" Benim yerime Kira'yı koyduğunuzu anlamayacaklar mı sanıyorsunuz? En büyük aptal bile bunu anlayabilir. Öğrenince size olacakları düşünemiyorum bile. " dedim sinirle hırlayarak. 1 haftadır aynı yerde çok az bir miktar kanla kimseden haberim olmadan yaşıyordum. Gördüğüm tek yüz Diego ve arada Marcel'in yüzüydü. Bazen delirdiğimi düşünüyordum. Aklımı falan kaçırmış olabilirdim. Bazen o kadar çaresiz hissediyordum ki bunların hepsinin bir rüya olduğuna kendimi inandırıyordum. Sonra Diego'nun her sessiz duruşumda elindeki bıçağı tenime batırmasından bunların tamamen gerçek olduğunu anlıyordum. Birkaç gündür Diego kanın yanında başka bir sıvı daha getiriyordu ve içmemi istiyordu. Her direnmeme karşılık elindeki o lanet olası mineli bıçağı kullanıyordu. Bir keresinde saatlerce dayanmıştım. Bıçağı gözüme saplayana kadar.
Son zamanlarda getirdiği içeceğin miktarını arttırmıştı. Artık dayanmayı bırakmıştım. Tek yaptığım arkasından küfürler savurmak ve debelenmekti.
" bazen cidden çok komik olabiliyorsun. Madem Klaus bu kadar akıllı ve senin yokluğunu anlayabiliyor o zaman neden hala seni bulamadı? Yâda bulmak için herhangi bir girişimde bulunmadı."
Aklımı kurcalayan diğer bir şeyde buydu. Neden hala beni bulamamışlardı?
Ben mi bulunması zor bir yerdeydim yoksa onlar mı beni bulmak istemiyorlardı?
Acaba kiranın cidden ben olduğuma inanmış ve onu arkadaşlarımın yanına mı vermişlerdi?
"Sana neden inanayım ki? Beklide şuan bir yerlerde beni arıyorlar ya da çoktan bulup sahibin olan Marcel'i öldürüyorlardır." Dedim bir umutla.
KİRA
Saat sabahın 8'i olmak üzereydi. Kuş tüyü yastığımda yatarken son 1 haftanın ne kadar mükemmel olduğunu düşündüm. Klaus Caroline olarak düşündüğü beni kendi odasının karşısında ki odaya yerleştirmişti. 7/24 beraberdik. Beni yalnız başıma tuvalete bile göndermeyecekti elinde olsa. Caroline'nın salak arkadaşları 4 gün önce beni almak için gelmişlerdi. Her ne kadar Caroline gibi düşünmem gerektiğini bilsem de Klaus'u bırakmak istemiyordum. Neyse ki Klaus bu konuyu çoktan halletmişti. Mikael'ı bulup öldürene kadar Klaus'un yanında kalacaktım. Ve bu süre sonsuzluk anlamına geliyordu. Sevdiğim adamın kollarında sonsuzluğu yaşamak kadar muhteşem bir duygu daha tatmamıştım. Her şey benim istediğim gibi gidiyordu. Hiçbir sorun ya da hiç bir şey Klaus ile arama giremezdi. Gerekirse herkesi öldürürüm ama Klaus ile arama kimsenin girmesine izin vermem. Odanın kapısı hafifçe tıklandı. Hemen üstümü düzelttim ve girebilirsin diye seslendim. Klaus ç-önce başını hafifçe kapıdan içeriye uzattı. Ardından içeri girerek yanıma yaklaştı.
"Günaydın uykucu. Bugün çok işimiz var hadi kalk bakalım." Dedi. Hemen otuz iki diş gülümseme başladım.
"Size de günaydın bey efendi. Bugün ki işlerimiz neymiş acaba?" dedim.
"Öncelikle güzel bir kahvaltı hazırlayalım ardından dışarıya biraz yürüyüşe çıkarız." Dedi. Kafamı olur anlamında salladım.
"Sen alt kata in ben hazırlanıp geliyorum." Dedim. Gülümseyerek odadan çıkınca hemen yataktan fırladım ve banyonun yolunu tuttum. Yüzümü güzelce yıkadıktan sonra hafif bir makyaj yaparak kıyafet dolabımın önüne geçtim. Alttan mavi bir Jean şort üstende beyaz bir askılı bluz alarak dolabın kapağını kapattım. Masanın üzerinde duran sırt çantasını elime aldım ve havanın soğuması ihtimaline karşı bir hırkayı içine koydum. Klaus yanımdayken başka bir şeye ihtiyacım olmayacağından saçlarımı açık bırakıp odadan çıktım.
Alt kata indiğimde kahvaltı masası çoktan hazırlanmıştı.
"Hani beraber hazırlayacaktık?" diye sordum Klaus'a.
"Elijah ile Rebekah dışarı çıkarken hazırlayıp gitmişler." Hafifçe gülümsedim. Klaus'la beraber sofrayı hazırlamak daha eğlenceli olacak olsa da masaya oturdum. Masaya hafifçe göz attıktan sonra Klaus'un en sevdiği yiyecek olan balı gördüm. Hemen bir dilim ekmek kaparak üzerine balı sürdüm. Klaus'un tabağına ballı ekmeği koyarken gülümsedim.
"En sevdiğinden." Oda bana karşılık olarak gülümsedi ve ekmeğini yemeye başladı. 15–20 dk kadar bir süre geçtikten sonra beraber evden çıktık ve yürümeye başladık. Ana yola çıkıp sokak boyunca yürürken birden boynumdan tutulup duvara itildim. Klaus elini sertçe boynuma bastırırken nefes almaya çabalıyordum.
"Caroline'na ne yaptın?"
***************************
Çok kısa bir bölüm olduğunu ve geç yazdığımı farkındayım ama bilgisayarım bozulduğu için yazamadım. Şuan bu bölümü bin bir zorlukla yazdım. Sınav haftam olduğu için bir süre daha yazamayacağım. Okuduğunuz ve yorum yapıp beğendiğiniz için hepinize şimdiden teşekkürler. Sevgilerimle...
ELİF
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAROLİNE PETROVA (klaroline)
FanfictionHayatta her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir. Beklemediğiniz bir anda tüm hayatınız mahvolabilir. Bazen bunun nedeni zaaflarınız, bazen arkadaşlarınız, bazense tamamen kendinizsinizdir. Peki Caroline'nin zaafları neler!?