Sirius, Starbucks'ın kapısını itip içeri girdiğinde, yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Gözleriyle içeriyi tarayarak diğerlerini bulmaya çalıştı ve kafenin en kuytu köşelerinden birine konuşlanmış olan dört kişiyi gördü. Ve ne yazık ki, içlerinde sadece bir tane kızıl kafa vardı. Sirius içinden küfrederek onların masasına doğru ilerledi.
"Hey Sir-" James'in onu selamlamak için kaldırdığı eli havada kalırken, cümlesini yarıda kesti. "Nola nerede?"
Sirius beş karış asık bir suratla masaya gelip kendini bir sandalyeye adeta atarken, hepsi merakla ona bakıyordu, sıkıntıyla ofladı.
"Tartıştık... Ya da, öyle bir şey işte."
"Ne?" İlk tepki veren Lily olmuştu, beyaz teni kızgınlıkla kızarmaya başlarken yırtıcılıkla Sirius'a döndü. "Ne demek tartıştık?"
Sirius başını masaya koyup ellerinin arasına alırken tekrar ofladı.
"Bilmiyorum, bilmiyorum... Çok saçma sapan şeyler oldu ve-kütüphanedeydi, ben... Çıktı ve buraya gelir sanmıştım."
"Eee-peki..." James çekingence araya girmeyi denedi, bir yandan da tedirgince Lily'yi gözlüyordu. "Şey-niye tartıştınız ki?"
Sirius kafasını kaldırıp üzgün bir yüz ifadesiyle onlara bakarken bir sessizlik oldu, gerçi Lily her an bu sessizliği bozabilecekmiş gibi duruyordu. Sirius iç çekti ve kütüphanede olanları en iyi nasıl anlatabileceğini düşünerek tane tane konuşmaya başladı.
"Onu almak için kütüphaneye gitmiştim..."
"Eee?"diye daldı Lily hırçınca. Sirius ona aldırmadan devam etti.
"Gittiğimde bir deftere bir şeyler yazıyordu, ben iyice yanına gelene kadar beni fark etmedi bile. Ben de ona o defterde ne olduğunu sordum." Lily'nin kaşları havaya fırlarken, Remus onaylamazca iç çekti. "O da paniğe kapıldı, defteri kenara itti, bir şeyler geveleyip hemen kalkmaya yeltendi. Ben de..." Duraksadı.
"Sen de ne?"dedi Lily şüpheyle.
"Şey..."dedi Sirius cılızca. "Çok tuhaf davranmışı ve-siz de biliyorsunuz, zaten son zamanlarda haddinden fazla tuhaf davranıyor. Ben de onu kolundan tuttum ve- probleminin ne olduğunu sordum."
"Ah, yalnızca burnunu sokmamayı beceremezdin, değil mi?"dedi Lily burnundan soluyarak. Sirius ona masum bir bakış göndererek olduğu yerde birazcık büzüldü.
"Sadece bir derdi olup olmadığını öğrenmek istemiştim. Ama o pancar gibi kızardı ve- kaçtı..."
Sirius'un sözlerini bitirmesiyle bir sessizlik oldu. Kimse ne diyeceğini bilemez gibiydi, Lily kızgın, Remus düşünceli ve James ile Peter kafaları karışmış görünüyorlardı.
"Gerçekten- belki üzerine fazla gitmişsindir."dedi Remus yavaşça. Lily öfkeyle kollarını kavuşturup hepsine pis pis bakarken araya karıştı.
"Evet, belki her zamanki gibi o küçücük beynin nerede duracağını kestirmeye yetmemiştir."
"Lily..."diye mırıldandı James dehşetle.
"Ne?"diye çıkıştı Lily. "Onu utandırmak zorunda değildi!"
"Sorun da o ya!"dedi Sirius, çileden çıkmış görünerek. "Utanmasını gerektirecek bir şey yoktu..."
"Sirius..."dedi Lily öfkeyle başını iki yana sallayarak. "İnan bana, sen hayatta gördüğüm en duygusuz, en aptal, en anlayışsız adamsın."
Sirius onun sözlerine kaşlarını çatar ve James ikisinin arasında çaresiz kalmış görünürken, Lily ikisinin de bir şey söylemesine fırsat vermeden sandalyesini geriye itip kalktı. Çantasını alıp hızlı adımlarla kafeyi terk ederken, dört erkek, arkasından bakmak dışında bir şey yapamadılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Arkadaşım
Fanfiction"En yakın arkadaşlar bazen her şeyinize karışır. Aşk hayatınıza bile..." Sirius Black, lisede son senesindeyken artık ciddi bir ilişki yaşamak istemektedir ve okulun popüler kızlarından Jessica Brady’ye abayı yakmıştır. Onu elde etmek için yardımını...