12. Bölüm

337 18 62
                                    

Rüzgar'dan

"Şimdi, doğum günü tam olarak ne zaman?"diye sordu Deniz. İkinci sigarasına başlamıştı geldiğimizden beri ve on dakika bile olmamıştı.

"Yarın değil ondan sonraki gün. Büyük ihtimal akşam olmadan gider."dedim düşünceli bir şekilde. Düşünceliydim. Cem yurttan gidecekti ve hakettiği şekilde uğurlamamız gerekiyordu.

"Hâlâ ne yapacağımıza karar veremedik. Cem Pınar'ın yanından gelmiş olabilir."dedi Tunç.

Pınar Cem'i yanına çağırmıştı. Büyük ihtimal buradan çıkınca ne yapacağını konuşmak için.

"Tamam."deyip ayağa kalktım ve ellerimi hızlıca birbirine vurdum. Üçümüzünde üstünde cenaze havası vardı. Neşelenmemiz gerekiyordu. Cem bunu isterdi.

"Deniz,"dedim Deniz'i işaret ederek."Doğum günü güzel bir pasta, içecek ve çerezleri filan hallet. Aynı zamanda doğum gününden önceki gece sarhoş olması lazım."
Biraz duraklayıp düşündüm. En uygun içki rakıydı.
"Rakı. Yarın gece yarısına kadar halletmen gerek. Halledebilir misin?"

"Hallederim ama ucuz olmucak Rüzgar."dedi kafasını sallayarak.

Elimi arka cebime götürdüm. Bin tlnin hepsi oradaydı. Zarfı Deniz'e uzattım.

"Hiçbir masraftan kaçınma."dedim.

Zarfı alıp içine baktı ve şaşkınlıktan ağzı açık kaldı, elindeki sigarayı unuttu. Büyüyen kül pantolonuna döküldü. Elinin tersiyle külü yere itti.

"Nereden buldun bu kadar parayı?"diye sordu zarfı sallayarak.

"Üzgünüm ama söyleyemem kanka. Anla beni."dedim. Anlayışlı bir kızdı neyseki.

"Ben nabıcam?"diye sordu Tunç.

"Sadece bunlardan Cem'in haberi olmayacağına emin olsan yeter."deyip eski ve kırık merdivene yaslandım.

"Hayır."deyip ayağa kaltı Tunç. Kapıya doğru yürüdü, yavaş yavaş. Kapının önüne gelince durdu kafasını omzunun üstünden çevirdi.

"Ben,"dedi ve sesini yükselterek devam etti. "Tunç Demir, kendimiiiğ Cem'in sigara tedarikçisi ilan ediyorum." Aynı yüksek ve ağır ses tonuyla devam etti.
"Ne zaman, Cem'in sigaraya ihtiyacı olursa, ben orada olacağım!"dedi ve kafasını çevirdi ve kapıyı açıp bodrumdan çıktı. Kapıyı arkasından sertçe çekti. Demir kapı büyük bir yankıyla kapandı ve hemen ardından yeniden açıldı.

"Ben yemekhaneye çıkıyorum. Haberiniz olsun da."dedi ve kapıyı bu sefer yavaşça kapattı.

Deniz'e baktım. "Tunçda ne buluyosun anlamıyorum."dedim hafifçe sırıtarak.

O da ayağa kalkıp kapıya gitti. "İşin güzelliği orada işte. Herkes anlayamıyo."dedi ve göz kırpıp gitti.

Öğlen yemeğinde Cem yoktu. O yüzden hızlıca yiyip, oyalanmadan Tunçla odaya çıktık. Resim çizdiği defterin sayfalarını yırtıyordu teker teker. Dudakları düz bir çizgi haline gelmişti sinirden.

"Ne yapıyon lan?"diye sordum ve elindeki deftere yapıştım. Önce biraz direndi ama defteri bıraktı. Yatağına attı kendini.

"Söylesene olum ne oldu?"diye sordum defteri komidine koyarken. Tunç yerdeki yırtık kağıtları topluyordu.

"Siktir et."dedi.

"Pınar mı?"

Tunç kağıtları toplamayı bitirip yatağına oturdu. Cem güldü.

KİMSESİZLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin