buz pateni (15.bölüm)

398 22 3
                                    

Kafamı kaldırıcakken ensemde bi nefes hissettim. Kafamı hızla kaldırdım ve etrafıma bakındım. Hiç bir yerde bişey yoktu çığlık seside kesilmişti. Gitarımı kılıfına koyup okula doğru ilerlemeye başladım. Aynı sesi bidaha duydum ve bidaha arka arkaya duyuluyordu ama ses yaklaştıkça çığlıktan çok miyavlama gibi geliyordu birden ayağımın dibinde sarılı turunculu alaca bi kedi belirdi. Eğilip onu kucağıma aldım. Tam mıncırmalık ya şu tatlılığa bakarmısın. " adın ne senin ? " cevap veremeyeceğini hepimiz biliyoruz yere oturdum ve onunla ilgilenmeye başladım. Aradan bi 10-15 dakika geçince lucy aradı.

" efendim?"
" knk nerde kaldın hadi gel artık"
" tamam geliyorum yoldayım zaten"
" tamam canım hadi bay bay "
" bay bay tatlım " dedim ve telefonu kapayıp çantama geri koydum kucağımdaki kediyi yere koyup çantalarımı aldım ve giderken arkamı dönüp kedine bay bay yaptım "tekrar görüşürüz umarım şeker şey " dedim ve okula geldim.
Yurda koşup odaya hızla çıktım ve içeri girdim. " lucy noldu ? " dedim
" yok bişey " dedi " kızım o kadar koşturdun beni " dedim " ay canım yaa" dedi eşyalarımı duvarın dibine koydum ve yatağa uzandım. " eee bugün günlerden ne ?" Dedim "çarşamba " dedi sırıtarak "ooo tatil yani" dedim " ivit" dedi şirinlik yaparak " napmamızı istiyosun gene" dedim " bize gitsek hep beraber nütfeeen ? Sonra belki lünaparka ya da buz pateni kaymaya gideriz ? " dedi " marka sormam lazım simon gelicek mi ki ? " dedim " gelmezse döverim " dedi gülüştük markı aradım.
" ne var ?" Ne var diye açmasından nefret ediyorum ya
" bu gün lucy'lere gidicez olur mu ?" Dedim " kim kim ? " dedi " sen ben simon lucy işte " dedim " ben gelemem sen git " dedi ve telefonu kapadı. " bu neydi şimdi ya " dedim lucy'e dönerek " ben gelemem sen git dedi ve telefonu kapadı " dedim "bi işi vardır belki ?" Dedi " olsa bile beni böyle geçiştirmezdi " dedim ve ekledim " sen nerde olduğunu biliyomusun " dedim " yok simona soralım" dedim ve simonu aradı.

Konuştular " ne diyo ?" Dedim "okuldan çıkmış " dedi " al işte nerde bu salak yaa " dedim.

Mark'tan

" ya Emily tamam işte geçiştirip kapattım. "
" ne diyo ki ? " dedi
" lucylere gidelim mi diye sordu " dedim
" Maria'ya gıcık oluyorum bizi öğrense hayatta izin vermiceğini ikimizde biliyoruz " dedi ve ekledi
" maria seni paylaşamıyo sonrada gelip sen erkek arkadaşı olursa diye kızınca sanane benim hayatımdan diyo herşey onunmuş gibi davranmasından sıkıldım ben mark ikimiz arasında bi karar ver "
" emily lütfen çocuklaşma " dedim tişörtümü giyerken " ya ama haksızmıyım mark !"
" bana sesini yükseltme emily" dedim ıslak saçlarımı havluyla kurlayarak
" pardon ama yani lütfen benimde dayanıcak gücüm kalmadı mark " diye yataktan kalkıp yanıma geldi ve arkamdan sarıldı.
" neyse ben artık çıkıyim daha fazla şüpelenmesinler seninde ailen gelicek zaten birazdan" dedim ve ceketimi giyip emily'i öptüm ve " sonra görüşürüz" dedim sonrada evden çıktım ve emily'lerin evi bizim okula yakın olduğu için yürüyerek okula döndüm kapıda maria ile karşılaştık
" nerdeydin mark ? " dedi kahretsinki çok masum bakıyo. Korkmuş gibi bakıyo. Ben bu bakışlara karşı gözünün içine baka baka yalan söylemeye yoruldum. Ama bi süre daha söylemek zorundayım.
" hiç babam çağırdı onunla konuştuk" dedim artık ne kadar inanırsa
" sadece konuştunuz öylemi ? Konuştunuz oturup iki insan gibi konuşamazsınız siz bişey yaptımı söyle " dedi endişeli bakışlarıyla inanmadığı belliydi " bişey yapamaz sen merak etme" dedim ya anlından öptüm " eee lucyleye gitmicekmiydiniz siz " dedim " seni bekledim onlarda e bağri mark gelince gideriz acelemiz yok dediler geliyosun dimi ? " dedi yamuk bi tebessüm ettim " iyi tamam gidelim hadi" dedim ne kadar sevindi yaa lucyleri aradı onlarda geldiler lucy şöförünü aradı onların evine gittik. Güzel bi evleri vardı site içinde bizim eve yakındı aslında evin içine girdik.

Maria'dan

Lucyin annesi açtı kapıyı lucy ve simon içeri geçtiler annesi bize bi değişik baktı şaşırmış gibi bakıyordu.
" hoşgeldiniz " dedi soğuk ve şaşırmış bi tavurla bizi içeri davet etti. Lucy'e dönüp sesizce " insan bu ikisi" dedi. lucy " anne onlar kraliyet vampirlerinin gizemli ikiz çocukları" dedi annesinin şaşkınlığı daha fazla arttı " o çocuklar bulundumu ?" Dedi. lucy " üf annee anlaşma falan varmış üff uzun hikaye hem istersen onlarada sorabilirsin " dedi ve yanımıza geldi lucy " eee oturmicaz dimi ?" Dedi ben ayağa kalkınca annesi " noldu canım bişeymi istedin ?" Dedi hemen " yok teşekkürler ben alırım" dedim ve mutfağa geçtim buzdolabını açtım ama su yoktu " lucy ? " dedim hemen geldi " noldu kanka ? " dedi " su yok ?" Dedim güldü " biz sizin gibi yemek falan yiyemiyoruz canım kan içsen olurmu ? Yada şey birazdan paten yapmaya inicez ya orda buzu yalarsın" dedi ciddimisin der gibi baktım "şaka yapıyorum aşağıdan su alırız şimdi inince " dedi güldüm "tamam" dedim. Salona geri girdik. Lucy " hadi gidelim " dedi simon ve mark'ta oturdukları yerden kalktılar. Mark " tekrar görüşmek üzere bay leon" dedi ve el sıkıştılar sonra bizim yanımıza geldiler. Hep beraber evden çıkarken leon'un dediğini duydum.
" ikizler yaşıyomuş ve lucy'in arkadaşılar akşmaya lucyle bi oturup konuşalım" dedi aldırış etmeden evden çıktım paten salonuna inerken lucy ile ben önden mark ve simon arkadan geliyolardı.
" lucy, "
" efendim ?"
" babanı duydum akşama mark ve ben hakında seni sorguya çekiceklermiş "
" hahah"
" çok detaylı falan anlatma olurmu?"
" merak etme sırlar sırdır" tebessüm ettim sonra salona girdik. Patenleri alıp giydik ve biraz buz pateni yaptık siomon ve mark bilmiyo o yüzden biz biraz havamızı attıktan sonra onlarında ellerinden tutup piste sürükledik biz gülme krizine girdik ama " iki koca adamın ellerinden tutup paten öpretiyoruz şansınıza kapalı bugün yoksa rezil olucaktınız" dedi lucy lucy'e dönüp " sen şarkını ezberlemiştin dimi ? "Dedim " evet" dedi " söylesene iki ses duyalım" dedim " tamam" dedi mark'ı bıraktım durabiliyordu en azından gidip müziği açtım ve geri geldim söylemeye başladı.

" You're the light, you're the night
Sen gündüzüm, gecem

You're the color of my blood
sen kanımın rengi

You're the cure, you're the pain
Sen ilacım, hastalığım

You're the only thing I wanna touch
Sen dokunmak istediğim tek şey

Never knew that it could mean so much, so much
Asla bilemedim bunun bu kadar manidar olacağını

You're the fear, I don't care
Sen korkumsun, umrumda değil

Cause I've never been so high
Çünkü hiç böyle olmamıştım

Follow me to the dark
Karanlığa kadar takip et beni

Let me take you past our satellites
Seni uydularımızdan uzağa çıkarmama izin ver

You can see the world you brought to life, to life
Yaşamaya geldiğin dünyayı görebilirsin

So love me like you do, love me like you do
Öyleyse sevdiğin gibi sev beni

Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni

Touch me like you do, touch me like you do
Dokunduğun gibi dokun bana

What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun?

Fading in, fading out
Bi' görünüp bi kayboluyorsun

On the edge of paradise
Cennetin kıyısında

Every inch of your skin is a holy grail I've got to find
Vücudunun her yeri bulduğum bir kutsal yer

Only you can set my heart on fire, on fire
Yalnız sen kalbimi ateşe verebilirsin

Yeah, I'll let you set the pace
Evet, bunu yapmana izin vereceğim

Cause I'm not thinking straight
Çünkü normal düşünmüyorum

My head spinning around I can't see clear no more
Başım dönüyor, daha fazla net göremiyorum

What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun?

Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni

Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni

Touch me like you do, touch me like you do
Dokunduğun gibi dokun bana

What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun?

Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni

Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni

Touch me like you do, touch me like you do
Dokunduğun gibi dokun bana

What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun? "

" MARK! "















kraliyet vampirleri 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin