4. Bölüm

468 24 27
                                    


Rüzgar'dan

Nil'in ne dediğini anlamamıştım bile. Sadece boşluktan gelen, boğuk, anlamsız bir sesti. Hiçbir anlamı olmayan. Nedeni doruklara ulaşan öfkemdi şüphesiz. Sinir krizi geçirebilirdim, eşiğindeydim, biliyorumdum. Ve bunu başkalarının görmesini istemiyordum. Sinirden ağlamamı görmemeliydiler. Özellikle Aslı...

Bu yüzden Nil'in, diğer soru olduğunu tahmin ettiğim ses yağmurunu umursamadan masadan kalkıp hızlı adımlarla yemekhaneden çıkıp odama girdim. Kapıyı arkamdan kapatıp, sırtımı yasladım. Gözlerimi kapatıp derin derin nefes alıp vermeye ve saymaya başladım.

Bir... İki... Üç... Dört.... Beş....

Önceden hap yutardım sakinleşmek için fakat yan etkileri dayanılmaz boyuta ulaşmıştı. Açılan iştahımdan dolayı aldığım beş kiloyu vermek tam bir işkenceydi. Hele o baş dönmeleri, en dayanılmazıydı...

Kalp ritmim yavaşlayınca gözlerimi açtım ve Cem'i gördüm.

"Ov, tabii ki burdasın."deyip yatağıma uzandım.

"Sinir krizi?"diye sordu kendi yatağına uzanırken.

Cevap veremeden kapı açıldı ve Tunç içeri girdi. Kalp atışlarını buradan duyabiliyordum. Benden daha çok heyecanlanmıştı.

"Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun."

Bu hali benide germişti. Cem'e baktım. Kaşlarını çatmış Tunç'a bakıyordu. Doğru ya, hiçbir şeyden haberi yoktu. Bekleyebilirdi.

"Yoksa Nil öğrendi mi?"diye sordum içimden öğrenmemiş olmasını diliyerek.

"Tabii ki hayır geri zekalı. Öğrense burada olurdu."biraz sakinleşmişti.

"Ee ne söyledin ona?"

"Benim bu masada oturduğum için ve defteri yaktığım sana gönderme yaptığını."

"Ve o buna inandı mı?"

"Bilmem. Belki. Ne de olsa Mert'i tanıdığı söylenemez."

Ve Cem sonunda merakına yenik düştü.

"Siz iki dangalaktan biri bana ne olduğunu anlatabilir mi lütfen?"

"Mert geldi yemek yerken. Nil'de vardı. Az kalsın her şeyi öğrenecekti."

"Fenada olmazdı."dedi Tunç. Çatılmış kaşlarımızı görünce devam etti.
"Dostum o kız beni ürkütüyo. Gerçekten. Sanki heran bir şey yapcakmış gibi hissediyorum."

"Hislerinden yanılmazsın."dedim. Sesimde suçluluk vardı ve bu normaldi. Suçluydum.

"Ne?"

"Boşver. Bilirsin, Nil işte. Ne yapacağı belli olmaz."deyip ağlama mevzusunu biraz daha erteledim. Daha önemli işlerimiz vardı. Sağ olsun Cem bunun farkındaydı.

"Bakın, Mertgille ilgilenmemiz gerek artık."dedi avucunu açtı. Dikdörtgen şeklinde bir kağıt vardı. Küçük. Onuda açtı ve içindeki jileti çıkartıp bize gösterdi.

"Nabıcaz tıraş mı olucaz?"sesinde alay vardı Tunç'un. Şov yapmada sadede gel dercesine, sabırsızlıkla terbiyelenmiş bir alay.

"Yatağımın altında buldum."

"Yatağının altına niye baktın? Bi insan durduk yere yatağının altına niye bakar?" Bu Tunç ciddi konularda hiçte ciddi olamıyordu.

"Çünkü geri zekalı, Mert 'Yatağının altına bak, senin için bir şey bıraktım.' diye mesaj attı."

KİMSESİZLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin