Geçen gece Özgür'ün gelmesinin ve biraz madde almamızın ardından uzun bir gece yaşamıştık. Sabah kalktığımda ise başım ağrıyordu.
Yataktan kalkmaya çalıştım. Nefesimin hızlanması bir atak geçirdiğimin göstergesiydi. Kendimi durdurmaya çalıştım. Nefesimi kontrol edemiyordum. Aldığım hiçbir nefes yeterli gelmiyordu. Dün gece Özgür'ün uyarılarını dinlememiştim fakat pişmanlık duygusunu hissetmiyordum.
Yataktan yere düştüm. Özgür'ün hala evde olmasını umut ediyordum. Ayağa kalkmaya çalıştım fakat bu denemem şifonyerdeki birkaç eşyanın yere düşmesiyle sonuçlandı. Başım dönmeye başlamış, nefes alışverişlerim hala düzensizdi. Kalp atışlarım kulaklarımda çınlıyor bu atak lanetinin hemen geçip gitmesini istiyordum.
Durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu, bu yüzden kendimi bıraktım. Ne olursa olsun umrumda değildi artık. On, on beş dakika sonra omzumda hissettiğim eller beni kendime getirmişti. Tamamen hissizleşmek üzere olan bedenimi yerden kaldırdı, yatağa yatırdı.
Gözlerimi açmak istiyordum fakat denemek ve istemekten başka bir şey yapamıyordum. Kulaklarımda hala çınlayan sesler beni artık korkutuyordu. İlk defa bir atağım bu kadar canımı yakmış ve uzun sürmüştü. İstemsizce bir çığlık attım. Sanırım bu çığlık vücudumun artık dayanamadığını gösteriyordu.
~
~
~
Dakikalar sonra atağım sonunda geçtiğinde yavaşça gözlerimi açtım. Yanaklarımdaki damlaları ve sıcak ıslaklığı hissettiğimde ağladığımı farkettim, istemsizce.Yanıbaşımda elimi tutarak uyuyan Ege'ye baktım. Sanırım bu halimi Ege'nin görmemesi gerekiyordu. Uyandırmamak ve soru yağmuruna tutulmamak için yavaşça hareket ettim.
Mutfaktan gelen sesler Özgür'ün de evde olduğunu gösteriyordu. Sessizce odadan çıkıp Özgür'ün yanına gittim.
Tezgahın başında bir şeyler atıştırıyordu. Beni görünce yapabildiği en kızgın bakışı yapmaya çalıştı. Bu atağın suçlusu olarak kendini gördüğünü biliyordum fakat onu ben zorlamıştım.
"Yapma" dedim, filmlerdeki köpek bakışını yapmaya çalışarak.
"Asya bu şaka değil!" Onu ilk defa bu kadar ciddi görüyordum.
"Üzgünüm ama beni en çok sen anlamalısın" diyerek çıkıştım.
"Annenin ayarladığı doktora düzenli gideceksin!"
"Ama...
Sözümü kesen Ege'ydi.
"Aması falan yok Asya" sesini duyduğumda şaşkın bir şekilde arkamdaki Ege'ye döndüm.
"Özgür anlattı. Biliyorum her şeyi. Hem neden benden sakladın? Herneyse o doktora gideceksin gerekirse ben götüreceğim fakat kesinlikle gideceksin Asya Hanım"
Diyecek bir şey bulamıyordum. Bir yanda en yakın arkadaşım diğer yanda ilk aşkım, ve ikisi arkamdan iş çeviriyorlardı. Sanırım bu sefer kaçmak gibi bir lüksüm yoktu.
"Ne zaman gidiyoruz?"
"Kahvaltıdan sonra" diyerek yanıtladı Özgür.
Özgür'ün ciddiliği beni gerçekten ürkütüyordu.
Kahvaltı boyunca kimse tek kelime etmedi. Sofrayı toplayıp hazırlandıktan sonra Ege'nin arabasıyla yola çıktık. Tedavi olmayı hiç istemesem de sabah yaşadığım olay diğerlerine benzemiyordu.
Ben, sanırım ilk defa ölümden korkmuştum.
Doktora geldiğimizde Özgür ve Ege kaçmamam için kapının önünde bekliyorlardı.
