1.Bölüm

440 31 16
                                    

# Multimedya Nil

2015

Nil'den;

Başını notlarından kaldıran müdüremiz kusursuz bir kavisle alınmış kaşlarını saç diplerine kadar kaldırarak " Anlatın bakalım," diye sorduğunda, Tunç " Hocam ne olduğunu anlamadan üzerime atladı. Bu kızın psikolojik sorunları var." diye ciyakladı.

İçimdeki katliama son verip bu defa baltamı yanımdakinin -Tunç'un- ses tellerine doğrulttum.

" Onun öncesini anlatmaktan niye çekiniyorsun, onu da anlatsana korkak!" diye karşılık verdim hararetle. Üste çıkmaya çalışıyordu!

" Hiçbir şey yapmadan üzerime atladın arıza!"

Tunç'un kulak tırmalayıcı sesini duymak bile öfkeyle dolup taşmama neden olurken sabır dilercesine havaya, ardından köpürmek üzere olan Pınar hanım'a baktım.

" Rüzgarın kitabını yaktın!"

Pınar hanım oturduğu yerde dikleşip sinirden kaskatı kesilen yüzünde ki kavisli kaşlarını daha da çattı.

" Ben öyle bir şey yapmadım!" diye kendini tekrar haksız yere savununca bir an için bulunduğumuz konumu tamamen unutup yapıştım Tunç'un yakasına.

" Ulan bari adam ol da yaptığının arkasında dur!"

" Nil!" Pınar hanımın adımı haykırmasıyla Tunç'un esir aldığım yakalarını yavaşça serbest bıraktım. " Bir daha sakın benim karşımda bu hareketleri sergileme!"

Anlattığım onca şeye rağmen hala beni azarlıyor olması içimdeki volkanı ateşlerken " Yalan söylüyor!" diye çıkıştım.

" Rüzgar'ın kitabını yaktı! O kitabın içinde anne ve babasıyla beraber olduğu bir fotoğrafı vardı! Bu çocuk dayağı hak etti!"

Tunç'un savunmasına attığım atış yerini bulmuş olacak ki konuştuğun da sesini toparlamakta zorlanıyordu.

" Ben içinde o fotoğrafın olduğunu bilmiyordum."

Adımlarımı tekrar Tunç'a yönelmelerini önlemek için büyük bir çaba harcarken " Yaktığını kabul ediyorsun yani!" dedim soluk soluğa.

Bir anlık afallamayla yüzü sarsılırken " Cezalısınız!" diye kükredi Pınar hanım.

Sesi kulak zarımı titreten hiddetiyle zihnimde yeni öfkelere kucak açarken şaşkınlıkla müdürenin yüzüne bakıp " İyi de cezayı hak eden o, ben değilim!" diye çıkıştım tekrar.

Parmaklarım kendimi dizginlemek için tişörtümün eteklerini sıkarken " Önce," dedi sesindeki otoriter tonuyla. " Bir daha sakın bana sesini yükseltme aksi takdirde sadece yurt koridorlarını temizletmekle kalmam."

Otoriter tavrını ya da aşağılayıcı bakışlarını göz ardı edip muzipçe gülümsedim. Tunç'un yaptığı onca şeye rağmen benimde cezalandırılmam haksızlıktı. Ama ben, bu cezayı elbette ki çekmeyecektim!

" Şimdi ikinizde çıkın odamdan! Malzemeleri Şükrü gösterecek sizlere." Pınar hanım işaret parmağıyla kapıyı işaret ettiğin de daha fazla durmayıp odadan çıktık.

Beyin hücrelerimi ele geçiren öfkeyle Şükrü abinin arkasından yürürken ' Hadi diğer gözünü de morart' diye haykırıyordu içimde ki ses.

" Gözün." diye seslendim Tunç'a, otuz iki diş sırıtarak. " Sanırım ne zaman göz göze gelsek gurur duyacağım kendimle."

Yarasına tuz bastığım Tunç, ilk ağlar gibi oldu fakat hemen kendini toparlayarak " Onun da hesabını sorucam arıza. Güzel yüzüm ne hale geldi ya!" diye söylendi. Aptal! Bu haliyle beni korkutmak değil de ne kadar keyiflendirdiğinin farkında bile değildi.

KİMSESİZLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin