Kitabı kaptığım gibi kapıdan dışarı çıkmak için bir hamle yaptım. Aklımda şüphelerim yok değildi. Bu kadar basit olması beni kuşşukalndırıyordu. Ama bir taraftan da neden bu sefer şans benden yana olmasın ki diyorum. Kapıyı hafifçe araladım ve koridorda kimse var mı diye baktım. Kimsenin olmadığına emin olduktan sonra dışarıya ilk adımımı attım. Arka tarafa gelmelerini söylemiştim ama arka tarafa nasıl çıkıldığı ile ilgili herhangi bir fikrim yoktu. Daha fazla vakit kaybettiğimde süphelebilirlerdi. Telaş yaptıkça hata yaptığımı düşünmeye başladım. Elim ayağım bir birine dolandı. Kalbim ağzımda atıyordu. Elimde koca kitapla dışarı çıkamayacağıma göre kitabı yerine bırakmam lazımdı. Cidden iyi sıçtım. Kapıyı açmak için anahtarı cebimden çıkarttığım sırada birinin konuşmasıyla kala kaldım.
" senin aşağıdaki yemekte olman gerekmiyor muydu?". Arkam dönük olduğundan kimin dediğini bilmiyordum ama önümü dönmeye de pek niyetim yoktu. Anahtar kilide takılı biçimde dondum kaldım. Ne arkama dönebiliyordum nede konuşabiliyordum.
"Sana diyorum!" diye yeniledi sorusunu arkamda ki çocuk. Bende daha fazla dayanamadım ve arkama döndüm.
Çocukla göz göze gelince bana banyoyu gösteren çocuk olduğunu anladım. İsmini bilmediğimden bir şey söyleyemedim. Elimdeki kitaba doğru bakışları kayınca önce gözbebekleri hızla büyüdü. " Onu nasıl aldın?" diye sordu. Fazlasıyla şaşırmış görünüyordu. Ne yapacağımı ya da ne söyleyeceğimi bilmediğimden olduğum yerde çocuğa bakıyordum. Bana doğru yaklaştı ve yüzüme doğru eğildi. " Bu kitabın sende olduğunu görseler başına gelebileceklerden haberin var mı?"
Yutkundum ve "Evet." Dedim sessizce ve ekledim. " o yüzden senden bu kitabı kimse görmeden dışarı çıkarmanı istesem ne derdin?" diye sordum bir anda aklımda geçenleri fazlasıyla sessi söylemiştim. Klaus'un çok yakınının askerleri gibi bir şeydi onlar ve asla ona karşı bana yardım etmezdi. Ağzımı açtım ve "Unut gitsin. Şaka sadece." Dedim ve gitmek için bir hamle yaptım. Hemen önümü kesti.
"Nereye küçük hanım daha bana bu kitapla ne yapacağını anlatmadın!" diye sordu. Ellerini iki yanımdan arkamdaki duvara koymuştu. Korkumun daha da arttığını hissedebiliyordum. Yinede bu kitabın buradan çıkması gerekiyordu. Bir balığın son çırpınışlarıydı benimkisi. Beni Klaus'a ya da Marcel'e söyleyeceği kesindi. Çocuk yeniden konuşmaya başladı.
"Peki, küçük hanım. Senle ufak bir anlaşma yapalım o zaman. Sen bana kanından bir şişe ver bende senin bu kitabı dışarı çıkarmana yardım edeyim." Dedi. Neden herkesin derdi benim kanımla? Yinede benim kanımı neden istediğini anlamıyordum.
"Neden?" diye sordum tepkisizliğimi koruyarak.
"Çünkü ona ihtiyacım var. Tıpkı şuan senin bana ihtiyacın olduğu gibi." Dedi. Daha fazla oyalanma şansım yoktu. Üste çıkalı çok olmuştu. Yapmamam gerektiği halde ona güvendim.
"Peki, ama acilen aşağıya geri dönmeliyim. Şöyle yapalım; sen kitabı arka tarafta bekleyen arkadaşlarıma getir. Onlar içinden ihtiyaçları olanı aldıktan sonra bu anahtarla kitabı eski yerine koy." Dedim kapının kilidine takılı anahtarı göstererek. Daha sonra anahtarı delikten aldım. " bir şekilde anahtarı bana ver. Yerine koyma olayını ben hallederim. Klaus'un evini zaten biliyorsun. Gece saat 02.00'de evin arkasına gel. Kanımı o zaman vereceğim." Dedim. Omuz silkti ve "Bana uyar." Dedi benim aksime gayet rahat biçimde. Kitabı ona doğru uzattım. " İyi şanslar." Dedim. Anahtarı da ona doğru uzattım. Ona güvenmekle hata mı yapıyordum bilmiyordum ama başka şansım yoktu. Çocuk vampir hızıyla merdivenlerin altına indi ve orada durdu. "Bu arada ben Diego." Dedi ve aynı biçimde hızla gözden kayboldu. İçimden "İyi şanslar Diego." Diye fısıldadım ve bende alt kata doğru indim. Kapıdan içeri gireceğim sırada aklıma bizimkileri uyarmadığım geldi ve hemen onlara kısa bir mesaj çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAROLİNE PETROVA (klaroline)
ФанфикHayatta her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir. Beklemediğiniz bir anda tüm hayatınız mahvolabilir. Bazen bunun nedeni zaaflarınız, bazen arkadaşlarınız, bazense tamamen kendinizsinizdir. Peki Caroline'nin zaafları neler!?