7. Bölüm

418 22 84
                                    

Merhaba arkadaşlar! Yazan diğer arkadaşımın -Kerim'in- kardeşi tam bir yaşını doldurduğu için bu bölümü minik dostumuza ithaf ediyorum. Nice mutlu yaşlara minik dostum...

Nil'den

Kapıyı yavaşça kapatıp Denize yetişmeye çalıştığım esnada tehdit ettiğim çocukla yeniden göz göze gelmiştik. Bakışları öylesine titrekti ki bir an yanına gidip gönlünü alma isteğiyle dolmuştum fakat yapmadım. Onun yerine Deniz'in yanına ulaşırken " Cemin dilini ona kravat yapmak istiyorum," diye tükettim biriken kelimeleri.

Bir an afallamış gibi baksada " Saçmalama da yürü," diye homurdandı adımlarını sıklaştırırken. Adımlarımı onunla eş değer tutmaya çalışıyordum, zira kendisi yürüyor olduğumuzu unutup koşma derecesinde hızlı ilerliyordu.

" Niye ki yapılmış bir şey bu. Bak," dedim elimle boğazımı göstererek. " Şurayı oyuyorlar ve dili oradan aşağı çekiyorlar. Hatta dur göstereyim." Dedim elimle telefona giderken. O esnada sıkıca kavradı bileğimi.

" Manyak mısın, kızım sen ya? İyice sadist kesilcen başımıza."

Telefona uzanan elimi geri çekerken erkeklerin bulunduğu kısımdan çıktık, bahçeye doğru ilerlemeye devam ettiğimiz sırada " Sadist mi?" diye fısıldadım, hain bir sırıtışla. " Bana bak, ben sadist olabilirim aslında."

Gülümsemeyle söylediğim bu sözlere gözlerini devirirken " Tamam be, öyle olmadığımı biliyorum." diye ekledim. Olmadığımı biliyordum, zira öyle olsaydım ilk önce Rüzgara acı çektirirdim. Korkak herif! Yapmadığıma göre demekki değilim?

Okulun kantinine girdiğimiz de cam kenarında ki masaya oturmuştuk. Deniz etrafa birkez göz gezdirdikten sonra bana döndü ve " Sen burada dur, ben yukarıdan sigara alıp geliyorum," diye konuştu.

Gözlerim endişeyle kısılırken sanki söylediği şeyi kantinde ki nöbetçi hocalar duymuş gibi telaşla onlara baktım. Deniz hareketleneceği sırada " Gerek yok, ben kullanmıyorum," diye engelledim, onu. Gözlerini birkez devirdikten sonra sesli bir şekilde nefesini dışarı verdi. Hey, ikişer dakika arayla iki kere göz devirmişti!

" Sana getirdiğimi kim söyledi? Kendim için getiricem."

" Hee, tamam ben bekliyorum."

Deniz kantinin kapısından sağa saptıktan sonra bende pencereden bahçeyi izlemeye koyuldum. Cem dediği gibi Elifle konuşuyordu. Elifin her ne kadar umrunda değilmiş gibi görünsede arada bir Cem'e bakışları kayıyor, Cem baktığında ise yeniden havaya bakıyordu. Gülme dürtülerim baş gösterirken başımı pencereden çekip içeriye baktım yeniden. Hala gülmeye devam ediyordum ki bakışlarımın Mert'in bakışlarına denk gelmesiyle gülümsemem bir anda yüzümde solmuştu.

Dikkatle bu tarafı inceliyor olması kaşlarımın çatılmasına neden olurken, kantinin bu kadar küçük olmasına bir kez daha küfür savurdum.

" Ne bakıyorsun, oğlum? Açıkta bir şey mi gördün?"

Mert söylediklerimin ona mı olduğunu doğrulamaya çalışırken, doğruluğunu ispatlamış olacak ki daha önce hiç şahit olmadığım bir şeyi yaptı ve kocaman gülümsedi.

" Hayır ama görmek isterdim." diye kinayeli konuştuğun da çatık olan kaşlarım iyice çatıldı ve dudaklarım sinirle aralandı.

Bana mı demişti, onu!?

" Vaktinde ananın açık yerlerini çok görmüşler ki ahmak'ın biri hormonlarına yenik düşmüş ve senin temelini atmış demekki. Orospu çocuğu!"

O sırada yanında ki arkadaşları anlaşmış gibi aynı anda Mert'e baktılar. Mert ise seyiren gözüyle direk bana bakıyordu. O an zaten rengi koyu olan gözleri iki kat daha koyuluğa erişmişti. Ellerini yasladığı sandalyenin arkasından çekerken " Dediklerine dikkat et, sürtük," diye tısladı.

KİMSESİZLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin