollarından ayrıldım markın yanına koştum markta kurtulmaya çalışıyordu adamlardan biri ben yanlarına gidince bana vurdu ve ben yere düştüm işte o an bunu yaptığına pişman olmuştu. Öyle bi öfkeyle bakmıştım ki adama içimden acı çektirmek için neler yapmazdım diye düşünüyordum. Birden kendimi sessizce fısıldarken buldum
"Acı, Acı, Acı,... " adam acılar içinde kıvranarak yere yığıldı. Diğerleride korkarak markı bıraktılar. Adama şaşkın şaşkın bakıyordum. Elizabet, john ve markta şaşırmıştı. John "kızım?" Dedi yanımıza geliyolardı. Mark sabır dilenircasına yukarı baktı ve sonra " kızın değil" diyerek bana döndü ve kafasıyla hadi işareti yaptı ve merdivenlerden inmeye başladı bende arkasından indim sanırım biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı.

***

Gece yarısıydı. Canım aşırı sıkılıyordu. Sırt çantamı alıp defterimi ve kalemimi koydum içine bi şişe su bi kulaklık ve telefonumu koyup pijamalarımı çıkarttım ve üstüme koyu mor bi kazak giydim altıma siyah deri kot giydim ayağıma siyah deri hafif dolgu topuklu dizlerime kadar olan çizmelerimi giydim. Üstümede deri çeketimi giyip saçıma beremi taktım ve sırt çantamıda alıp odadan sessizce çıktım. Koridorlarda parmak ucunda yürüyordum. Sonunda bahçeye çıktım ve koşarak bahçenin arkatarafından duvarın üstünden atlayarak yurttan çıktım ve ormana doğru koşmaya başladım. Mağdem vampiriz o zaman vampir hızıyla koşabiliyoruzdur öyle değilmi?
Elizabet ne demişti güçleriniz farkına varınca etkinleşicek o zaman hadi bakalım.

Birazdaha hızlı koşmaya çalışınca etraftaki hiçbişey net değildi bütün herşey birbirine katışıyordu. Ve bu hız aşırı hoşuma gidiyordu. Hızla dağın tepesindeki o sakin güzel yere gelmiştim odamdan hep burayı görürdüm bit kadar gözüksede çok güzel biryer olduğu belliydi sıkış tıkış 4 kişinin uzanabikeceği bi çimenlik alan ve ulu bi ağaç manzarası ise orman ve okul ayağının altında çantamı ağacın dibine koydum ve bol yıldızlı bu gecede çimenlete uzanıp yıldızları seyretmeye başladım.

***

* multideki şarkıyı açarak okumanız önerilmektedir :) *

Dalar gibi olunca yattığım yerden kalktım ve ağacın dibindeki çantamı alıp içiden defterim ve kalemimi aldım kulaklığım ve telefonumuda unutmadım tabiki. Güzel bi şarkı açtım ve yıldızlara bakarak ayın, yıldızların ve ormanın birleşip oluşturduğu o güzel manzarayı çizmeye başladım.

***

Kalemimi ararken bir çift ayak gördüm ve hızla kafamı kaldırıp ayakkların sahibine bakmam bir oldu. "Steve?!" Şok olmuştum. Karşımda duruyordu. Evet işte karşımdaydı. İçimdeki o küçük bülbül çırpınmaya başlamıştı. Ama hayır ! Bu nedensiz sevincimi asla belirginleştirmicem ve ona karşı olan sertliğimi belirginleştiricem. " maria, " dedi ellerimi tutmak istedi ellerimi hızla geri çektim. " peki." Dedi ve boğazını temizledi "eğer bişey konuşucaksak hayır steve konuşmicaz" dedim " ama maria lütden beni bi dinlermisin ?" Dedi " hayır steve seni dinleyemem !" Diye bağırarak ağlamaya başladım ve eşyalarımı hızla toplayıp hızla koşarak ordan uzaklaşmak istedim ama kolumdan tuttu " lütfen maria " dedi ve gözümden akan göz yaşıma baktı silmedi " bulut geçti ve gözyaşların kaldı çimende" dedi anlamsızca baktım " bir gün rastlaşırsınız" dedi kolumu hızla çektim ve koşarak uzaklaştım.

***

Şuan bulunduğum yer gerçekten çok güzel bir yerdi. Dere kenarıydı. Ve iskelenin sonunda bi kız oturuyordu. Ona doğru yaklaştım lucy'di bu " her ihtiyacım olduğunda yanımda olmayı nasıl beceriyorsun ?" Derken yanına oturdum iki bardak ve bir gül rengi şarap vardı.
" seni takip ettim... hem hissederim kızım ben tanrım yaa " dedi ve güldü bende güldüm " içelim o zaman " dedi "içelim o zaman" dedim.

***

" Bulut geçti
Gözyaşları kaldı çimede

Gül rengi şarap
İçilmez mi böyle günde

Seher yeli
Eser, yırtar eteğini gülün

Güle baktıkça
Çırpınır yüreği bülbülün

Bu yıldızlı gökler
Ne zaman başladı dönmeye ?

Kimse bilmez, Kimse bilmez... "

kraliyet vampirleri 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin