KLAUS
Ne demek sen kimsin?" dedi kira korku dolu gözlerle bana bakarken. Kolumu iyice boğazına bastırdım.
"Sen kiminle oyun oynadığını sanıyorsun?" dedim sertçe bakarak. Bir şey demek için ağzını açtı ama daha sonra tekrar kapattı. Sessiz bir biçimde gözlerimin içine bakıyordu yardım istercesine.
"Caroline nerede?" diye sordum elimden geldiğince sakin bir tonda konuşmaya çalışarak.
"Bilmiyorum." Diye fısıldadı korku dolu gözlerle. Yanağından süzülen bir damla yaş kolumu ıslattı. Elimi sinirle yüzünün yanında duran duvara vurdum. İstesem ona zarar verebilirdim ama Caroline'nın yerini öğrenmem gerekiyordu.
"Konuşsana!" diye bağırdım. Daha yüksek bir sesle ağlamaya başladı. Sesinin duymak daha fazla sinirlenmeme neden oluyordu.
"Ağlama! Yaptığın şeyden sonra ağlama."
Kira'ya zarar veremeyeceğimi biliyordum. Ona zarar vermek sevdiğim kadına zarar vermek demekti. Caroline'na zarar vermek demekti...
"Ben hiçbir şey yapmadım." Dedi titreyen sesiyle.
"Ne demek hiçbir şey yapmadım? Madem bir şey yapmadın neden Caroline burada yok?" diye sordum. Ağlamaları şiddetlendi ve üzerime doğru gelerek bana sarılmaya çalıştı.
Elimle onu ileriye doğru ittim.
"Nasıl da düşünemedim bu zamana kadar? Mikael'in ortadan kaybolması, senin burada kalmak istemen, bana yakın olma çabaların." Derin bir nefes aldım. "O mu seni tekrar getirdi buraya?" dedim. Cevap vermedi. Yalnızca gözlerimin içine bakmakla yetindi.
"Sana diyorum! O mu yaptı bunu?" diye bağırdım.
"Evet!" diye haykırdı. "Nalet olsun ki evet. Evet, hala seni seviyorum ve evet seni iyiliğin için sırf seni korumak ve sana yeniden yakın olabilmek için. Hiçbir boktan haberin yok. Gözün o kızdan başkasını görmüyor. Bir zamanlar benden başkasını görmediği gibi..." dedi sesi git gide çatallaşırken.
"Eğer o beni diriltmemiş olsaydı sen ölmüş olacaktın anladın mı? Eğer o kız ölmemiş olsaydı şuan sen ölmüş olacaktın anladın mı! Ben buna izin veremem sana bi..." Kollarından tutarak bedenini yere doğru fırlattım.
"ne demek öldü." Dedim sinirden gözlerimden ateş çıkarken.
Sesini düzenlemeye çalışarak konuşmaya başladı." Melez olduğun zaman görsel ikiz ölmediği için tamamen ölümsüz olmazsın. Ritüel sırasında kullanılan görsel ikiz senin ölümsüzlüğünü elinden alabildi. Köken vampirleri öldüren o silahı kullanarak seni ve tüm soyunu yok edebilirdi." Dedi. Ağlamaya hala devam ediyordu.
Dizlerimin bağının çözüldüğünü hissediyordum adeta. Bacaklarım vücudumu taşımıyordu. Beynimin içinde dönüp duran tek bir cümle vardı ^ Caroline öldü.^ bundan başka hiçbir düşüncem yoktu. Onun gerçekten ölüp ölmediğini saniyeler içinde milyonlarca defa aklımdan geçirdim. Her seferinde bunun gerçek olmadığını düşünmeye çalışıyordum.
Hayatına girdiğim andan itibaren yaşamını mahvetmiştim. Benim yüzümden vampir olmuştu. Milyonlarca kez gözyaşı dökmüştü. Bir hiç uğranaydı tüm bu uğraşlar. Ben bir hiçtim. Caroline'nın ölümü yalnızca bunun kanıtı olabilirdi. Gözlerimin üzerine bir perde inmiş gibi hissediyordum. Yavaşça dizlerimin üzerine çöktüm. Bir boşlukta gibi hissediyordum kendimi. Her nefes alışımda boğazımın parçalandığını hissediyordum. Kısa bir süredir hayatımda olmasına rağmen ben ona o kadar çok alışmıştım ki o benim için nefes almak demekti. Kulaklarımı sağır eden bir sessizlik hâkimdi havaya. Birkaç adım uzağımda durmuş ağlamaya devam eden güzel yüze baktım. Aynı gözler aynı dudaklar aynı sarı saçlar ama farklı bir ruh farklı duygular farklı bir Caroline. İşte o an bir kez daha anladım. Ben hayatımın kadınını kaybetmiştim. Çünkü ben onun ruhuna âşık olmuştum bir kere. Gülümseyişindeki havaya âşık olmuştum. Sinirlenince dehşetle bakan göz bebeklerine... Onun her zerresini bedenimde hissediyordum sanki. Dişlerimi boğazına geçirişim kanını son damlasına kadar sömürüşüm yere yığılan bedenine eğilişim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAROLİNE PETROVA (klaroline)
FanfictionHayatta her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir. Beklemediğiniz bir anda tüm hayatınız mahvolabilir. Bazen bunun nedeni zaaflarınız, bazen arkadaşlarınız, bazense tamamen kendinizsinizdir. Peki Caroline'nin zaafları neler!?