CAROLİNE
herkes yerde yatan bedene bakıyordu. ne yapacağımızı bilmiyorduk. Elijah'ın solmuş yüzüne dikkatle baktım.
"Ne kadar daha bekleyeceğiz?" dedi Klaus. sesinde ki ton bu durumdan memnun olmadığını anlatmaya yetiyordu. şuan hepimiz aynı durumdaydık.
"Bunu yapanın Mikael olduğunu tahmin etmek zor değil. senden intikam almak isterken Elijah'a da acı çektirmeye çalışıyor." dedi Rebekah.
"Biliyorum." dedi KLaus dişlerinin arasından.
"Marcel'i bulursak belki o biliyordur." dedim. herkes dönüp bana baktı. son 5 saattir hiç konuşmamıştım. kendi sesim bana bile garip gelmişti.
"Bilse bile söyleyeceğini zannetmiyorum." dedi Elena.
"Söyletiriz o zaman ." dedi Klaus ve oturduğu yerden ayağa kalktı.
çıkışa doğru yürürken bizde onun arkasından gidiyorduk.
"Hiç biriniz gelmeyecek!" diye şiddetle bağırdı. ona aldırmadan yürümeye devam ettim. yüzünü bana döndü. "Sende dahil." dedi.
"Gelmek istiyorum. elijah'ın başına gelenler benim suçum ve ben hiç bir şey yapmadan durmak istemiyorum." diye bağırdım. kendime hakim olamıyordum.
"İyi!" dedi bu seferde KLaus. diğerlerinin bize garip bakışlarına aldırmadan arabaya bindik.
sessizlik içinde gideceğimizi düşünüyordum ama öyle olmadı.
" Son bir kaç günün nasıl geçti? eğlencelidir diye umuyorum." dedi Klaus. sanki yaşadıklarım benim suçummuş ve ben isteyerek bunları yaşamışım gibi konuşuyordu.
"Emin olabilirsin ki çok eğlendim." dedim sinirle. böyle davranmasından nefret ediyorum. herşeyi o biliyormuş havaları hiç çekilmiyor.
"Belli." dedi. sinirlendiğini anlayabiliyordum. son yaşadıklarımdan sonra kendi akıl sağlığımdan şüphelenmeye başlamıştım. klaus'u öldüreceğimden emindim. kesinlikle ona acımamış yada üzülmemiştim. tek hissedebildiğim derinlerde bir yerlerde farklı bir Klaus tanıyor olmamdı. gözlerimi kapatmak istemiyordum. onu öldürmeyi düşünmüştüm ve bu konuda şaka yapmıyordum. Diego ile öpüşmüştüm ve bunuda isteyerek yapmıştım. aynı zamanda Klaus'dan da hoşlanıyordum ve onunla da öpüşmüştüm. bu benim bi pislik olduğumu mu gösterirdi? beynimin içi bir çorbadan farksızdı. sürekli yeni yeni şeyler ekleniyordu.
"Benimle dalga falan mı geçiyorsun?" dedi.
"Hayır ama sen geçiyorsun sanırım." dedim.
"Hayır!" dedi. "Ayrınca bana anlatman gereken bir sürü şey var. bir yerden başlamaya ne dersin?" dedi. ses tonu biraz daha yumuşamıştı. evet bencede bir yerden başlamam gerekiyordu. aklımı en çok kurcalayan kısımdan başlamaya karar verdim.
"Diego ile öpüştüm." dedim tek nefeste. bir kaç saniyelik şoku atlatınca KLaus arabayı durdurdu. bana doğru döndü.
"Çok kötü bi yalancısın." dedi. yalan söylemediğimin o da farkındandı oysa ki.
"Belki. ama bu konuda malesef ciddyim." dedim. sessiz sessiz konuşuyordum. çünkü olacaklar beni fazlasıyla ürkütüyordu.
"İsteyerek olmadı ama. bilmiyorum yada isteyerek oldu. beynim uyuşturulmuş gibiydi. sanki o an orda..." KLaus arabanın kapısını açtı ve dışarı cıktı. bana hiç bir şey demeden yürümeye başladı. bende arabadan indim ve peşinden gitmeye başladım.
"Klaus dur lütfen." diye bağırdım. yanımızdan tek tük arabalar geçiyordu. beni dinlemeden yürümeye devam ediyordu. vampir güçümü kullanarak yanına hızla geldim. önüne geçtiğimde bana boş gözlerle baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAROLİNE PETROVA (klaroline)
FanfictionHayatta her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir. Beklemediğiniz bir anda tüm hayatınız mahvolabilir. Bazen bunun nedeni zaaflarınız, bazen arkadaşlarınız, bazense tamamen kendinizsinizdir. Peki Caroline'nin zaafları neler!?