Sar, hoş olalım

51 3 0
                                    

Bölüme başlamadan önce bu güzel kapak tasarımı için WKYM'e teşekkür etmek istiyorum.

Ege olduğuna emin olduğum adama minik ve korkak adımlarla ilerlemeye başladım. Bankta bıraktığım Özgür ise arkamdan sesleniyordu. Sanki arkama dönsem biraz ilerimdeki hedefim toz olup uçacak gibi geldiğinden, bakmadım arkama.

Sonunda kalabalığın arasından sıyrılıp ulaştığım adamın koluna dokundum. Bana doğru döndü. Anlamsızca baktı uzun süre. Bir şey söylemeye fırsat bulamadan Özgür yanımda belirdi. Bir Özgür'e bir de karşımda duran yabancı yüze bakıyordum. Özgür adama birkaç şey söyleyip bana döndü;

"Hadi Asya, gidelim."

Gözlerim dolmuştu. Adamın Ege olduğundan o kadar emindim ki...

"Ama Özgür, o Ege'ydi." Dedim hafif buğulu gözlerimi Özgüre çevirip. Özgür kollarımdan tutup beni iteklemeye devam etti. Az önce oturduğumuz banka oturdu tekrar. Benim de oturmam için bir işaret yaptı. Yanına oturduğumda konuşmaya başladı;

"Odaklan güzelim. Buraya mutlu ve sağlıklı bir hayat için, yeni bir başlangıç için geldik. Odaklan."

Kafamın karışık olduğunu biliyordum fakat hayal mi görmüştüm yani? Deliriyor muydum şimdi de? Ege'yi hissettiğime, onu gördüğüme emindim. Yanlış olan neydi?

Özgür'ün söylediklerine karşılık kafamı salladım ve gitmek istediğimi belirterek ayağa kalktım. Özgür'ü beklemeden yürümeye başladım. Gözlerimi hala kalabalığın arasında gezdiriyordum. Ege bir yerden çıkmalıydı.

Yüzümde sahte bir gülümseme oluşturup arkamda ilerleyen Özgür'e döndüm,

"Hadi!" Dedim elimle 'gel' işareti yaparken.

Özgür adımlarını hızlandırıp yanıma geldi. Biraz daha yürüdük kalabalığın içinde. Mağazaları girdik, yemek yedik, sokak başlarında minik oyunlar oynadık.

Hava yavaş yavaş kararırken gökyüzüne bakmaktan kendimi alamıyordum. Kaldırımın kenarında durup yıldızları incelemeye başladım. Ben gökyüzüne bakarken yanımda, Özgürün de beni izlediğini farkettim. Kafamı ona çevirdim, gözlerini kaçırdı birden.

"Hadi yürüyelim." Deyip hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Bu hareketine anlam verememiş olsam da arkasından koşup koluna girdim.

Küçük ama sevimli bir sokağa girdik. Az önceki kalabalığın aksine burada ıssız denecek kadar az insan vardı. Sessizdi, huzurluydu. Kapısı masmavi kendisi ise pespembe bir yere girdik. İçeride birkaç kişi oturup bir şeyler içiyor, bir çift sarılıp birbirlerine bir şeyler anlatıyordu.
Onlarca boş masadan birini seçip oturduk Özgürle. Japon tatlarını pek bilmediğim için siparişi Özgür'e bırakmıştım yine.

Masamız birkaç tabak yiyecek, içki ve birçok mumla süslenmişti. Rengarenk mumlar o kadar hoştu ki. Yıldızlardan gözlerimi almamı sağlamıştı.

"Beğendin mi?" Dedi Özgür. Kafamı salladım gözlerimi masadan ayırmayıp. Özgür elini yüzüme doğru sallayıp;

"Heeey?" Dedi gülerek. Kafamı kaldırıp Özgür'e baktım. Konuşmaya başladı,

"Bu gece sağlam içeceğiz anlaştık mı?"

"Anlaştık!" Dedim minik içki bardağını kaldırıp Özgüre uzatırken. Uzattığım bardağı aldı elimden, doldurdu. Sonra kendi bardağına döndü. Onu da doldurunca havaya kaldırdı. Benim bardağımla tokuşturdu. Aynı anda içmeye başladık. Özgür boş bardağı masaya koyarken benim bardağımın yarısı hala doluydu.

"Sevme Beni"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin