"Ve basket! İzle de nasıl oynanır öğren kaptan!"
Sirius gösterişle bir üçlük atışı daha sayıya çevirirken, "kaptan" sırıtarak en yakın arkadaşının yanına koşturup sırtını pat patladı, sonra kuş yuvasını andıracak derecede karmaşık siyah saçlarını biraz daha karıştırıp tribünde izleyen kızıl saçlı sevgilisine el salladı. Düdüğüne asılınca sahaya dağılmış olan takım üyeleri durdular.
"İyi iş çıkardınız, millet!"dedi James coşkuyla. "Bugünlük bu kadar yeter. Maça sadece bir hafta kaldı, o yüzden yarın aynı saatte burada olmayı unutmayın!"
"Tamam kaptan..."
"Görüşürüz Potter!"
"Rezil edeceğiz onları, değil mi kaptan?"
Tam bir hay huy içinde Hogwarts Lisesi basketbol takımı sahayı terk ederken, tribünde antrenmanı izleyen öğrenciler de yavaş yavaş dağılmaya başladılar, James'le beraber sahada kalan Sirius tişörtüyle yüzündeki terleri silerken James çoktan kendini yere atmış oturmuştu bile. İki kız iki erkek tribünden inerek yanlarına koştururken Sirius da yere, arkadaşının yanına çöktü.
"Jessica gelmedi mi yine?"diye sordu James tribünden gelen gruba doğru bakarken.
"Gelmedi." Sirius bağcıklarını bağlamak için ayaklarını öne uzattı. "Maçı izleyecekmiş, antrenmanları izlemenin anlamı yokmuş."
James yan gözle canı sıkkın görünen arkadaşına baktı, kaşlarını çatarak, ama bir cevap veremeden diğerleri yanlarında bitti.
"Hey..." Lily eğilerek onun boynuna sarılırken James gülerek kız arkadaşını yanına çekti, dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.
"Gerçekten harika oynuyorsunuz, kazanmama ihtimalimiz sıfır bence..."dedi Peter coşkuyla.
"Kazanmama ihtimali? O da ne?"dedi Nola. Yeşil dar tişörtünün altına bol bir kapri giymişti, turuncu saçları tam tepede küçük bir kuyruk ya da tüy gibi toplanmıştı bugün, neşesi yerinde görünüyordu.
Gürültüyle antrenman ve onları bekleyen maç hakkında bir sohbete giriştiler –en az ilgilileri Lily ve Remus'tan basket manyağı James, Sirius ve Nola'ya kadar hepsi. Sahanın ortasına genişçe bir çember şeklinde yayılmışlardı, spor salonunun anahtarı James'te olduğu için rahattılar.
"-tabi daha önce oynamadığımız bir rakip, geçen yıla kadar bir takımları bile yokmuş. Ama rehavete kapılmamak lazım, acemi olsalar da bizi zorlayabilirler, zavallı Beauxbatons Lisesi'nin başına gelenin bir benzerini yaşamak istemeyiz."
Küçük bir köy takımına 50-27 yenilerek madara olan ezeli rakiplerini hatırlayıp neşeyle gülüştüler. Lily söze karıştı.
"Duyduğum kadarıyla alt sınıflardaki şu Clara denen kız da ponpon kızlara katılmış. Hani Sirius'a hasta olan..." Herkes kıkırdarken Sirius yüzünü buruşturdu.
"Şu kendini kâinat güzeli sanan esmer kıvırcık değil mi o?"
"Ta kendisi."diye kıkırdadı Nola. "Bu yıl seni elde etmeye kesin kararlıymış diyorlar."
"Dalga geçme..."dedi Sirius. "Senin ponpon kız olabilme ihtimalin bile benim onula çıkma ihtimalimden yüksek. Hem benim sevgilim va-ahh..."
Nola kolunun üst kısmına sıkı bir çimdik atınca Sirius acıyla bağırdı.
"Ne demek o, beyefendi?"
Sirius onun hiddetli bakışı karşısında sinerken eğlenceye şahitlik eden diğerleri sırıtmalarını gizlemeye çalıştılar.
![](https://img.wattpad.com/cover/46439710-288-k682973.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Arkadaşım
Fanfiction"En yakın arkadaşlar bazen her şeyinize karışır. Aşk hayatınıza bile..." Sirius Black, lisede son senesindeyken artık ciddi bir ilişki yaşamak istemektedir ve okulun popüler kızlarından Jessica Brady’ye abayı yakmıştır. Onu elde etmek için yardımını...